"Lunapark"

1.2K 99 68
                                    

Keyifli okumalar!

****

Seyran karnına daha sıkı sarılarak cenin poziysonunda ağlamaya devam ederken gözyaşları yastığını ıslatıyordu. Ağlamaktan gözaltları şişmiş, morarmıştı.

Ağzından kaçan hıçkırığı bastırmak adına eliyle ağzını kapatırken yorganın içine daha çok girdi.

Odaya yeni giren Ferit ise yaklaşık beş dakikadır ayakta ona arkası dönük olan Seyran'ı izliyordu. Seyran ne kadar ağlama sesini bastırmaya çalışsa da Ferit duyuyordu ve bu canını yakıyordu. Ferit'in de gözleri dolduğunda her gün bu görüntüye şahit olmak onu daha çok bitiriyordu.

Bebeklerini kaybetmeleri ikisini de bitirse de bundan en fazla etkilenen kişi Seyran'dı. Sonuçta o bir anneydi ve 3,5 ay 'da olsa o bebeği karnında taşımış, onun hareketlerini içinde hissetmişti.

Önceden elini karnına koyduğunda bebeğinin hareketlerini hisseden Seyran, şimdi elini karnına koyduğunda hiçbir şey hissetmiyordu. Karnı artık boştu. Hissedebileceği bir can artık orada yoktu ve bu en ağır kayıptı.

Ferit ilk başta Seyran'ı toparlamaya çalışsa da Seyran'ın bunu istememesiyle o da kendi içine kapanmış, Seyran dahil kimseyle görüşmemişti. Kendini işine adamış, şirketten çıkamaz olmuştu. Acısını en çok böyle unutabiliyordu tabii buna unutmak denirse.

Fakat daha sonra gelip dedesinin ve babasının onunla konuşmasıyla arkasında yaralı ve acısını paylaşan bir kadın olduğunu fark edip tekrardan Seyran'ı toparlamak istemişti fakat bir ay sonra gördüğü Seyran, onun bıraktığı Seyran değildi. Kilo vermişti, saçları darmadağındı, gözaltları mosmordu ve gözleri hep doluydu.

Bir ayın ardından odasına girdiğinde Seyran'ı terasta bulmuştu. Yanına gittiğinde ise Seyran ilk önce ona dönmüş sonra da gülümsemeye çalışarak "Hoş geldin," demişti. "Dönmene sevindim. Bir daha gelmezsin sanıyordum." Sonra Ferit'i baştan aşağıya süzmüştü. "İyi görünmüyorsun... Uykusuzluktan gözaltların mosmor Ferit, gidip uyumalısın." Diyip bir kez daha Ferit'e bakmadan odadan çıkıp gitmişti. Ferit ise öylece arkasından bakakalmıştı.

Haftalar sonra ilk defa banyo yapmış ve duşta suyun altında uzun bir süre ağlamıştı. Bu bir ayın birikimiydi çünkü Ferit bu bir ay içinde adeta ruhu çekilmiş gibiydi. Hem bebeğini kaybetmesi hem de Seyran'ın ona sergilediği tavırların ardından adeta boşluğa düşmüştü.

Banyonun ardından üstünü giyinmişti ve Seyran'ı odada görmeyince ona bakmak için aşağı indiği sırada Gülgünlerin odasından gelen ağlama sesleri ile tam odaya girecekken Seyran'ın sesi ile kapıda durup dinlemeyi tercih etmişti. "Mahvoldum Gülgün Anne. Mahvolmaya da devam ediyorum. Bittim, tükendim, artık yaşıyor gibi hissedemiyorum." Daha sonra ise Ferit'in canını yakan o soruyu sormuştu. "Sen nasıl dayandın Gülgün Anne? Fuat Abi'den sonra yaşamaya nasıl devam ettin? Çünkü ben yapamıyorum, ben ölmek istiyorum..." Seyran'ın sesi ilk defa bu kadar güçsüz, bitik ve çaresiz çıkıyordu.

Bu sözlerin ardından Ferit bir karar almış ve Seyran'ı her ne olursa olsun yalnız bırakmama kararı almıştı çünkü kendine bir şey yapmasından ve daha çok acının içine batmasını istemiyordu.

Ferit üstündeki ceketi bir kenara bırakıp yatağa yatıp arkadan Seyran'a sarıldığında Seyran irkilsede burnuna dolan kokuyla rahatlamıştı. Gözyaşlarını sildiğinde yavaşça Ferit'e doğru döndü. "Gelmişsin," diye mırıldandı ağlamaktan kısılan sesiyle. Ferit başını sallayarak Seyran'ın ilk önce saçlarına, alnına ve en son dudaklarına birer öpücük bıraktı. "Geldim."

Güneşin Doğumu \\ Yalı ÇapkınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin