• 5.BÖLÜM •

17 5 0
                                    

          3 HAFTA SONRA

  Uyandıktan sonra aldıĝım duş beni kendime getirmişti. Aşağıya indim kendime gece gördüğüm yulaf tarifinden hazırladım. Gerçekten tek kelimeyle leziz olmuştu. Üzerime geçirdiğim siyah crop ve siyah şortun üstüne ceket seçmek için tekrar odaya girdiğimde karışık duygular içerisinde kaldım. Beni çınar ağacının altına çağırdı gün bana uzattığı ceket...

  Buruk bir tebbesüm belirdi suratımda. Üzerime giydim. Diz kapaklarımda bitiyor ve kollarım içinde kaybolmuştu. Umursamadan kollarını kıvırdım kendi kollarıma göre ayarladım. Ne olursa olsun bu gün bu ceketi giyecektim. Zaten buralarda yok. Kimsede üzerimdeki gecektin Enes'in olduğunu bilmiyo. Giymemem için bir sebep yok.

  Yanıma siyah çantamı aldım. Üzerimdeki çeket lacivertti kombinimlede güzel duruyordu.

  En önemliside cekette hala onun kokusu vardı. Deniz esintisi ile odunumsu bir koku tuaf ama mükemmel...

Yeşim beni almak için evin kapısına gelmişti. Bu hayatta beni anlayan tek insan. Sırdaşım, kardeşim, herşeyimdi bu kız olmasa ben ne yapardım.

"Ece bu üzerindekide ne?" Naneyi yedim sanki Enes'in olduğunu söylesem ne tepki verirdi. O halde öğrenelim değil mi.

"Enes'in ceketti."

"Kızım döndümü yoksa." Başım öne düştü. Sahiden gelmişmiydi acaba. Bir asker en fazla ne kadar süre görevde kalabilirdi. Çok uzaklardaydı ama sanki hep yanımdaymış gibi hissediyorum neden böyle hissediyordumki.

"Yok, yani bilmiyorum."

"Giderken sana haber verdiĝine göre dönüncede haber verir bence."

"Gerçekten mi yani görev bitince gelirmiydi yanıma." Düşüncesi bile midemde kelebeklerin uçmasına sebep oldu.

"Neden gelmesin ki? Neyse yürü hadi geç kalacağız." Koluma girdi. Kafeye doğru yürümeye başladık.

Yeşim ve ben mimarlık okuyorduk. Son senemizdi. Bazen toplantılara katılıyorduk bazen ise bir ofiste staj yapıyorduk. Bu gün bir kafede toplantımız vardı. Eğer bu işi alırsak çok iyi bir şirkette okul bitince işe başlama şansımız vardı. Umarım başarılı olurduk.

         ~

"Merhaba, hoşgeldiniz." Dedi sarı saçlarını sahibi kadın şirketin sahibin kızıydı. Gözüm hiç tutmamıştı.

"Merhaba, kusura bakmayın beklettik." Uzattığı eli tebbesümle tutarak. Yeşim'lede selamlaşmaları bittikten sonra.

"O halde geçikmeden başlayalım." Başıyla onaydadıktan sonra konuşmaya başladım.

"Bize bir arazinizin olduğundan ve bu araziye otel yapmak istediğiniz söylendi doğru hatırlıyorum."

"Evet! Ben yöneteceğim her şeyin kusursuz olması lazım." Bu kız tam bir sarı çiyan adıda Sevda'ymış.

"Bu otelin en az 10 katlı olacağını her katta en az 20 oda olacağını geri kalan her şeyide bize bıraktığınız sanırsam." Dış mimarisini ben, iç mimarisiylede Yeşim ilgilenecekti. Bu yüzden Yeşim şu anda söz sahibi değildi bir köşeden beni izliyordu.

"Otelin çizimlerine başladık isterseniz onlara bakarken konuşmaya devam edelim."

"Aslında biraz sonra babam gelecek onunla konuşsanız daha iyi olur." Aptal bunu neden en başından söylemedinde beni burda uğraştırıyorsun zaten heyecandan elim ayağım bir birine dolaşmış. Ne dediğimi nasıl cümle kurduğumu bilmiyorum sarı çiroz işte.

"Pardoon! Bize 4 kahve." Dördüncü babası olmalıydı. Derken içeriye havalı bir giriş yaptı. "Babişş! Diyip ayağa kaltı Önder Bey masaya doğru gelince elini kızının beline doladı Sevda babasının yanağına bir öpücük bıraktı.

Onunlada selamlaşıp tokalaştıktan sonra otel hakkında en ince aytıntısına kadar konuştuk bu otel için sadece altı ayımız vardı. Bu kadar sürede bu kadar büyük bir mimari yetişmesine imkan yoktu. Bu işi o kadar çok istiyorduk ki bunu başarmalıydık.

Bu işi alırsak İtalya'daki şirketlerinde çalışma şansına sahip oluyorduk. Düşünsenize İtalya'da ünlü bir mimar oluyorum...


~Beğendiysenin lütfen oylayıp bol bol yorum yapabilirmisiniz 💗

BEYAZ GÜL ( YARI TEXTİNG )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin