Merhaba, biz geldik...
Düzen oturtamadım, bunun için çok üzgünüm çünkü kendi arkadaşlarımdan da düzenli bölüm gelmediği için henüz okumaya başlamayanlar var. Çabalıyorum ama nedense geçen sene bulduğum vaktin bir kısmını bile bu sene var edemiyorum. Yine de bulabildiğim her boşlukta yazmaya çalıştığımı bilmenizi isterim.
Sizleri bölüme alayım, keyifle okuyunuz.
✨
"Hoş geldiniz!" diye seslendi annem bahçeden. Aslan ile yan yana bahçeye ilerlerken kendimi garip hissettim. Normalde onu öptüğüm gece bile annemin babamın yüzüne bakabilmiş bundan hiç utanmamıştım ama şimdi nedensizce çekingen hissediyordum kendimi. Bir de hayallere dalıyordum hiç istemeden. Mesela biz evli olsaydık Aslan ile ve ailelerimizi ziyarete gelmiş olsaydık şu an diye geçiriyordum içimden. Sonra döndüğünden beri aramızda yaşanılan şeyleri anımsıyor bu hayalleri kurduğuma bile inanamıyordum. "Ellerinizi yıkayıp gelin hemen çocuklar." Aslan ile birbirimize baktığımızda hangi eve geçsek diye kararsız kaldığımızı biliyordum.
"Üzerimi değiştirip gelirim az sonra," dedim bu gecelik ateşkes ilan etme kararıyla. Onunla konuşmam ve onu muhatap alıyor olmam duruşunu dikleştirmeye, yanaklarının kıvrılmasına sebep oldu.
"Beklerim ben seni," dedi gözlerime dikkatle bakarken. Cevabına elimde olmadan göz devirdim ve bunu görünce düşen yüzü sebebiyle kendimle karşı karşıya geldim.
Yanından geçip gittiğimde hızlıca üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkadım, saçlarımı topladım ve kendime geldim. Yeniden bahçeye çıktığımda onunda üzerini değiştirdiğini ve söylediği gibi beni beklediğini görerek bu defa kendime hakim olarak yanına gittim. Birlikte masaya doğru yürümeye başladığımızda hemen hemen herkesin burada olmasıyla tüm ilgi bir anda bize döndü.
"Abim yine biriciğinin yanında," diye söylendi Alin. Ona kötü kötü baktım. Elbette Aslan ile aramızda yaşanılan hiçbir şeyi anlatamamıştım bir başkasına fakat artık aramızın eskisi kadar iyi olmadığını fazlasıyla belli ederken imalı lafları hiç çekemeyecektim.
"Al lütfen senin olsun," dedim o yüzden. Aslan'ın bakışları kırgın bakıyordu ama aldırmamayı tercih ettim kendimi tutamadan.
"Abim zaten benim," dedi Alin ve ben cevabına hiç şaşırmadım. Çok iyi anlaşıyorduk orası ayrıydı ama çoğu zaman beni sinir ettiği de bir gerçekti.
"Keşke sen de al demek yerine benim desen..." Aslan'ın, adeta fısıldar tarzda sözlerini çok yakınımda olduğu için duydum fakat duyduğumu neye yormam gerektiğini bilemediğim için hiç duymamış gibi davranmayı tercih ettim.
Aslan ile elbette aramızda aşılmaz sorunlar yoktu. Hatta bilakis, yanımda ve yakınımda olduğu için aramız belki de gerçekten çok hızlı düzelecekti ama ben aramızın düzelmesi taraftarı ne yazık ki değildim. Bu beni reddettiği içinde değildi üstelik. İnsan, karşısındaki insanı sevmek zorunda değildi. Benim derdim bu değildi o yüzden. Benim Aslan ile bir derdimin olacağı kadar vakti geçirmemiş olmamızdaydı tüm sorun. Ben gitmiştim çünkü kaldıramamıştım ondan beklemediğim cevapları almayı ama o nasıl gitmişti? Sorun tam olarak buydu aslında. O yüzdendi şimdi aramızda esen soğuk rüzgârların sebebi. O, onunla arkadaş olmak istemiyorum, konuşmak istemiyorum sanıyordu ben ona böyle hissettirdiğim için ama aslında ben arkadaşımı o kadar özlemiştim ki, bunu unutuyordum bir anlığına ve hayatın doğal akışında birden karşıma çıkan gerçekler yüzünden darmadağın oluyordum. Zaten çocukken ayrıydık biz, onların tayini çıktığı için anca telefonda konuşuyorduk ve ikimizde birbirimizi o kadar özlemiştik ki telefon bile çare değildi. Sonra hiç ayrılmayız sandığımız uzun zamandan sonra benim için kaçınılmaz son olmuş, onu sevmeye başlamıştım. Adına da aşk demiş, yaşıma başıma bakmadan birde bu aşkın acısını en derinlerimde çekmiştim. Benim Aslan ile tek sorunum gitmesi üzerineydi. Deseydi ki eğitim için gideceğim, sorun değildi. Onu yolcu etmek için orada olurdum. Fakat o, eğitimine bile ben yokken karar vermiş, bunu eyleme dökmüş ve gitmişti. Bana hoşçakal demeden. O istediği kadar beni suçlayabilirdi önce sen gittin diye. Ben en azından gitmiştim ve dönmüştüm. O gitmişti ve dönmemişti. Döndüğünde de kusura bakmasın elbette karşılaşmamak için elimden ne geliyorsa yapacaktım.