1

28 3 2
                                    

Öncelikle hepinize merhaba. Bu kitap benim ilk kurgum bunu dile getirme sebebim yazım yanlışları, klişelikler, özgünlükten uzaklaşmış senaryolar vs. olabilir bunları hoş görün.🤍 Yorum yapmanız benim için çok değerli bu konuya hassasiyet gösterirseniz çok mutlu olurum. İyi-kötü yorumlara açığım eleştirileriniz olmasa bu yolda ilerleyemem zaten. Şimdiden her şey için teşekkür ederim.

Birinci bölümü inşallah beğenirsiniz. Her bölüm için ayrı ayrı şarkıda koyacağım. Şarkısız hiçbir şey yapamayan biri olarak kitapta okuyamam belki aranızda böyle olanlar vardır. Bu yüzden bölümlere uygun şarkılar koymaya çalışacağım.

Okumaya başladığınız tarihi buraya yazarsanız sevinirim...💫

Birileri- Paralel bir evrende halen bulutlar üzerinde olma olasılığımıza dair

Keyifli okumalar

⭐️
Sabahın erken saatlerinde kütüphanede ders çalışmaya gidecektim.12. sınıf olduğum için günümün çoğu ders çalışarak geçiyordu. Bir an önce liseden mezun olup üniversiteye geçmek istiyordum. Bu yıl full ders çalışmam gerekirken okuldakilerle uğraşmak çok saçmaydı. Benden ne istediklerini bilmiyorum ölmemi istedikleri kesinde:/

Bu düşüncelere dalıp giderken annemin arkamdan bağırarak yaklaştığını gördüm.

"Sabahın bu saatinde ne bok yemeye gidiyorsun sen?"

Derin bir nefes alıp ayakkabılarımı ayağıma daha hızlı giymeye çalıştım. Sabahın altısında hiç onun çenesini çekecek halim yoktu.

"Kime diyorum ben!Saygısız da olmuşuz.Aferin Peri."

Susmayacağını anladığımda giydiğim ayakkabımın tekini çıkarıp tam karşısına geçtim.

"Ders çalışmaya kütüphaneye gidiyorum."dedim ruhsuz bir şekilde.

"Çalışsan sanki bi halta yarayacaksın. Otur oturduğun yerde. Babanın ütüleri azalmış ütü yapılacak, camlar silinecek ohoo bir sürü iş var. Hiç bir yere gitmiyorsun."

Dedikleri karşısında öfkelenmemek elde değildi. Neden bu kadar anlayışsızdı? Biraz bana güvenemez miydi?

"Biraz bana güvenmeyi denesen belki bir şeyler yapabilirdim. Kusura bakma anne ben ders çalışıcam."

Der demez dışarı kaçtım kapıyı çekip ayakkabılarımı öylesine taktım ayağıma. Kaykayımı da kapıp koşar adımlarla merdivenden indim. Annem arkamdan bağırıyor, bütün binayı ayağa kaldırıyordu. Bunların hiç birini umursamadan inmeye devam ettim.

Üç dört kez ölüm tehlikesi atlamamı saymazsak sonunda binanın çıkış kapısına ulaştım. Sırtımda çantam bir elimde telefonum diğer elimde kaykayım binanın dış kapısındaki aynadan görüntüme baktım. Gece boyu rahat uyuyamadığım için göz altlarım şişmişti. Koşturduğum içinde saçlarım bozulmuştu.Zaten çok özensiz yapmıştım. Kendime çeki düzen vermeye çalışarak yola çıktım.

Dışarıda hafif hafif yağmur yağıyordu. Yağmurlu havalara bayılıyorum. Heleki şimşekler çakıyor ise. Kimileri için bu hava öylesine bir fırtınadan ibaret olsada benim için öyle değildi. Yağan yağmur içimdeki ateşi dindiriyor, çakan şimşekler ise isteyipte atamadığım çığlıklarımı atıyordu.

Saatlerce yağmurun altında kalabilirdim. Hastanama olasılığını saymazsak tabii. Bazen o kadar çok dururdum ki gecesinde ateşler içinde yanardım.

Yolu küçük yağmur damlalarının yüzüme vurmasını hissederek ve bu sakinliğe eşlik eden müzikle bitirmiştim. Kütüphaneye girdim. Uygun bir yer bulup çalışmaya başladım.

*
Kitaba bakmaktan boynum tutulmuştu artık. Saate baktığımda 12.34'du. İyi çalışmıştım. Aferin kız. Biraz mola vermeliydim artık. Bence karnının guruldamasıylada ilgilenmelisin. Karnım açlıktan feci şekilde gurulduyordu. Hatta bir ara birileri dönüp bana bakmıştı. Neyse bunlara çok takılan biri değildim.

Daha fazla karnımın gürültüsünü çekmemek için yiyecek bir şeyler aldım. Yemek yemeye bayılıyorum. Sevince bırakmayan tek şey yemeklerdi çünkü :)

Karnımı doyururken bugün görmek istemediğim son kişileri görmemle sinirim alt üst oldu. Lisede kendini bi bok zanneden şu iğrenç gruplar olurya işte maalesef o bizim okulda da var. Bu gruplar zaten çekilmezdi, birde kafayı sana takmışlarsa temelli işkence olurdu.

Onların beni farketmemesi için hem dualar ediyor hemde bir an önce onlardan kaçmaya çalışıyordum. Taki Eslem denen o yellozun cırlamasını duyana kadar.

" Iyyyy bakın bizim böcekte buradaymış." herkesin bakışları bana döndüğünde gerilmeye başlamıştım. Ellerimi gözlerimle kapatsam görünmez olur muydum? Küçükken böyle yaptığımda görünmediğini düşünürmüşüm. Keşke şuan bu işe yarasa. Keşke. Belki bu sefer bana takılmazlar. Hee aynen 4 yıldır uğraşmadıkları tek gün yok bugün bırakacaklar. Off lütfen sen bari sus iç ses.

  "Böcek! Baksana buraya. Kız kime diyoruz?" yine o dayanamadığım Eslem'in sesiyle doldu kulaklarım.
"Ne istiyorsun? Rahat bırak beni." dedim bıkkınlık dolu sesimle.

"Ayol yemiycez ya seni bir şey sorucaz şurda." Bence yiyorsunuz. Yamyam mı bunlar saçmalama iç ses. "Ne var Eslem?" Onlara doğru döndüm ve sorucağı soruya kendimi hazırlıyordum. Sakin kal Peri. Sakin kal. Saldır yavrum, dağıt ağızlarını burunlarını. Bunu her ne kadar istesemde yapamam iç ses.

"İğrenç bir böcek olmak nasıl hissettiriyor?" dedi alaycı bir sesle. Sorusu karşısında istemsizce gözlerimi devirdim. Böceklerin en azından dünyaya yararı dokunuyor seni napıcaz sarı çıyan???

"Aa şuna bak birde göz deviriyor. Yolarım ben bu böceği." diye çıkıştı rujunu sürmekte olan Merve.He aynen kesin yolar(!)

Ruhuma verdikleri zararın yanında fiziksel şiddet hiçbir şeydi zaten.

Bir yandan da gruptakilere göz gezdirdim. Arka taraflara doğru göz gezdirdiğimde gruba birinin daha eklendiğini farkettim. Onun da bakışları diğer herkes gibi benim üzerimdeydi.

Ne kadar ruhsuzdu. Aynı senin gibi. Hayır ruhsuz değilim ben. Sadece duygularımı belli etmeyi sevmiyorum. Ayrıca sevdiğim birinin yanında cıvıl cıvıl birine dönüşebiliyordum.

"Kızlar takılmayın şuna. Hadi gidelim. Boşverin abi." yeni gelen çocuktan bakışlarımı zoraki bir şekilde sesin sahibine döndürdüm. Murat'ın olduğunu görünce şaşırmadım tabii. Genelde ortalığı sakinleştirme taraftarıdır kendisi. Genelde dayaklarıda o yer. Enayi mı fazla mı iyi bilemedim. Bu aptalların yanında harcandığı kesindi de neyse kendi kararı beni ilgilendirmez.

"Ay yok şu havuç beyinlinin bakışlara bak. Ben yolarım bunu." diyen Aslı sözünü bitirir bitirmez atladı kafama. Kendimi refleks olarak geriye attığımda üzerime atlamasıyla yere kapaklanması bir oldu. Oh olsun sana götoş.

" Ay bide gülüyor. Aslı'nın yapmadığını ben yapıcam sana şimdi. Kaybol be pis böcek." Kendileri bana bulaşıyor bide benden kurtulmaya çalışıyor. Bazen beyinlerini kullanmayı unuttukları düşünüyorum. Bazen mi??? Tamam direkt kullanmıyorlar kabul.Daha fazla onlarla zamanımı harcamak için yanlarından ayrıldım.

Yerime geldiğimde eşyalarımı toplamaya başladım. Annem bir bunlar iki. Bugünümü zehir etmeye ant içtikleri belli. Eşyalarımı topladım. Koşar adımlarla çıkışa yürürken birine çarpmamla duraksadım. Kime çarptığımı görmek için başımı kaldırdım.

Hadi ya şaka mı yapıyorsunuz. Bu gruba yeni gelen çocuktu. Aramızdaki az mesafe yüzünden onu daha iyi inceleyebiliyordum. Periiii!!! Noluyor? Ne bakıyorsun çocuğa bön bön? Aptal bu kız. Ben diyorum da işte kimse dinlemiyor beni. İç sesimin beni kibarca(!) uyarmasıyla kendime geldim.

Göz temasımızı bozup yere düşürdüğüm bir kaç eşyamı almak için eğildim. O da kendine gelmiş olucak ki eşyalarımı toparlamama yardım etti. Bir daha da ona bakmada kütüphaneden çıktım.

                                           ⭐️

Birinci bölümün sonuna geldik inşallah beğenirsiniz. Yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz bunu unutmayın...🧡

Gerçeklik Ateşi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin