05/04/2010 PAZARTESİ
Zaman bazen elektirik faturası gibidir. Sabaha kadar ışığı açık bırakırsan fatura götüne girer mesela. Türkiye de yaşayıp felsefe gören birinin yapabileceği maximum felsefe budur.
Sırtımdaki çantanın ağırlığı, ve beni öldürürken havanın sıcaklığı da cabasıydı. Okuldan dönüş yolu her zaman en gıcık olanıdır. Üstüne birde benim gibi son sınıf lise öğrencisi için gerçekten asla çekilmeyen bir yoldur.
Yavaş yavaş yürürken tabii ricai beyin amcıklaması geçiriyordum. Bu aralar Tarık ile aram biraz limoniydi. Sonuna kadar haklıydı. Yaptığı salak saçma hareketler dışında onda kızdığım bir şey yoktu. İyi çocuktu fazlası ile iyi bir çocuktu. Fakat kalbi benim gibi kalbine bile söz geçiremeyen bir salak yüzünden kırılıyordu.
Ne yapacağımı nasıl davranmam gerektiğini hardal tanesi kadar bile bilmiyordum. Dünyanın en saçma işi olmuş, kendimden büyük bir adama aşık olmuştum. 15 ile 25 arasındaki fark 25 ile 35 arasındaki farkla aynı değildi.
Ben daha çocuk olmama rağmen yetişkin bir erkeğe bu duyguları beslemem kesinlikle saçmaydı. Kendi kalime söz geçiremiyordum. Allah razı olsun Alihan abide beni siklemiyordu.
Kırılıyordum.
Bencede kırılmalıydım.
Doğru olanı yapıyordu. Bizde kaldığı günlerden sonra ona olan hislerim derinleşmişti. Onun bana olan davranışları ise sığlaşmıştı.
Şu an 18 yaşında olmama rağmen bu hisler yalancı geliyordu. Daha önce hiç aşık olmamış biri aşkı nasıl yaşardı ki?
Hiç bir boku bilmediğim gibi bunu da bilmiyordum. Üstelik bu sıralar tamamen başka bir düşünceye yönelmiştim.
Neredeyse imkansız birşeye. Asker olmak istediğimi fark etmiştim. Ne zaman üniformalı bir asker görsem elim ayağıma dolaşıyor sanki geleceğimle tanışmış gibi seviniyordum.İnsanın bir şeyleri hayal etmesi güzel bir şeydi ama hayal ettiklerini gerçeğe çevirmesi ise bambaşka bir şeydi.
Ben bu bambaşka şeyi yaşamak istiyordum. Ama önünde iki sorun vardı.
Eylül bensiz nasıl büyürdü?
Ve cinsiyet ayrımına uğrarken birini öldürsem mesleğim elimden alınır mıydı?
Cevap1: Eylül senin hayallerini gerçeğe dökmeni isterdi.
Cevap2: sikerler asko
Düşünceli bir şekilde eve geldiğimde Alihan abiyi Tarıkla konuşurken buldum. Bu benim beklediğim bir şey değildi. Bir kaç saniye onlara baktım. İkisininde suratı düşmüştü. Zaten birbirlerinden pek hoşlandıkları söylenemezdi.
Biz aradan siktir olup gitsek güzel hikaye olurdu he bunlardan.
SİKTİR GİT.
tamam.
Tamam.
Amına koduğum.
Bende senin.
Kapının önünde dikilmiş onlara baktığımı gören ikili konuşmalarına son verip bana döndüler. Alihan abi ne zaman gelmişti bilmiyordum. Gergindim. Çok gergindim.
Tarık ellerini cebine koyup yanıma yaklaştı. Sırtımdan çantayı alıp sağ omzuna taktıktan sonra mistik sorularını sundu.
"Newton'mu oldun sen? Felsefe sınavı nasıl geçti? O uyuz göt lalesi Kazım hoca hep üstünü çiziyordu kağıtlarımın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANOLYA
ChickLit12 yaşında Üvey babası tarafından tecavüze uğramış ve bu tecavüz sonucu doğum yapan küçük bir kızın hikâyesi anlatılıyor... Bu küçük kız büyüyerek büyük bir kadın olmuştu. Askerdi de.. zorlukları başarmış. Ama hala içindeki o buruk aşkı bir köşede...