4.4

39 11 8
                                        

San gülümseyerek yavaşça kucağında oturan küçüğünün yüzüne yaklaştı. Elini ensesine sararak onu boynundan kendine çektiğinde dudakları birbirine sürtmeye başlamıştı.

"Az önce seninle ilgilenmemi istemiştin değil mi?" Büyük olan yüzünü olduğu yerden çekerek başını Wooyoung'un boynuna gömdü ve kokusunu derince içine çekti. Küçük olanın kalçalarını iki yanından tutup kasıklarına bastırırken dudaklarının önündeki tene işkenceler ederek morluklar bırakıyordu.

Bir elini Wooyoung'un dolgun etinden ayırarak sırtına getirdi. Omurgasına bir ürperti yayılmasını sağlayacak şekilde sırtını ovuşturdu. Daha sonra elini, öpüşmeyi daha da derinleştirmek için küçük olanın ensesine koydu.

Wooyoung da kollarını diğerinin boynuna doladığında San göğüsünü küçük olana iterek aralarındaki bir iki santim mesafeyi tamamen kapatmıştı. San'ın elleri tekrar küçük olanın kalçalarına gittiğinde onları acımasızca sıkıp yoğurmaya başlamıştı.

San, kucağındaki bedenin boynunu tutkuyla öpmeye devam ederken diliyle ıslak bir yol çizerek dudaklarına yaklaşmıştı. Kalın dudakları ısırarak daha da kızartmaya başladığında, kendisi için aralanmış ağıza beklemeden dilini göndermişti.

"Yarın yine... yakın arkadaşlar gibi... yada benim abimmişsin gibi davranacak mısın?" Wooyoung tereddüt ederek sorduğunda gözlerindeki endişe belli oluyordu.

San nefesini ve düşüncelerini kontrol etmeye çalışırken yavaşça dudaklarını ayırdı ve küçük olanın yüzüne bakabilmek için geri çekildi. "Hayır! Sen benimsin, ben seninim." Gözlerindeki ciddi bakış ile birlikte küçük olana cevap vermişti.

Tekrar dudaklarını birleştiren Wooyoung olmuştu. Büyük olanın bu cevabı onu fazlasıyla tatmin etmiş gibi görünüyordu. San'ın ağzını aralamasını sağlayıp kendi dudaklarını açıklığa koyduğunda "Seni seviyorum." diye mırıldanmıştı.

San, Wooyoung'un küçük inlemelerini dinleyip gülümsedi. Sonra vücudunu daha da sıkı tutarak öpmeye devam etti ve yavasça fısıldadı, "Ah... Senin kadar... Beni kimse sevmeyecek... Sen benimsin... Ben seninim."

San, şimdi Wooyoung'u ensesinden tutuyor ve onu daha da yakınına çekiyordu. Wooyoung gülümsedi. San, onu tutkuyla öpmeye devam etti. Kendini Wooyoung'a bastırıyor ve onu bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Öpüşme derinleşti. San, öpücüğün içinde kendini kaybederek Wooyoung'un kulağına
fısıldadı, "Ah... İyi ki... Ah... Seninle birlikteyim... Ah benim sevdasında bencil, köleliğe köle sevgilim... Sen sadece benimsin." San biraz gülümsedi.

"Hımm..." Wooyoung șu anda duyduklarından gerçekten keyif alıyordu, biraz fazla. San, onu kendine daha da sıkı bastırarak daha da sıkı sarıldı.

Seonunda ikisinin de nefesleri birbirine karışırken ayrıldılar. Wooyoung yorgun bir sesle, "Uyuyalım mı?" diye sordu.

San başını salladı, gözleri uykulu bir şekilde kapanırken, "Hayır... Uyanık kalmak istiyorum. Sadece burada uzanıp sana sarılmak istiyorum..." diye mırıldandı.

Wooyoung tekrar, "Uyumak istiyorum..." dediğinde, San onun yorgun olduğunu fark etti. İsteksizce başını sallayarak, "Uyu... Seni takip edeceğim..." diye karşılık verdi.

San, Wooyoung'u uykuya dalana kadar takip etti. Wooyoung uykuya daldığında, San da onunla birlikte uykuya geçti. Wooyoung, San'ı sımsıkı tutmaya devam ederken, kolunu onun vücuduna doladı ve yüzünü boynuna gömdü. Artık ikisi de mutlu bir şekilde uyuyordu.

***

San, sabahın ilk ışıkları odanın içine süzülürken gözlerini araladı. Battaniyenin sıcaklığı ve yanında yatan Wooyoung'un vücudunun baskısını hissetti. San'ın kolu hala Wooyoung'un etrafına sarılıydı ve onu sımsıkı tutuyordu. San'ın yüzünde huzurlu bir ifade vardı; hafifçe nefes alıp verirken derin uykusunun tadını çıkarıyordu.

Wooyoung, bu anın güzelliğini bozmak istemedi. Bir süre daha bu anın tadını çıkarmak için gözlerini kapattı, ama hareket etmeye karar verdiğinde yavaşça San'ın kolunun altından sıyrılmaya çalıştı. Ancak hareketini hisseden San, gözlerini açtı. Wooyoung'u kucağında oturur halde görünce yüzünde şaşkınlıkla karışık bir gülümseme belirdi.

San, gözlerini Wooyoung'a odakladı ve sabahın bu erken saatlerinde onun masum yüzünü izledi. Parmak uçlarını yavaşça Wooyoung'un kalçaları ve bacakları üzerinde gezdirmeye başladı. Bu dokunuş, ikisi arasında sessiz ve sıcak bir bağın ifadesiydi. Wooyoung, bu anın huzurunu ve San'ın yakınlığını hissederek gülümsedi. Sabahın bu huzur dolu anında, odada sadece ikisi vardı ve dünyadaki tüm endişelerden uzak, birbirlerine sımsıkı sarılmışlardı.

-
choiwoosanni 💕🫂

Temmuz ayının son bölümü, Ağustos da görüşürüz millet 🥹

Baby's Promise [WOOSAN]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin