34. Bölüm ✯KANA SUSAMIŞ KARANLIK✯

663 170 22
                                    

Merhaba ballarım yeni bölüm ile sizlerleyim hem içime sinen bir bölüm oldu hem de sinmedi gibi oldu ama sizleri daha fazla bekletmek istemedim. Yorum yazmayı ve alttaki yıldızı parlatmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar...

Bölüm adı= "Kan Yolunda Karanlık: Ölümün İntikamı"

"Ve aşk; Bazen nefes almak kadar basit, bazen ise, sol göğsüne saplanan kurşun kadar acı verir insana..."

🪢🪢🪢

Kutunun içinde üç tane gözleri oyulmuş ve saçları kesilmiş oyuncak bebek vardı. Bebeklerden birini elime alıp daha detaylı inceledim. Alnının ortasında bir oyuk vardı. Elime gelen delikle birlikte elbiseyi kaldırdım ve karnının tamamen kesilmiş olduğunu fark ettim. Bu ne tür bir tehdit olabilirdi...

Birkan, "ben bunları gebertirim!" diyerek kapıya doğru koştu, ardından abimler de gitmişti. Kendimi birden sandalyeye çakılmış gibi hissettim. Hedef, hem benim hem de bebeklerimdi.

Gözüm ağlayan Karan'a kaydı. Elimdeki bebeği kutuya fırlattım ve Karan'ı kucağıma alıp yavaşça yere indirdim. İrem, kutudan diğer bebeği aldı; oyuncak bebeğin sağ kolunun koparıldığını gördüm.

"Artık bizim müdahale etmemiz gerekiyor, Kemal!" dedi Behram, babamın sesiyle.

Bu andan itibaren ne bir ses duyabildim, ne de bir ses çıkarabildim...

Beynimdeki sesler durmuyordu; bebeklerime zar zor ulaşmıştım ve ne olursa olsun onları koruyacaktım. "Benden nasıl sakin olmamı bekliyorsunuz!" dedi Birkan'ın gür sesi.

"Oğlum, senden sakin olmanı isteyen yok. Mantıklı düşünmen gerekiyor. Acele karar verirsen, her şey sona erebilir." diye seslendi Demirhan abim.

"Birkan Bey, Alev Hanım geldi," diye yardımcı kızın sesini duyduğumda gözlerimi kapattım. Sanki ani bir soğuma yaşanmış gibiydi. Dertler asla tek tek gelmezdi zaten.

"Bi o eksikti," dedi Birkan da, sesinde bıkmışlık vardı. Hemen hemen aynı tepkiyi vermiştik.

"Ağlıyor, içeriye alalım mı?" dedi yardımcı kız. "Korumalar kapıda bekletiyor," diye ekledi.

"İçeriye alın!" dedi Dilşad Hanım.

Omzumda bir el hissettim, gözümü açtığımda İrem'i gördüm. Yanındayım dercesine gözlerini kapatıp açtı. "Birkan..." diye Alev'in sesi yankılandı.

Hızlı adımlarla Birkan'ın yanına gelip kollarını boynuna doladı. Umurumda olmasa da bu göründü hoşuma gitmemişti, Birkan hemen Alev'in kollarını kendinden uzaklaştırdı. "Ne oldu?" diye sordu.

Alev elindeki kağıdı Birkan'a verdi. "Biri beni tehdit ediyor, çocuğunun babasına söyle sana dikkat etsin yoksa anında çocuğunu ölmüş olarak bulursunuz diye," deyip tekrar ağlamaya başladı.

Bu adamların amacı bana zarar vermek miydi, yoksa Birkan'ın canını yakmak mıydı? Yoksa her ikisi miydi?

Artık olanları kestiremiyordum...

"Bir bu eksikti," dedi ve elindeki kağıdı buruşturup yere fırlattı. Kağıt, yerde bir an için sekerek masanın altında son buldu. "Ne istiyorlar, kimler? Elimde hiçbir şey yok, delireceğim," diye fısıldadı, gözleri kederle doluydu, bana baktı. Bir şey diyecek gibi oldu ama sonra vazgeçti. Merdivenlere yöneldi ve gözden kayboldu, büyük ihtimalle çalışma odasına gidecekti.

Ben de onun ardından kalkıp odaya gittim, doğrudan bebeklerimin yanına uzandım. Eskisi gibi hayat enerjim yoktu, kendimi hep eksik, hep mutsuz, hep yorgun hissediyordum.

DİLDAR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin