AHZÂN | 2

3.1K 228 197
                                    

Bu kitapta geçen isimler, yerler ve kurumlar gerçek hayattan uyarlanmış, ve hayal dünyasına uygun olarak kaleme alınmıştır. Kitabın tamamı kurgudan ibaret değildir. Tüm hakları tarafımdan korunuyor. Kitapta, diğer kitaplardan alıntı,çalıntı yoktur!

Kitapta geçen örgüt, tim, üs isimleri tamamen benim uydurmamdır. Yaşanan olayların gerçeklik ile alakası yoktur. Hikayenin geçtiği ve geçeceği yerler hayal dünyama ve gerçek dünyaya uygun lanse edilecek; buna dikkat edin. Eğer her hangi bir örgüt veya Üs isimleri ile burada gördüğünüz isimler aynı olursa, bu tamamen tesadüftür.

Bölüme başlamadan önce yıldıza basar mısınız? Ve rica ediyorum,satır arası yorumlarda fikirlerinizi belirtin. Sizinle sohbet etmek çok güzel çünkü...


Lütfen başka kitaplardan bahsetmeyin, engellemek zorunda kalıyorum.

BÖLÜM SONU BİLGİLENDİRMESİNİ VE DUYURULARI OKUYUN LÜTFEN.

BÖLÜM SONU BİLGİLENDİRMESİNİ VE DUYURULARI OKUYUN LÜTFEN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🦅🍂


"Küsmek ayrı, kırılmak ayrı, soğumak tamamen ayrı bir şeydir." Demişler. Ve ben, paramparçayım.

Önceler hep cehennemde yandığımı sanırdım. Ama bugün anladım ki, Mekkede taşlanan şeytanmışım ben. Öldürülmesi istenen, yok olması gereken bir şeytandım ben.

Gitmesi gerekirken kalan, kalması gereken yeri apartopar terk edendim.

Ve ben aslında hiçbir yere ait olmayandım.

Gözümden akan bir damla yaş hareketini artık bana tanıdık olan amber rengi gözlerin sahibinin eline değerek kestiğinde, dudaklarımda onun eli olmasına rağmen ismini fısıldadım sessizce. Onu tanıdığımı anladığı an, afalladı.

Yıllar önce birçok kez karşılaşmıştık onunla. İlk önce hastanede, sonra karagahta, daha sonra arabayı hızla sürerken yolun ortasında kavga ederken ve tüm arkadaşlarımızla toplanırken. En mutlu anlarımda olan adam, şu an benim çöküşüme tanıklık ediyordu.

Hiçbir şeye üzülmeyen o askerin gözleri bana acıyarak bakıyordu.

İçeriden sesler gelmeye devam ederken, başımı hareket ettiremeden gözlerimi kapıya taraf çevirdim. Evren'in ve Elisa'nın attığı o kahkahalar benim midemi bulandırırken, Akın dudaklarımdaki ellerini çekti ve kolumdan tutarak beni duvarın dibine sürüklemeye başladı. O, birilerine yakalanmaktan çekinirken-ki bu korkusu benim içindi-ben asla tek bir korku hissetmeden ellerinden kurtuldum ve hızla yukarıya doğru çıkan merdivenlere taraf koştum. Arkamdan sinirle bağıran adamı bile umursamadım.

Koşarken kaç kere düştüm, kaç kere avuç içim ezildi, dizlerim yerlere çarptı bilmiyorum.

Zaten biz babası olmayan kızların hep saçları çekilir, yerden yere vurulur. Avuç içleri acır, dizleri kanar. Alışılan şey neden can yakar?

AHZÂNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin