Ayla koruyucuların hikayesini anlattığından beri İnci ile aralarındaki buzlar biraz olsun çözülmüş gibi görünüyordu. Kütüphaneyi terk ettiklerinde İnci hala göz yaşlarını siliyordu. Küçük mistiklere anlatılanlar Ayla'nınkinden çok farklıydı. Genel geçer hikaye bir kahramanlık destanı gibi anlatılıyordu. Koruyucular fedakarca kendilerini öne atan kadim ruhlardı. O yüzden Ayla gibi bağa direnen, isteksiz koruyucular anomali gibi görülüyordu. Nankör, bencil... Hakaretler saymakla bitmezdi. İnci bu sözlerin merkezin koridorlarında fısıldandığını duyuyordu. Ayla onları takmıyor gibi görünüyordu ama İnci dedikoduların asılsız bile olsa ne kadar can yaktığını bilirdi. O yüzden göz yaşlarını sildi ve koridorda önünden yürüyen Ayla'ya sinsice yaklaştı. En azından yaklaşmaya çalıştı. Ayla ona yan gözle baktı.
"Yüzündeki bu ifade ne? Bir garip bakıyorsun."
İnci gözlerini devirmeden duramadı.
"Bugün dersim yok. Anlaşılan yapmam gereken bir şey de yok. Dışarı çıkıp bir şeyler yapmaya ne dersin?"
Sonra da Ayla'ya kocaman gülümsemişti. Ayla bunun da bir tür silah olduğuna emindi. Çünkü İnci gülümsediğinde ve yanağındaki gamze belirginleştiğinde ona hayır diyemeyeceğini anlamıştı. Biraz zaman öldürebilirlerdi.
"Aklında neler var?" diye sordu İnci'ye.
İnci ise sadece ona gamzesini belirginleştiren bir gülümseme daha gönderdi.
Yarım saat sonra ikisi de metronun kalabalığında ayakta kalmaya çalışıyorlardı. Ayla somurtuyor ve çevresine düşmancıl bir ifadeyle göz dağı veriyordu. İnci ise sırtını duvara dayamış eğlenen bir ifadeyle Ayla'yı izliyordu.
"İlk defa metroya bindiğine inanamıyorum."
Ayla gözlerini devirdi.
"Sıkışık, çok fazla insan var ve istediğimiz an çıkıp gidemiyoruz. Bir saldırı olduğunda dezavantajlı olacağımız bir yerde olmak sana mantıklı geliyor mu? Hele ki kendi araçlarımız varken?"
Bu sözleri İnci'yi şaşırtmıştı. Ayla onun güvenliği hakkında endişeleniyor muydu? Evet, okulda saldırı olduğunda onu korumuştu ama tehlikenin olmadığı bir zamanda gerçekten koruyucusuymuş gibi bunları düşünmesi İnci'nin içini ısıtmıştı.
Metro hafifçe sarsılınca İnci yalpaladı ve dengesini korumak için Ayla'nın koluna tutundu. Ayla ona temas ettiği yere gözünü dikip bakınca anında elini geri çekmişti. Yine de Ayla onu köşeye doğru çekip önüne geçmişti.
"Daha dengeni bile koruyamadığın bir yer hem de."
"Olur böyle şeyler. Biraz normalliğe ihtiyacım var. İnsanların dünyasına ait bir şeylere. Alışık olduğum yerlere. Arabayla gitsek Eren Bey her şeyi Selin hanıma anlatacaktı. Sen de motor üstünde..."
Sözlerini tamamlamadan kendini durdurmuştu. Yanaklarını ateş bastı. Bu Ayla'nın gözünden kaçmamıştı. Eğlenen bir ifadeyle ona doğru eğildi.
"Ben de motor üstünde ne?"
Ayla onu göğsünden geri itip kendine nefes alacağı bir alan açtı.
"Gözleri kendine döndürüyorsun diyelim."
Ayla kendini beğenmişçesine gülümsedi.
"Biliyorum, harika görünüyorum."
"Ben öyle demedim." Diye isyan etti İnci.
"Aynı şey."
İnmeleri gereken durak geldiğinde İnci Ayla'nın bileğini yakalayıp onu kalabalığın arasından geçirmeye başladı. Ayla, onun kendisine bir yol açışını merakla izliyordu. Genel olarak metro ve insanlar ona kokuyor gibi geliyordu. Bu asabi insan sürüsünün arasında yürümek yerine alevleriyle kendine bir yol açmayı tercih ederdi ama bir yanı İnci'nin onu böyle yönlendiriyor olmasından hoşnuttu. Birkaç hafta dip dibe yaşamak mistikleri böyle yakınlaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü Bozan (gxg)
FantasíaKoruyucuların hikayesi binlerce yıldır anlatılır. Onlar içlerinde kadim ruhlarla doğarlar ve efendileri için ölümüne savaşılar. Sonunda son nefeslerini verdiklerinde bir yenisi doğar ve böyle devam eder Mistiklerin hikayeleri. Ayla doğduğu ilk günde...