-Bölüm 1-

255 28 7
                                    

Buraya gelen herkese, Merhaba.
Siyah Deniz'de bir Ahu beni en heyecanlandıran kurgum ve sonunda sizinle paylaştığım için aşırı mutluyum!

Karakterlerimizin bol olacağı bir hikayeye hoşgeldiniz! Bu hikaye hem askeri hem aile kurgusu gibi gelebilir size fakat benim için tamamen bir Ahu kurgusudur! Ahuyu okudukça belki de ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız bazen onu okurken heyecanlanacak bazen kızacak ama çoğunlukla seveceksiniz buna eminim.

Çok lafa tuttum:")

Okumaya alalım sizi!

Mardin

3 Haziran, 2015

Sessizliği sevdiğimi sanardı çevremdeki insanlar. Bilmezlerdi ki ben onlarla konuşmayı sevmezdim. Depresif derlerdi hep bana. Zor şeyler yaşamışım normalmiş böyle olmam. Ben daha ağzımı açmadan benim yerime kendimi bana anlatırlardı. Yerimde kim olsaymış dayanamazmış. Güçlüymüşüm.

Hayır.

Değildim.

Değilsin

Yerimde başka biri olsaydı da yüksek ihtimalle dayanırdı. Yaşamadan bilemezdiniz bazı şeyleri. Yetiştirme yurdunda büyümüş, 16 yaşında 11 yaşındaki kardeşini kaybetmiş, dövülmüş sövülmüş Ahu'nun yerinde olmadığı içindi bu dedikleri.

Onlardan kendimi dinlemek başlarda sinirlerimi bozsada sonradan umursamamıştım. Bazıları umursamadığım için üstüme gelmeyi bırakmış bazıları ise daha da sinirlenmişti. Her şeyden önce Türkiye gibi bir yerde bir kadındım ben. Annesiz babasız bir kadın.

Çocukluktan beri yetimhanede başıma buyruktum. Müdire anne genlerimden geldiğini söylerdi. Başka türlü böyle bir ortamda asi olmamın anlamı yoktu. Çünkü kimsesiz çocuklar sessiz olmalıydı, önlerine ne konulursa konulsun kabul etmelilerdi. Bilemiyordum. Annemi ve babamı tanımadığım için genlerimden emin değildim. Ahuydum işte sadece. 5 yaşındayken yeni doğmuş kardeşimle bırakılmıştım yetimhaneye. Hayatta aile dediğim şeyi diğer kimsesiz çocuklara göre daha fazla yaşamıştım. Kardeşim ailemdi çünkü. Müdire anne Efenin kardeşim olduğunu söylemişti. Aynı anda bırakılmıştık.

Terk edildiniz.

Efe.

Ahu'nun biriciği.

Herkesten sakındığı.

Dünyayı karşısına aldığı; Efe

Biricik Efe'm

Müdire Hanım bir keresinde Allah'ın onu benden almasının nedenini kendimden çok daha fazla sevdiğim için olduğunu söylemişti. Acımasız sözleri Efeyi kaybettiğim zaman yurda 1 hafta gitmememin üstüneydi. Onu kendimden fazla sevdiğim doğruydu. Yetimhane gibi bir yerde bağlanabileceğim bir şey vardı çünkü. Aileye muhtaç olan bana aile vardı. Müdire annenin dediği doğru muydu bilmiyordum. Ben bir yaratıcıya inanmazdım. Bunu yetimhane temizlik görevlisi Sahra ablaya söylediğimde yüzüme büyük bir tokat yemiştim. Günahmış söylediğim. Allah beni cehenneme atarmış, 12 yaşındaki ben ne kadar dik başlı durmaya çalışsamda ister istemez korkmuştum dediklerinden.

Kardeşimi benden alan şey ise lösemiydi. Ne demek olduğunu anlayamamıştım başlarda. Fakat sonradan tanımıştım onu. Öyle bir illetti ki her şeyinizi alırdı hayata dair. Acınızı bile kıskanır sadece ondan acı çekmenize neden olurdu. Sadece hastalığı yaşayanın değil yanındakininde ciğerini sökerdi.

Ciğerim sökülmüştü.

Aradan yıllar geçmişti. 26 yaşındaydım. Efe'nin hayalini kurduğu gibi bir doktordum. Çocuk doktoru. "Abla" demişti bir keresinde "sen doktor olsaydın beni kurtarırdın" kurtaramamıştım. Çünkü doktor değildim. Sadece 16 yaşında iğe sapa gelmez saçlarını kardeşi için sıfıra vurmuş bir ergendim. Şimdi onsuz 10 yıl geçmişti. Hayalini kurduğu gibi bir doktordum artık. Ama Efe yoktu.

Siyah Deniz'de bir AhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin