Kaybolmuş Zihinler

20 2 1
                                    

Medya:Bengi

Merhaba canlarım uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başladım. İlerki bölümler daha hızlı gelecek. Gecikmemi telafi etmek için. Neyse sizi daha fazla tutmadan bölüme geçelim. Keyifli okumalar :)

Bengi'den

Hiçbir zaman güveneceğim kimse olmamıştı ya da bana anne-baba rolü yapacak kimse olmamıştı. Zihnimde hep bir güvensizlik hakimdi ve de yalnızlık. Sonra onlarla tanıştım,Asel abla ve diğerleriyle. Onlara her şeyimi anlatabileceğimi,onlara sırtımı dayayabileceğimi sandım oysaki yanılmışım birine güvenmemin  çok büyük bir hata olduğunu farkederek. . .
Artık bunları düşünmeyip,buradan nasıl çıkacağımı bulmam lazım. Ah az kalsın unutuyordum. Ben size nerede olduğumu söylemeyi unuttum değil mi?
O zaman ilk onu söyleyeyim. Evett yine o lanet yere geri geldim o kadar yıl geçtikten sonra. Çocukluğumu bir hiç için harcadığım,daha doğrusu ben harcamadım ama yine de aynı sonuca varacak o yüzden hiç uzatmadan devam edelim. Evettt bu lanet yere hiç geri gelmek istemesem de gelmiştim daha doğrusu getirilmiştim. Gelmemin sebebi ise çok açık; en çok güvendiğim kişinin biliyorum ve o kişi de sizin de bildiğiniz kaltak Asel'di. Ona o kadar güvendim ama o beni sadece kullanıyormuş. Ben onu ablam gibi görürken o beni bir eşya olarak gördü. Yanağımda bir ıslaklık hissettim. Evet ağlıyordum bana artık hiçbir şey ifade etmeyen bir için. Elimle gözyaşımı silip yatırıldığım yataktan kalktım. Üstümdekileri yani kıyafetlerimi ellememişlerdi. Bu da içimi rahatlattı. Eğer elleselerdi. . . Ne yapabileceğimi ben bile bilemiyorum. Kapıya ulaşınca,kapı kolunu kavradım ve açtım. Ama tahmin edileceği gibi kilitliydi. Biraz zorladıktan sonra bir işe yaramayacağını anladım. Sonra açık bir pencere aradı gözlerim ama lanet olası yerde bir tane pencere bile yoktu. Şömineye baktığımda daha da umutsuzluğa kapıldım. Çünkü orası da kapalıydı. Sırıttım neden sırıtıyorsun demeyin çünkü ben de bilmiyorum. Sanırım şu an fazlasıyla bozuk bir psikolojim olduğu için.

İnatçı bir kız olduğum için kapıyı tekrar açmayı denedim bir umutla ama yine açılmadı. Bir daha denedim ama bu seferkinde öncekinin iki katı güç kullanarak. İşte şimdi karşımda kırık bir kapı vardı,kapı koluda elimde. Şu an çok ironik bir an olsa gerek. Kapının kolunu yavaşça yere bıraktım ve koridora çıktım. Koridorda yavaşça ilerlemeye başladım. İlerlerken bir yandan da zihnimdeki düşünceleri dizginlemeye çalılıyordum.

Bengi:Ya bi susar mısın artık iç ses?

-Bu lanet yere senin mal davranışların yüzünden geldik. İnsan bu zamana kadar niye kimseye güvenmedim diye düşünür de ona göre biraz temkinli davranır.

Bengi:İlkş onların melek yüzlü şeytan olduklarını nasıl bilebilirdim ,ikincisi artık daha çok güven problemlerim var ve son olarak da madem sen çok biliyordun deseydin o zaman dinlerdim seni.

-Neyse çok konuştun,gidiyorum bays.

Dedi ve gitti. Aslında haklı olduğu için kızıyordum ona. Belki de onun dediği gibi kimseye güvenmemeliydim. Belki kimseye güvenmemiş olsaydım,bambaşka bir hayatım olabilirdi. Daha mutlu ve daha güzel bir hayat. . .

Şimdi karşımda kocaman bir kapı vardı. Ben de ona bön bön bakıyordum. Şimdi düşündüm de giriş benim geldiğim yönün tam tersi yöndeydi. Ben de bunu bildiğim halde buraya gümüş tepsi de kendimi sunmaya geldim. Tıpkı bir aptal gibi. . .

Bazen bu dünyaya niye geldiğimi merak ediyorum. Hiç bir yararım olmayan bu lanetli dünyaya. Neden bilmiyorum ama bu dünya bana lanetli geliyor. Belki de kendi kaderim yüzündendir.

Haydi biz konuya dönelim. Hemen arkamı döndüm. Dönmemle  kapının ardına kadar açılıp, adımı duymam bir oldu.

-Denek 0001 nereye gittiğini sanıyorsun?

Bu sesi bir daha duymak istememiyordum ama kaderim lanetli olduğundan bu da kaderimin bana karşı lanetli bir hediyesiydi.

Evet bu ses ona, çocukluğumun katiline aitti. O ses Berkanındı. Koşmaya başladım. Onun bana yetiyemeyecek kadar hızlı koştum. Onun bana yetişememesi için elimden geleni yapmaya hazırdım. O arkadan bana "Dur!" diye bağırıyor ama ben onu dinlemiyor ve daha hızlı koşmaya başlıyordum. Bu böyle çıkış kapısına kadar sürdü. Giriş kapısına vardığımda, kapıyı açtım ve arkamı dönerek ona son bir bakış attım. Bunun son karşılaşmamış olması için umut ederek ormana bilinmemezliğe koşmaya başladım. . .

Koştum, koştum ve daha çok koştum ta ki bir küçük bir kulübe görene kadar. Kulübeye doğru yavaş adımlarla yürüdüm. Kapıya geldiğimde kapı açıktı. Bunu fırsat bilerek içeri girdim ama girmemle çıkmam bir olmuştu. Aman Allah'ım! O bir cesetmiydi? Onun bir ceset olup olmadığına emin olmam lazımdı. (Emin olup da ne yapacaksa artık) İçeri bir daha girdim ve karşımdaki manzaraya sanki hiç görmemişim gibi bakıyordum. Evet artık emindim. Bu bir cesetti, bir kadın cesediydi.
Kadının üzerinde sadece ince kumaşlı dekolteli, dar ve beyaz bir gecelik vardı. Altında hiçbir şey yoktu. Kıyafeti boş verelim ve konumuza dönelim.

Kadının kalbinde ve başında birer bıçak vardı. Kafasının içi bir testereyle açılmıs, beyni dışarı fırlamıştı. Testere öylece bırakılmıştı. Kollarıyla hiç oynanmamış. Aksine gözleri çıkarılmış ve alınmıştı. Ne kadar da tüyler ürpertici bir manzara ama. Sanki biri bunu kasten uyarı için böyle yapmıştı. Belki de bir tuzaktı diye düşünürken kulünenin dışındaki çalılar hışırtadı. Bunu duyunca elim ayağım birbirine dolandı. Gelen her kimse cesetin başında tek ben olduğum içij beni katil sanacaktı. Katil sanılmak istemediğim için saklanacak yer aradım ve işte bir sandık. Sqndık sığıp sığamayacağımı düşünmeden hemen sandığa girdim ve kapağını kapattım. Tam rahatladım derken kişi içeri girdi. Korkuyle nefesimi tuttum. Konuşma sesleri duyulmaya başladı. Sqnırım telefonla konuşuyordu.

?: Evet efendim mal sizin istediğiniz gibi hazır. Tabi biraz fazla zedelemiş görev verdiğimiz yavşak.

?: Efendim tabi siz de haklısınız ama şimdi bunu boşverin. Malı ne zaman alacaksınız? Yarın mı alırsınız bugün mü? Bugün olması hem benim hem de sizin için uygun.

?: Tamam o zaman akşam saat 10'da anlaştık. Hoşçakalınnn.
Telefonu kapattığına dair bir bipp sesi geldi.

?:Yavşak orospu çocuğu! Hem işi veriyor götünü bir milim kıpırdatmadan koltukta uzanıyor. Hem de yaptığım işi beğenmiyor pezevenkin oğlu!

Bunu duyunca yüzümü buruşturdum. Iyy ne kadar iğrenç bir insan hem ikiyüzlü hem de ağzı bozuk hem de kiralık katildi. Ben de tam adamına çatmışım! Bula bula bu embesili bulmuşum. Düşüncelerimi bölen ise onun tekrar konuşmaya baslaması oldu.

?:Öff şimdi bu orospunun cesedini nereye koysam acaba? Ah bir sandık! Tam aradığım şey.

Sonra birkaç dakika sessiz durduktan sonra ayak sesleri yakınlaştı,yakınlaştı ve tam sandığın dibinde durdu. İçimde sandığı açmaması için dualar ederken,bir anda sandığın kapağı açıldı ve işte şimdi göz gözeydik. . .




Umarım beğenmişsinizdir. Biraz karış kuruş oldu ama o kadar da olsun diyelim.

Ayrıca bayağıdır bölüm atamıyordum. Hem sınavlar vardı, hem de yeni bir kurguya başlamayı düşünüyordum. Yeni kurgum 18+ bol aksiyonlu ve bol smutlu olacak. Şimdiden haberiniz olsun!
Onu da mutlaka okuyun yazdığımda.

Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın!

Öpüldünüz 😘
Bye 👋

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DENEK 0001Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin