"Kendine hiç vakit ayırmıyorsun Moore." dedi Arnold ve eliyle sakalını sıvazladı. Masasındaki parçaları bir puzzle gibi birleştiriyor, öğrencisinin yorgun halini kendi kafasında yorumluyordu. Moore cidden çok uzun zamandır tatile çıkmamıştı. Gidecek bir yeri de yoktu zaten.
"Yoruldum." dedi ve kendini deri koltuğa bıraktı. Onun bu halini görmek Arnold'ı duygulandırdı. Moore ile tanıştığı, ikisinin de genç olduğu zamanları hatırladı.
"İş demek her şey demek değildir Moore." dedi Arnold sakince.
"İşim olmazsa ben olamam. Yani rahat duramam. Tıpkı senin gibi." dedi ve gülümsedi.
"Seni ilk tanıdığımda bir işin yoktu." kaşını kaldırdı ve sitemkâr bir surat ifadesi takındı Arnold.
Arnold içeriye içki doldurmaya gittiğinde Moore gömüldüğü koltuktan kalktı ve masanın üstündeki şeylere baktı. Birçok fotoğraf birbirine iple bağlanmıştı ve hepsi tek bir yeri gösteriyordu. Moore anlam verememişti. Bir süre sonra Arnold elinde viski bardakları ve bir şişe viski ile geldi.
"Sormayacak mısın?" dedi viskileri koyarken.
Moore olumsuz anlamda başını salladı. "Mesleği bırakmana rağmen daima benden önde olman canımı sıkıyor Arnold."
"Meslek beni bıraktı Moore. Ben onu değil."
Öğrencisine bardağını verdi ve ikisi de aynı anda bir yudum aldılar. Bir süre sessizlik içinde ikisi de sadece masayı izledi.
"İkizler..."
"Evet, cinsel istismara uğramışlar." dedi Arnold öğrencisinin ne soracağını tahmin ederek.
"Bu hastane raporları bunun bir kanıtı değil mi?" dedi Moore ve eline raporları aldı. İkizlere genofobi yani cinsel birliktelikten korkma, buna bağlı istemsiz tepki gösterme teşhisi konmuştu. Psikiyatri servisinden bu hastalık sebebiyle onlarca randevu alınmıştı.
"Eşcinsel bir istismar değil. Otopside böyle bir şey çıkmadı."
"Bir kadın." dedi Arnold. İki dedektifin beyin fırtınası gizemleri bir bir aralıyordu. Moore alnını biraz ovuşturduk sonra bir sandalye çekip oturdu.
"Kendi yaşıtları olabilir mi?" dedi Moore. Düşük bir ihtimaldi.
"Zannetmiyorum Moore. Kendinden büyük ve saygı duydukları birisi olmalı. Belki bir öğretmen ya da bir akraba." öğrencisinin karşısına oturdu. "Eğer bunlardan birisi olursa bu hastalığı tetikleyebilir. Her cinsel birliktelikte akıllarına o korkunç anılar gelip kusmalarına ya da iktidarsızlık yaşamalarına sebep olabilir."
Moore içkisinden bir yudum daha aldı ve alnını masaya koydu.
"Ricardo Toule'un bu vaka ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum. O kadar sık yurtdışına gidiyor ki çocukları ile geçirdiği zaman toplasan iki yıla tekabül ediyor." dedi. Sesi biraz uykulu geliyordu.
"Yani tüm sorumluluk annelerinde." Arnold'ın sesi imalı çıkmıştı.
"Evet." dedi Moore.
"Eğitim hayatlarında bir sıkıntı görmüyorum. Sosyal hayatlarında da."
"Yani?"
"Gözlerini aç diyorum. Görmek ile bakmak aynı şey değil Moore." Arnold purosunu yaktı ve çekmeceden üvey ve öz annelerinin kimlik dosyalarını çıkardılar.
"%50 şansın var."
"Öğretmenleri olsaydı eğitim hayatlarına yansırdı. Akrabaları veya yakınları olsa sosyal hayatına." kafasını kaldırdı ve dosyalara baktı Moore. "Bu gerçek olabilir mi Arnold?"
"Bu dünya öyle bir yer ki eski dostum hiçbir şeye imkansız diyemezsin."
Moore dosyaları aldı ve çantasına attı. Bir süre daha muhabbet ettiler ancak bu dosyanın uyandırdığı heyecanı gizleyememişlerdi. Sohbeti bölen bir telefon çağrısı olmuştu. Arnold'ı birisi arıyordu.
Ethan Falcon
Bu ismi daha önce bir yerde gördüğünü anımsamıştı Moore. Eski dostu telefon ile konuşurken eşyalarını toparladı. Telefon kapandığında ise Arnold'a teşekkür edip ona sarıldı. Daha sonrasında ise evden çıkıp ofisine gitti.
Saat son derece geç olmuş hatta gün aymaya başlamıştı. Nora ofisteydi.
"Moore?" dedi şaşkın bir biçimde.
"Nora? Ne işin var bu saatte burada?"
Nora, Moore'un odasının kapısını açtı. Elise vakayı öğrenmiş korkudan eve gitmek istememiş ve en güvenli yer olarak gördüğü yerde yani dayısının odasında uyumak istemişti.
Moore sessizce yeğeninin yanına gitti ve onun saçlarını okşadı. "Biliyor musun küçükken asla yanımdan ayrılmazdı. Hatta polislerden ne kadar korksa da onlardan birisi olmak istediğini söylerdi."
"Hâlâ olabilir." dedi Nora fısıldayarak.
"Hayır, kendine ait bir hayatı olmasını isterim."
"Polislerin de kendine ait hayatları vardır Moore." dedi Nora.
"Önemli olan görmek mi?" Moore gülümsedi.
Nora da gülümseyerek karşılık verdi. "Evet, önemli olan görmek."
İkisi de sessizce gülerken Moore, Nora'nın gözlerine baktı. Mavi gözleri karanlıkta parlıyor, içini ısıtıyordu. Sert bir mizacı olsa da Nora'nın içini ve ne kadar naif birisi olduğunu biliyordu.
Elise kıpırdanınca ikisi de odadan çıktı ve sessizce kapıyı kapatıp gülmeye başladılar. O an Moore öğretmeninin söylediklerini düşündü.
Gülümsemeleri esnasında Nora'yı belinden kavradı ve öpmeye başladı. Kadın ilk başta hızla gelişen olaya tepki veremedi ancak sonrasında Moore'un boynuna sarılarak öpücüğüne karşılık verdi.
Bunca zamandır onunla konuşmak, açılmak istiyordu fakat Moore'un onu reddedeceğinden korkuyordu. Öpüşmeleri yoğunlaşınca Moore kadını tutup masasına oturttu. Ellerini iki yana koydu ve öpmeye devam etti.
Nora, Moore onu masaya oturtup öpünce kendine hakim olamayarak öpüşürken sessizce inledi.
"Şey ben sonra gelsem iyi olacak."
Tanıdık ses karşısında ikisi de ürktü ve kendilerini toparladılar. Frank, Moore'u aramış ancak ulaşamamıştı. Bu sebepten eksik kalan bir kaç dosyayı teslim etmek için otospiden çıkar çıkmaz buraya gelmişti.
"F-Frank!" dedi Moore. Utancından kaynaklı iki parmağı ile gözlerini ovuşturup yüzünü ekşitti. Nora ise tek bir söz söyleyemiyordu.
"Dosyaları istersen Dedektif Noah'ın odasında konuşalım."
Frank başıyla onayladı. Odaya geçtiklerinde Frank gördüğü şeyleri hemen unutmuştu çünkü elindeki vakanın yükü gördüklerinden daha ağırdı.
"Söyle Frank ne buldun?"
"Bunu nasıl söylerim bilmiyorum Moore ama..."
Moore elini adamın omzuna koyarak anlataması için daha rahat bir ortam yarattı. Ona destek vermişti.
"İkizlerin annesi rahim ağzı kanserinden ölmemiş. Ölüm dosyaya farklı bir şekilde işlenmiş. Kadın yakılarak öldürülmüş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moore Vakaları
Mystère / ThrillerDedektif Moore son derece zeki ve yetenekli bir dedektiftir ancak son dönemlerinde mesleğinde ilgi çekici şeyler göremediğinden sıkılmıştır. Ta ki Meclis Katili ile karşı karşıya kalana kadar. Meclis Katili bir seri katil olmasa da son derece korkun...