San ve Wooyoung, küçük olanın yatağında oturuyorlardı. Günün en sevdikleri kısmı, birbirlerine sarılarak başbaşa vakit geçirdikleri zamandı ve ikisi de bunu yatakta yapmaya bayılıyorlardı.
San sırtını yatak başlığına yaslamış uzanırken Wooyoung da başını omzuna koymuş, bir elini büyük olanın beline sarmışken diğeriyle göğüsüne belli belirsiz şekiller çiziyordu.
İkiside konuşmadan, gözleri kapalı bir şekilde sadece birbirlerinin nefes sesini dinliyordu. Büyük olan başını çevirip Wooyoung'un saçlarına küçük öpücükler bırakırken onun kendine daha çok çekmişti.
"Hyung... yarın dışarı çıkalım mı?" Wooyoung sorarken geri çekildi ve San’ın yüzüne baktı. Hyungu başını sallayarak onu onayladığında Wooyoung'un yüzünde güller açmıştı.
"Yarın sevgililer günü bebeğim, biliyorsun değil mi?"
Bu sefer başını sallayan Wooyoung olmuştu. Hyungu ile sevgililer gününü kutlayacağı için o kadar mutluydu ki. Başını tekrar geniş omuza koydu küçük olan. Bu sefer elini San’ın göğüsünden dudaklarına çıkarmıştı.
İnce derinin üzerinde işaret parmağını gezdirip kendi kendine mırıldanırken, San ise küçüğünün çatılmış kaşlarını izliyordu. "Dudakların çok kurumuş" Wooyoung ağzının içinde konuşsa bile yakınlıkları sayesinde duyabilmişti büyük olan.
"Önemli değil güzelim..." San gülümseyerek az önce Wooyoung'un dokunduğu dudaklarını yaladı ve ıslattı. Bu hareket küçük olanın kaşlarını daha çok çatmasına sebep olmuştu.
"Bekle" dedi Wooyoung ve büyüğünün kollarından ayrılıp yatağın yanında ki komidine uzandı. Üzerinde duran renksiz dudak kremini alıp tekrar aynı pozisyonuna döndü. "Biraz bundan sürelim..." Wooyoung balmın kapağını açıp San'a yaklaşmıştı.
Küçük olanın bileğini tutup onu durdurdu San. "Ben erkeğim Wooyoung."
"Bende erkeğim hyung!" Wooyoung dalga geçer gibi konuştu ve yatakta oturan bedenin kasıklarına oturdu. "Bana güven... Bak, renksiz" Elindeki kremi kendi dudaklarına sürdükten sonra, dudaklarını büzerek gösterdi büyük olana."Bunu kullanmamı gerçekten istiyor musun?" San yüzünde hafif bir gülümsemeyle sordu.
Wooyoung'un bakışları bir anlık, büyüğünün dudaklarına kaymıştı. Hemen toparlanıp başını salladı.Kucağındaki bedeni belinden tutup kendine çekti ve dudaklarına atıldı San. Ani hareketle başı yukarı kalkan Wooyoung, dudaklarını öpen hyunguna hemen karşılık verdi. San'ın dili ağzının içinde turlarken boğukca inlemişti küçük olan.
San ve Wooyoung'un dudakları birbirine sıkıca yapışmıştı, sanki zaman durmuş gibiydi. Elleri birbirlerini keşfederken, kalpleri hızla atmaya devam ediyordu. Dudaklarından ayrıldıklarında, gözlerindeki ateş daha da alevlendi.
San, Wooyoung'un gözlerinin derinliklerine baktı ve yumuşak bir gülümsemeyle konuştu: "Seni seviyorum, Wooyoung."
Wooyoung'un yüzünde bir mutluluk ifadesi belirdi ve ona şefkatle sarıldı. "Ben de seni seviyorum, San. Seninle geçirdiğim her an benim için bir hazine."
Birbirlerine sıkıca sarılıp, bir süre sessizce kaldılar, sadece birbirlerinin nefeslerini duyarak. Sonra, Wooyoung'un gözleri bir anda parladı ve heyecanla konuştu: "Neden yarın sevgililer gününü kutlamak için bir plan yapmayalım? Belki birlikte romantik bir yemeğe gidebiliriz ya da sadece birlikte vakit geçirebiliriz."
San gülümsedi ve Wooyoung'un elini tuttu. "Harika bir fikir! İkimiz için de unutulmaz bir gün olacak."
Birlikte yarın için planlar yapmaya başladılar, ancak şu anın tadını çıkarmak için geri dönüp tekrar birbirlerine sarıldılar. Aralarındaki bağın gücü, her şeyden önce gelmeye devam ediyordu ve gelecekleri birlikte olacaktı.
-
choiwoosanni 💓🫂

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby's Promise [WOOSAN]
Fanfic---------------------------------- Bu hikaye tamamen kurgudur. Gerçek kişilerle alakası yoktur. Nefret söylemi, küfür ve rahatsız edici içerik bulundurabilir. ---------------------------------- @choiwoosanni'e 💞