𝟯𝟰 - Acı Gerçekler

112 10 12
                                    

Günlerdir kendimde değildim...

Neyse ki bu aralar işler o kadar derece yoğundu ki kimse farklı bir şeylerimin olduğunu pek düşünmüyorlardı.

Testin üzerinde bir haftaya yakın bir zaman geçmişti.

Doğum yapmak istemiyordum.

Kürtaj yaptırabilirdim fakat cerrahi operasyonların dışında yasaktı. Cerrahi operasyon için de izin verilmesi gerekiyordu.

Yani Sasuke'nin resmi iznine ihtiyaç vardı ama ben hiçbir şey söyleyememiştim.

Kendimden utanıyordum.

Yaşamış olduğum şeylerden, vücudumdan, anılarımdan...

Su dolu küvetin içerisinden çıkmış havluyu zayıf vücuduma sarmıştım.

Yavaş yavaş iyileşmeye başlayan yanıklar onları kaşımam için yalvarıyorlardı. Ama biliyordum ki kaşırsam kabuk soyulacak ve iltahapla birleşen kan akmaya başlayacaktı...

Bir an için düşündüm.

Hayatım çalınmıştı, babam tarafından...

Ruhum öldürülmüştü. Bundan sonra vücuden yaşamanın bir manası var mıydı ki?

Ya bu bebeği aldıracak ve herşeyi anlatıp çekip gidecektim, ya da...

Bebekle beraber kendimi de yok edecektim...

Bir taraftan üstümü giyinirken bir taraftan düşüncelerimle boğuluyordum.

Derin bir nefes aldım ve elime kurutma makinasını aldım.

Aklımdan geçen fikre onay vermiştim bu yüzden son kez sevdiklerimi görmek istiyordum.

Saçlarımı bir güzel kuruladım ve hazırlanarak aşağıya indim.

Mikoto-san beni görünce gülümsedi.

"Gel Sakura, otur. Bugün evde dinlenmen çok iyi bir fikirdi. Biraz olsun kendine gelebilirsin belki..."

"Teşekkürler, umarım..."

Annem olmasa da Mikato-san'ı öyle böyle sevmiyorum. Ondan ayrılacağım için üzülüyordum. Boğazımda o iğrenç ağlama hissi baş gösterdiğinde büyük bir savaş verdim kendimle...

"Sakura, iyi misin?"

Arkamdan gelen İzumi'ye döndüm ve gülümsemeye çalıştım.

Ahh, İzumi...

Her şey için teşekkür ederim. Sen benim bazen arkadaşım, bazen ablam, bazense daha fazladı...

İçimdeki hüzünle burukça da olsa gülümsedim.

"İyiyim, sadece... Başım ağrıyor..."

"Anladım... Bu aralar kendini çok yoruyorsun Sakura. Seni ne zaman görsem masa başında sabahlıyorsun. Sasuke ve İtachi bile senin kadar çalışmıyorlar. Kendini bu kadar yormana ne gerek var? Biraz dinlensen n'olur?"

Sözlerine karşı sıcak bir gülümseme sundum. Yorgunluğumun işle alakası olmamasına rağmen sabahladığım doğruydu, o yğzden bir şey diyemezdim, haklıydı.

"İlaç ister misin? Sonra biraz uyursun, hiçbir şeyin kalmaz akşama."

"Aslında güzel fikir. Ama gidip ben alırım, senin de dinlenmen gerekiyor."

Gözümle karnını gösterdiğimde yanaklarının kızarıklığına karşı gülümsedim ama sonra hemen mutfağa uçtum.

Eğer daha fazla orada onlarla beraber durursam aklımda ki plan dışına her an çıkabilirdim.

Karanlığın Mağsumluğu | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin