Siz şimdi merak edersiniz. Bu kızın hiç mi arkadaşı falan yok? Hayır yok. Hiç yok. Ve hiç olmadı. Yeni okulumda da olacağımı pek sanmıyorum. Hem de hiç. İlkokuldan itibaren dışlanmış biriyim. Çirkin değilim, kibarım, iyi davranıyorum ama sorun neydi? Neden beni dışladılar? Neden ben hiç yoktum sınıfça çekilen resimlerde? Çünkü resimlerin hepsinin fotoğrafını ben çektim ya da arada kaynaşmışımdır birileri benim kafamı gizlemiştir. Hayat budur işte. 16 yaşında ne hayatı ya falan dersiniz ama cidden ne hayatı ya. Bu zamana kadar iyi ve kötü şeyler oldu hayatımda. Hem iyi hem kötü.Antalya'ya varmamıza daha 2-3 saat kaldığını öğrendiğimde ilk iş elime kitabımı aldım. Tek arkadaşımdı kitaplar benim, tek yakınımdı. Zamanımı kendimden çok onlara harcıyordum. Evde ki tüm kitaplarımı tek bir çantaya sığdırmak çok zordu ama aslında iki çantaydı.
Elime bitirmek üzere olduğum kalın bir kitabı aldım. Açtım sayfaları, kokusu sindi içime. İyice aldım kokusunu ciğerlerime kadar. Kitap okurken sadece hayal gücüm çalışıyor sadece hayal gücüm. Kitap okurken hiç bir şey beni ilgilendirmiyor. Kitaplar tek odak kaynağım. Konu sevdiğim bir kitap olunca ya da konusu. Kimse beni durduramaz tek günde yarısını okurum yarında yarısını.
Babam bir gaz istasyonunda durdu. Benzin alması gerekiyormuş. Marketindende su ve atıştırmalık şeyler almış. Benzinimizi alıp tekrar yola koyulduk.Nihayet 1 buçuk saat sonra Antalya'ya gelmiştik. Burası hakkında hiç bir fikrim yok. Şehrin merkezine girdiğimizde çok güzel bir hava vermişti bana. Evimiz denize yakınmış, bu çok iyi oldu. Sabahları deniz kokusuyla uyanabilecektim. Sonunda evimizin önünde durduk. Evin anahtarı annemdeydi. Evin dış görünüşü çok güzeldi. Apartmandı ama 2 katlı apartmanlardan. Evimizin geniş olması çok güzeldi. Annem kapıyı açtı. Apartmanın içine girdik. Camları açıktı ve gayet hava almıştı, ferah bir kokusu vardı. Evimiz 5. kattaydı. Neyse ki asansörü vardı bu sayede eşyalar kolay çıkabilirdi.
Önce eşyaları götürdük sonra valizlerimizi kapının önüne koyduk. Annem anahtarı şıngırdatarak "Hazır mısınız?" diye gaz verdi bize. "Evet!" diye bağırdık bizde. Evi açtığımızda ilk bakıştan güzel gözüküyordu. İçeride zaten mobilyalar varmış. Üst katta yatak odaları ve bir banyo, alt katta mutfak, salon ve bir banyo daha vardı. Çok güzeldi. Sonunda Sıla ile odalarımız ayrıydı. Benim odamın içerisinde kocaman bir kitaplık vardı. Kitaplarımı koyabilirdim. Odam iyi güneş alıyordu. Valizlerimizi odaya taşıdıktan sonra eşyalarımı dolabıma yerleştirmeye başladım. Sırayla yerlerini hazırladım ve koydum. Son hali çok güzeldi.
Makyaj masasına kozmetik eşyalarımı koydum, kitaplığıma kitaplarımı koydum. Oda da çalışma masası vardı. Masanın üstünde 2 raflı minik bir şey vardı. Hoş görünüyordu. Hemen alt kata inip annemin yanına gittim. "Biz pazartesi okula başlayacağımıza göre, kayıtlarımızı yaptırmış mı babam?" "Evet kızım, önceden her şey hazırdı. Sen 10/E sınıfındasın, Sıla ise 9/D."
10/E mi? Hayatımda hiç E şubesi olmadığım için biraz şaşırmıştım. 2. Dönem gelmiştim inşallah her şey yolunda gider. Annem "Okul ders kitapların okulda verilecek!" diye bağırdı arkamdan. Çok heyecanlıydım, inşallah her şey güzel olur diye dua ettim. Kalbim çıkacaktı yerinden resmen. Yeni ortam, yeni çevre, yeni arkadaşlar... Benim için çok zor olacak. Akşam olduğunda annem bizi yanına çağırdı. Bugün eşya yerleştirmemiz gerektiğinden dışardan sipariş vermek zorundaydık.
2 Karışık pizza ve 1 sucuklu pizza sipariş verdik. 10 dakikada gelmişti. Merkezde olduğumuz için çabuk gelmişti belkide. Çok aç olduğum için hemen yemeye başladım. Sıla'da benim gibi yumuldu pizzalara. Annem ve babam çok aç değillerdi o yüzden 2-3 dilim yiyip bıraktılar. Sanırım rekorumuzdu, 6 dakika. 6 dakikada bütün pizzaları bitirdik.
Hemen etrafı silip süpürdükten sonra odama çıkıp yatağıma yattım. Kafamı çevirip boy aynamdan kendime baktım. Hayatı sorguladım resmen. Sonra kafamı tavana çevirip gözlerimi kapattım.
Sabah uyandığımda saat 08:53'dü. Erken uyanmıştım çünkü erken uyumuştum. Tüm günün yorgunluğuyla kendimi yatağa fırlattığımı hatırlıyorum bir tek. Ayağa kalkıp tuvalete yürümeye başladım. Diğer herkes uyuyordu sanırım. Sessizce kapıyı açıp içeri girdim. Dişimi fırçalayıp elimi yüzümü yıkayıp kendimi kuruladım.
Odama gidip yatağımı topladım. Aşağı kata indim ve pizza kokuları halen vardı. Gidip balkon kapısını ve camları açtım. Dolapların içine bakıp neler var diye baktım. Bir paket yulaf buldum. Kendime yulaf ezmesi yaptım ve kaseye doldurdum. Yemek masasına koydum ve tabletimden bir şeyler seyrettim.
Merdivenden inme sesleri geliyordu. Sıla olmalıydı. Kapıya yöneldiğinde baktım, Sılaymış. "Günaydın." dedi. Bende ona karşılık verdim. "Şurdaki dolapta yulaf var, istersen kendine yulaf ezmesi yapabilirsin." dedim. O da benim gibi yulaf ezmesi yapıp yanıma oturdu. Sohbet etmeye başladık bir anda. "Bu şehire nasıl alışacağız ya?" "Merak etme Sıla'cım her şeyin bir zamanı vardır."
Yulaf ezmesini bitirip bulaşıkları yıkadım. Sonra kendime bir kahve yapıp balkona çıktım. Balkonda bir sandalye ve masa vardı. Sandalyeye oturup dışarı baktım. Yaşadığımız yerin hemen yanında bir park vardı. Parkın futbol sahasına gözüm kaydı. Orada bir çocuğa takıldı yüzüm. "Ne kadar da yakışıklı..." dedim dışımdan. "Artık böyle şeyler görmenin normal olduğunu düşünüyorum." dedi arkamda beliren Sıla. Kahkaha attım ve bir anda o çocuk gözünü bana çevirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Müziği
Short StoryHayatımda çözemediğim şeyler var, bir düğüm var. Bu düğümü açmam lazım... Nilda, 16 yaşında bir genç kızdır. İzmir'de yaşıyor. İlkokuldan beri dışlanmıştır. Kitaplara aşık, iyi şarkı söyler ve güzel resim çizer. Babasının işi nedeniyle Antalya'ya ta...