3.3

42 12 6
                                        

Lunapark macerası bittiğinde ikisi de çok yorgundu. Wooyoung neredeyse ayakta uyuyacaktı, bu yüzden San sürekli küçüğün beline sarılıp onu dik tutuyordu.

Sonunda eve girebildiklerinde Wooyoung'un uykusu açılmıştı. Enerji depolamış gibi evin içinde koşuşturmaya başlayacağı sırada San onu tutup kendine çekmişti. "Sessiz ol güzelim, annenler uyumuş olmalı."

Wooyoung omuz silkerek banyoya yol almıştı. Hemen ardında da onu küçük adımlarla takip eden San vardı. Peşpeşe içeri girdiklerinde Wooyoung çekmeceyi açıp hyungunun ve kendisinin diş fırçasını çıkardı.

Wooyoung dişini fırçalarken, "Bugün gerçekten harikaydı, değil mi?" dedi, ağzında köpüklerle gülümseyerek.

San, yanında durarak gülümsedi. "Evet, kesinlikle! Lunaparkta dolaşmak ve birlikte eğlenmek çok güzeldi. Sana teşekkür ederim, Wooyoung, harika bir gün geçirdik."

Wooyoung, diş fırçasını yıkadıktan sonra San'a döndü. "Seninle her zaman eğleniyorum, hyungnim~ iyi ki varsın." Gözlerinde bir kıvılcım vardı, minnettarlık dolu bir ifadeyle.

San, Wooyoung'un yanına sokuldu ve beline sarılarak onu kucakladı. "Ben de iyi ki seninle birlikteyim, Wooyoung. Seninle her anı paylaşmak harika." İkisi de sıcak bir kucaklaşma sırasında günlerindeki eğlencenin tadını çıkarıyordu.

Wooyoung, fırçaları yerine koyarken saatine baktı ve sonra San'a dönerek gülümsedi. "Hyung, saatin çok geç olduğunu düşünüyorum. Neden burada kalıp yarın sabah erkenden kahvaltı yapmayalım ki?"

San, Wooyoung'un teklifine sevinçle gülümsedi. "Evet, harika fikir bebeğim. Burada, seninle kalmak istiyorum. Sabahın erken saatlerinde güne seninle başlamak harika olacak."

Wooyoung, San'ın cevabıyla memnun oldu ve ikisi de yatağa gitmek üzere hazırlandı. Günün yorgunluğuyla, birlikte keyifli bir uyku çekmek için sabırsızlanıyorlardı.

Wooyoung, San'ın olumlu cevabıyla biraz utandı. Yüzünde kırmızı bir hafiflik belirdi ve utanarak, "Özür dilerim, belki de acele etmem gerektiğini düşündüm," dedi.

San, Wooyoung'un utancını anlayışla karşıladı ve onun yanına yaklaştı. Nazikçe Wooyoung'un sırtını sıvazladı ve dudağının yakınlarına bir öpücük bıraktı. "Özür dilemene gerek yok, güzelim. Bu fikir gerçekten harika. Seninle daha fazla zaman geçirmek istiyorum."

Wooyoung, San'ın anlayışı karşısında rahatladı ve teşekkür ederek ona gülümsedi. İkisi de birlikte geçirecekleri zamanı sabırsızlıkla bekliyorlardı.

Wooyoung, hala utangaç bir şekilde gülümseyerek San'a bakıyordu. Sonra birden yüzü kızarıp, "Özür dilerim, şimdi uyumam gerekiyor," dedi ve hızla yatak odasına kaçtı.

San, Wooyoung'un ani hareketine şaşırdı ama gülümsedi. Onu takip etti ve yatak odasına geldiğinde, Wooyoung'un yatağa girdiğini gördü. "Wooyoung, her şey yolunda mı?" diye sordu, ona endişeli bir şekilde bakarak.

Wooyoung, yatağın içinde kendini biraz sakladı ve mahcup bir şekilde başını salladı. "Evet, evet, her şey yolunda. Sadece biraz yorgun hissediyorum, hepsi bu."

Yatağa yattıklarında, San sessizce Wooyoung'un yanına uzanarak onun elini tuttu. Derin bir nefes aldıktan sonra ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı, "Wooyoung, sana önemli bir şey söylemek istiyorum."

Wooyoung, San'ın ciddi tavrını fark ederek dikkatle ona baktı. "Hm?" diye sordu, merakla bekleyerek.

San, derin bir nefes aldı ve devam etti, "Seninle olan her şey benim için çok değerli. Seninle her anı paylaşmak beni çok mutlu ediyor ve seni gerçekten çok seviyorum."

Wooyoung'un yüzünde şaşkınlık ve mutluluk ifadesi belirdi. "Ben de seni seviyorum, hyungie. Seninle birlikte olmak benim için çok özel."

San, ciddi bir ifadeyle devam etti "Bebeğim işim için yurt dışına çıkmam gerekiyor."
Wooyoung'un yüzünde şaşkınlık belirdi. "Gerçekten mi? Ne kadar süre için?"

San, üzgün bir ifadeyle cevapladı, "Maalesef, en az birkaç ay boyunca olacak gibi görünüyor. Bu iş seyahat beklenmedik bir şekilde geldi ve çok uzun süreli olabilir."

Wooyoung, bu habere üzüldü, ancak San'ın işinin önemini anlıyordu. "Anladım. İşin çok önemli. Senin için en iyisini istiyorum. Sadece senin güvende olduğundan emin olmak istiyorum."

San, Wooyoung'un anlayışını takdir etti ve onun yanaklarını öptü. "Teşekkür ederim, güzelim. Senin endişen benim için çok değerli. Seni özleyeceğim ama seni burada bırakmak zorundayım. Lütfen beni bekler misin?"

Wooyoung, San'a sıkı sıkı sarıldı. "Seni her zaman bekleyeceğim. Güvenli bir şekilde geri dönmeni bekleyeceğim." İkisi de duygusal bir veda anı yaşadılar, ancak işlerin iyi olacağına dair umutla doluydular.

İkisi de birbirine sarılıp uyumaya başlayacakları zaman Wooyoung biraz mızmızlanmıştı. "Ama San, seni çok özleyeceğim," dedi, sesinde bir hüzün vardı.

San, üzgün bir şekilde gülümsedi ve Wooyoung'un tuttuğu elini öptü. "Biliyorum, minik bebeğim. Ben de seni çok özleyeceğim. Ama bu iş benim için gerçekten önemli. Seni unutmayacağım ve döndüğümde seninle yeniden vakit geçireceğim."

Wooyoung, hala biraz mızmızlanarak, "Ama şimdi ne yapacağım? Sen olmadan burası çok sıkıcı olacak" dedi, yüzünde biraz endişe belirtileri vardı.

San, onun endişelerini anlıyordu ve ona teselli vermek için, "Belki de bu süre zarfında yeni şeyler keşfederiz ve birbirimize daha çok şey anlatırız. Bir sonraki buluşmamız için heyecanlanmalıyız," dedi, Wooyoung'un moralini yükseltmeye çalışarak.

Wooyoung, gözlerindeki yaşlarla, "Ama seni gerçekten çok özleyeceğim," dedi, sesi ağladığı için hemen çatlamıştı.

San, onun duygusal halini görünce hemen kucağına çekti ve oturttu. Küçük olana sarılarak ve kulağına güzel şeyler fısıldayarak teselli etmeye çalıştı. "Wooyoung, üzülme. Bu sadece birkaç ay sürecek ve biz birbirimizi düşünerek bu süreci atlatacağız. Seni asla unutmayacağım."

Wooyoung'un duygusal tepkisi artarak, gözyaşlarına boğuldu ve yüzünü büyük olanın boynuna gömdü. "Ama ben senin olmadan nasıl yapacağım? Sen benim her şeyimsin"

San, Wooyoung'un duygusal anını anlayışla karşıladı ve onu sıkıca sarılarak teselli etmeye devam etti. San'ın ona olan sevgisi ve destekleyici sözleri Wooyoung'u biraz olsun rahatlattı.

"Tamam, seni seviyorum. Ve geldiğin zaman her anını benimle geçireceksin."

San, Wooyoung'un sözlerini duyduğunda rahatladı ve mutlu bir gülümsemeyle karşılık verdi. İkisi de birbirlerine olan duygularını açıklamanın verdiği rahatlama ile daha da yakınlaşarak uyumaya hazırdılar.

San, Wooyoung'un haline şefkatle baktı ve kucağındaki bedenin yüzünü kendisine yaklaştırarak üst dudağına minik bir öpücük bıraktı "Tamam, istersen şimdi uyuyalım. Yarın sabah güzel bir gün bizi bekliyor."

Wooyoung başını salladı, yorgunluktan kaçarken biraz da utançla karışık bir gülümsemeyle. İkisi de sessizce yatağa uzanarak uykuya daldılar, günün maceralarını ve utancını geride bırakarak.

-

choiwoosanni 🫂💖

Baby's Promise [WOOSAN]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin