-Bölüm 4-

161 23 14
                                    


Merhabaaa
Yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum uzun yazıyorum ve yazma isteğimi en çok sizin yorumlarınız kamçılıyor

İyi okumalar🥹

🤍💙



Despot&Anarşist

Topuklu ayakkabılarımın hastanenin zeminde tok bir sesle duyulurken birkaç gözü üstümde hissetmiştim. Kaşımın üstünde dikişlerim ve boynumdaki güneş dövmemle yeni doktor olarak gayet hoş gözüküyordum bence. Günler sonra sonunda mesleğimi bugün yapabilecektim. Önlüğümü giymenin rahatlığını yaşıyordum. Efe'nin bana seçtiği meslek hayatta kalma sebebimdi. Kardeşim sanki arkasından gelmek isteyeceğimi bilerek bana yeni bir yaşam amacı vermişti. İlk günümde Asuyu, Ömeri, Baranı düşünmeyecektim. Hastalarıma iyi bakacaktım.

Dün kapısının önünde durduğum odama girdiğimde beni çokta büyük olmayan bir oda karşılamıştı.

Oturacağım masa siyah renkteydi. Sandalyem ise sipariş ettiğim gibi mor renkteydi. Gülümsetti bu durum beni. Kapımı kapattığımda duyduğum nefes sesiyle duraksadım. Gözlerim masamın karşısındaki hastalara bakmak için duvara yaslı sedyeye kaydı. 20'lerinde gözüken bir erkek sırt üstü bir şekilde sedyede yatıyordu. Siyah pantolonu beyaz gömleği onu rahatsız ediyor gibiydi. Fakat doktor önlüğü vardı üstünde. Yuvarlak gözlükleri hafif kemerli burunun üzerinde yamuk bir şekilde gözlerindeydi. Derin bir uykudaydı.

Hiç yanına gidip uğraşmak istemediğimden telefonumdan alarm sesini son ses açıp kulağının dibine koydum. Kulağına yaklaşan telefonla irkilip uyandırken çocuklar için dolduğundan küçük olan sedyenin üstünde dengesini sağlayamamıştı. Yere düşeceğini anlayan ben ise birkaç adımla ondan uzaklaştım. Göt üstü yere düştüğünde gözlüğüde düşmüştü. Ne olduğunu anlamaya çalışır gibi etrafta gezinen bakışları onu komik gösteriyordu. Ayaklarım üzerinde yere eğildim ve gözlüğünü alıp ona uzattım.

Uykulu gözler gözlüğünü tuttuğum ellerime kaydı. Ardından bakışlarını kaldırdı. Küçük gözüküyordu. "Odamda neden uyuduğunu sorabilir miyim?" dediğimde ağzı şaşkınlıkla açılmış gözlüğünü aldığı gibi yerinden kalkmaya çalışmıştı onun hareketlenmesiyle bende ayaklandım fakat o birkaç defa daha başarısız olduktan sonra sonunda ayaklandı. "Özür dilerim Doktor Hanım ben bugün geleceğinizi bilmiyordum"

"Sen kimsin?" dediğimde boğazını temizledi ardından dağılmış saçlarını düzeltmeye çalıştı. Telaşlı elleri sonunda iki yanına indi "Kemal ben Doktor Hanım. Asistanınız" gözlerim üzerindeki önlüğe kaydı. Asistanım? Önlüklü? İmalı gözlerimi takip ettiğinde bakışları üstüne kaymıştı. Önlüğü sanki o an fark etmişçesine irkildi ve hızla üzerinden çıkartıp buruşturup telaşla başının arkasına attı. "Öyle üstümde nasıl duracak diye bakmıştım. Sabah erkenden gelince Selim Hoca da yine beni gördüğü gibi çalıştırmasın diye odanıza saklanmıştım. Yemin olsun kötü niyetim yoktu"

"Selim Hoca kim?" dediğimde konunun ondan uzaklaşması onu rahatlatmış olacak ki yüz ifadesi biraz daha gevşedi. "Diğer pediatri uzmanı karşı oda onunki" dün karşılaştığım zarganadan bahsediyordu. Ona elimle masamın önündeki sandalyeyi gösterdim. Ardından kendim sandalyeme yöneldim. Oturduğumda o da sandalyenin ucuna oturmuştu. Çekingen bir çocuk olduğu belliydi. Eliyle durmadan gözlüğünü düzeltiyor bakışlarını kaçırıyordu.

"Selim Hocan seni neden çalıştırıyordu?" dediğimde bilgisayarımı da açmaya başlamıştım. Mesai 20 dakika sonra başlayacaktı. "Kötü niyetinden değil onun asistanı Aslı ablanın yaşı benden büyük olduğundan ayak işlerini hafif şeyleri yapıyordum" Kaşlarım çatıldı. Selim Hocanın sekreteri dün yanında gördüğüm bana 'abla' diyen kadın olmalıydı. "Ne gibi ayak işleri ki bunlar odalara saklanmak zorunda kalıyorsun" dediğimde irdelemiş olmam onu tekrar sıkıntıya düşürmüş gibiydi. Fakat inatla yüzüne bakıp cevap bekledim ondan. Israrımın geçmeyeceğini anlamış olacak ki ağzını sonunda açmıştı.

Siyah Deniz'de bir AhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin