Arabaya bindik. Yarım saatlik yol sonunda Semra teyzelere gelmiştik. Çok heyecanlıydım üzerimde Mavi bir sweeatshirt, altımda kot pantolon vardı.
Kapıyı Mine açmıştı. "Hoşgeldinizz!" Fazla heyecanlıydı.
İçeriye geçtik. Mine sofrayı hazırlıyordu. Enes ortalarda gözükmüyordu. Ellerimi yıkama bahanesiyle tuvaleti bulmak için salona geçtim.
Yarı açık olan kapıdan. Onu gördüm. Arkasına dönüktü. Sırtında yara bere içerisindeydi. Gözümden bir yaş süzüldü istemsizce.
O ise beni fark etmemişti üzerine siyah tişört geçirdi. Tam eşofmanını çıkartıyoduki gözlerimi tutarak arkama döndüm.
Beni fark etmeden elimi yıkamaya gittim. Arkamda biri olduğunu hissetim. Aynadan bakarken arkamdakinin onun olduğunu gördüm. Ellerini belime doladı saçlarımın arasına öpücük kondurdu.
"Ya bi gören olacak dur lütfen."
"He ben üstümü değiştirirken beni izlemeni görseler sıkıntı yok ben gelince-"
"Sen nerden..."
"Hadi herkez sofraya!" Konuşmamı bölen Semra teyze olmuştu.
Birlikte içeriye geçersek yanlış anlarlar diye ilk ben sonra Enes geçti.
"Fuat oğlum sen nasılsın?"
"Iyiyim valla işe başladım babamın çalıştığı hastanede."
"Evlilik falan düşünüyomusun bizim eşek sıpasının evleneceği yok."
"Ehh be Semra sultan o işler hiç belli olmaz." Dedi imalı imalı kıpkırmızı olmuştum. Umarım kimse bana bakmazdı şuan.
"Vayy gelinim hazırda bana mı bir şey demiyorsun." Bana döndüğünde kızardığımı gördü. Masanın altından ayağına vurdum. Sert vurmuştum ama tepki bile vermedi.
"Yok be Semra sultan öylesine söyledim."
Yemeğimiz bitmişti. Çay fastına geçmiştik. Babam gece nöbetinde olduğu için gelmedi.
"Siz gençler bahçede oturun isterseniz. Bizde burda iki mubbetin belini kıralım." Abim, Mine, Enes ve ben çaylarımızı alıp bahçeye çıktık.
Abim Mine'ye karşı fazla ilgili davranıyordu sanki. Abime göz kırpıp telefona bakmasını işaret ettim.
ABİCİM
SİZ : Senin mineyle aranda ne var?
ABİCİM : Bir şey yok
SİZ : Yalan konuşanın...
ABİCİM : Tamam be
ABİCİM : Ben mineden etkilendim
Bu nedir be bizim bu aileye karşı zaafımız falan mı var. Ben Enes'i, abim Mine'yi düsüncesi bile çok komik geliyordu.
Telefonu kapatıp hep beraber sohbet edip kahkahalar attık.
Enes'i arkadaşı arayıp bara gitmeyi teklif etti. Arkadaşlarını kırmamak için abimle beraber gittiler.
Mine ile ben baş başa kaldık.
"Yaa şey... Ece abla beni ni arkadaşım çağırıyoda oraya gitsem beni idare edebilirmisin?" İyi kıza benziyordu çok tatlı söylemişti bence olabilirdi. Kesin sevgilisi falan başıma dert almasam mıydım. Amann nolucak be.
"Tabi nerede buluşucaksın."
"Gelirken görmüşsündür aşağıdaki parkın arka tarafında." Haydaa ne işin var kızım orda. Kesin sevgilisi neyse nir kere kabul ettik yapacak bir şey yok.
"Dışarıya markete gitme bahanesiyle çıkalım on beş yirmi dakika benim için yeterli sende o sırada markette kafana göre takılırsın."
"Üff tamam onada tamam en fazla yirmi dakika bak anlaştık." Yanağımdan makas aldı avucunun içini öpüp bana doğru üfledi.
"Hadi gelde bi saçımı başımı düzeltim." Ayy biraz önce abim bana bu kızı sevdiğini söyle ben ise şimdi sevgilisiyle buluşması için yalan konuşuyorum.
Hazırlandıktan sonra markete gideceğimizi söyledik evden çıktık.
Ben markete girdim o da parkın arkasına gitti şuanda görüş açımda değildi. Marketten bir kaç bir şey alıp parkın o tarafa doğru yürüdüm. Hasıktirr! Ben burada abim için vicdan hesabı çekim. Adam kızı parka çağırsın vay be ula hayatt!
Bir şey konuşuyolardı ne konuştuklarını duyamıyordum.
Enes'in arabası geldi tam önümde durdu. Yanına doğru ilerledim camı açtı.
"Senin ne işin var burda." Elimdeki poşetleri gösterdim.
"Söyleseydiniz gelirken alırdım."
"Abim seninle değil miydi?"
"İşi çıkmış gitti o." İşi çıkmış ne güzel iş ya vallahi.
Arabadan indi elimdeki poşetleri alıp arka koltuğa bıraktı.
"Dibimdeyken sana dokunamamak çok kötü bir his." Kalbim atıyormuydu. Ölmüşmüydüm. Yoo yaşıyordum sanırım. Şuanda olduğum durum çok kötü. Abim bizi böyle görürse yandım. Enes abimleri öyle görürsede yandım niye hep yanan ben oluyorum.
"Aaa Mineee!" Abim yanında değildi. Bize doğru geliyordu. "Abi sen nerden çıktın Fuat abi seninle değilmiydi."
"Ya mineyle beraber çıkmıştık. Çekirdek almak için geri döndü."
"Demek çekirdek almak için." Arka koltuktan. Elimden dığı poşete uzandı. "Emin misin bu kadar çekirdek ne olacak."
"Yaa şey onlar bol tuzlu, bende az tuzlu seviyorum. Benim için geri döndü." Olayı mala bağlamıştım resmen.
"Hımm bu seferlik öyle olsun bakalım. Küçük hanım seninlede görüşeceğiz."
Arabaya binip eve geçtik abim nereye kaybolduğu hakkında hiç bir fiktim yok.
~Beğendiysenin lütfen oylayıp bol bol yorum yapabilirmisiniz 💗