24. Bölüm ✯ ASKER UĞURLAMASI ✯

1.4K 364 2
                                    

Merhabalar ballarım yeni bölümle karşınızdayım artık bu hallerime alıştığınızı umuyorum yine ve yeniden geç gelen bölüme hoşgeldiniz...

Bölüm sonunda yazdığım yeri okumayı unutmayın hepinizi çok ama çok seviyorum keyifli okumalar ♾️

"Sen benim içime özenle işlediğim, o umutlu umudumsun."

🩵🩵🩵

Bazen güzel başladığın gün kötüye dönebilirdi... Yani bugün.

Birkan'ın omuzları kasıldığında yüzüme öylece baktı. Gözüm Ozan'a kaydığında oda benim bir şey dememi bekliyordu, "Allah rahmet eylesin Ozan, ne yapabilirim?" dediğimde sadece bakıp kafasını salladı.

Özgür "sen nereden öğrendin Ozan?" diye sorduğunda Ozan bu anı bekliyormuş gibi "bu şerefsizin abisimi kardeşimi ne vardı, o ilan vermiş." dedi bedenim iyice kasılırken karnıma giren kasılmayla gözlerimi sıkıca yumup elimi karnıma koydum, omuzumda bir el hissettiğimde zorlukla gözlerimi açtım. Birkan'dı.

Dudaklarımı aralayıp bir şey diyecektim ki Özgür tekrar konuşmaya başladı, "cesedi neredeymiş? Bulmuşlar mı?" diye sordu.

Zorlukla tekrar dudaklarımı araladım "arkadaşlar benim o şerefsizden neler çektiğimi biliyorsunuz, lütfen bu mevzuları benim evimde ve benim yakınımda konuşmayın rica ediyorum." deyip arkama yaslandım.

Özgür karşıma oturduğunda "Sühandan adam ölmüş ne konuşmamızı istiyorsun." dediğinde iyice sinirlenmiştim, şu an ki halimi görmüyordu galiba.

Birden sırtımı öne çektiğimde kasıklarıma giren ağrı ile ağzımdan güçlü bir inleme kaçtı ama buna aldırış etmeden "Özgür o bir psikopattı ben senin yanına geldim şahit olduğun halde uyarıda bulunmadın, nezarete atmadın bana avukat bul uzaklaştırma kararı al dedin." kasıklarımdaki ağrı fazlalaşmaya devam ederken "en önemlisi beni taciz etti o yüzden evimde o şerefsizin adını duymak istemiyorum, öldüyse de Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun diyeceğim ama sanmıyorum, benden helallik alana kadar cehennemde yansın." deyip ayağa kalktım ve masaya geri oturdum.

Sessizce kahvaltı ederken bendeki rahatlık halis midir diye düşünüyordum, neredeyse abilerimin katil olmaları ortaya çıkacaktı ama ben burada rahatça kahvaltı ediyordum. Ozan çatalını masaya koyup "abla ben askere gideceğim memlekette asker uğurlaması yaptık buraya senin için geldim." deyip durdu ilk geldiğindeki neşesi şuan yoktu.

Hemen lafa atlayıp "burada küçük bir şey yapalım, Yelda da seni uğurlamak ister?" deyip Yelda'ya baktım dolu gözlerini silip kafasını salladı. Ozan'a bakıp "kaç gün buradasın?" diye sordum.

Ozan, "iki gün." deyip bana baktı ağzımı açıp bir şey diyecekken babam Yelda'ya ithafen "kızım sen neden memleketine gitmedin?" diye sordu.

Yelda bu sefer gözyaşlarını saklamadan "ben ailemle konuşmuyorum efendim, benim tek ailem İrem, Sühandan, Burak, Onur, Ozan." deyip bize baktı benimde gözlerim dolarken elimi Yelda'ya uzattım.

Annemde "niye konuşmuyorsun kızım?" diye sordu, ailemin bu kadar meraklı olması hangi genden geliyordu acaba?

Yelda masadaki peçeteyle gözyaşlarını silip "buraya gelmemi istemediler, daha sonra Özgür'le evlenmeme izin vermediler." dedi bende kafamı sallayıp "benim durumum gibi anne, sizde bana izin vermemiştiniz." diye laf soktum. Olaylar kapanmadan laf sokmasam olmazdı.

İrem'in yüzündeki tebessüm silinirken "arkadaşlar en azından sizi kısıtlayan bir aileniz var bende oda yok." deyip güldü ama bu gülümseme onun acılarını gizleme tarzıydı. Çayını eline alıp masadan kalktı "Onur." deyip bahçeye çıktı Onur'da çayını alıp televizyon ünitesindeki sigarasını alıp gitti.

DİLDAR (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin