-
"Ee... Beğendin mi filmi?"
"Evet! Çok güzeldi, birlikte daha çok romantik film izlemeliyiz."
Kalbimin çırpınışlarını göz ardı ederek kolumu omuzuna atıp kendime çektim.
"İstediğin zaman izleriz."
Mavi gözlerini gözlerime dikerek tebessüm etti. Her seferinde hayran kalmam normal miydi?"Şimdi nereye gitmek istersin?"
Gözlerini kocaman açarak konuştu."Sadece sinema değil miydi?"
"Bu günü... Beraber geçirmek istiyorum, olur mu?"
Normalde utangaçlık kavramını bile bilmeyen ben, şu an utangaçlık denen duygunun dibini yaşıyordum."Evet evet olur!"
Yerinde zıplayıp sinemanın çıkışına doğru koştu.
Bu kadar istediğini bilseydim en başında götürürdüm onu istediği yere."Niye şapşal şapşal sırıtıyorun? Gelsene!" Çıkışın ordan bana bağırınca yüzüne bakıp daldığımı anladım. Liseli aşıklara dönmüştüm iyice.
Yanına ulaştığımda heyecanla gözlerime bakıyordu. "Pavyona gidelim mi!"
Sırıtışım bir anda soldu. Pekala bunu beklemiyordum.
"Şey... Ne dedin? Ne?""Pavyon!"
Kaşlarımı çattım. Bu ülke iyi gelmiyordu bu çocuğa.
"Sen nerden biliyorsun bakiyim pavyonu!" Dedim çocuk azarlar gibi.
"Televizyonda gördüm televizyonda gördüm! Bende dans etmek istiyorum o kadın gibi!"
Peki. Şimdi anlaşılmıştı.
Yutkunup her zaman yaptığım gibi yine onu omuzundan tutup kendime çektim.
"Etmeyeceksin dans falan. Hadi sahile gidelim." Dedim.
"Ama pavyo-"
Dudaklarını parmaklarımla büzüştürmemle cümlesi yarım kalmıştı.
Kaşları çatılıydı ve dudakları büzülüydü. Bu tipe ciddi kalınamazdı, büyük bir kahkaha patlattım.
Kaşlarının iyice çatıldığını görünce küçük dudakları serbest
bıraktım.Hızlı adımlarla beni arkasında bırakıp yürümeye başladı.
"Dur dur geliyorum!"
...
Daha öncesindede geldiğimiz sahile gelmiştik. Şimdi daha dalgalıydı deniz. Rengi Niko'nun gözlerine karşın çok koyu bir maviydi.
"Yine fotoğraf çekelim mi? Burası çok hoşuma gidiyor."
Telefonunu elime uzatırken konuşmuştu.Saçlarını karıştırken bir fotoğraf çekmiştim çaktırmadan. Ellerim saçlarında ne kadarda güzel duruyordu.
Şimdi ben denizin önünde duracağım, sende tam dalga geleceği zaman fotoğrafımı çek tamam mı!"
Nasıl bir şey istediğini anlamıştım. Onaylayıp kameranın açısı ayarladım. Tam dalga yaklaşırken Niko'nun hazırlanması için üçten geriye saymaya başladım.
"Üç, iki, bi-"
Dalganın büyüklüğünü hesaplayamamıştık sanırım... Sırılsıklam olmuştuk.Niko kıkır kıkır bana gülerken ben somurtmuştum. Sanki tek ıslanan bendim.
"Çektinmi bari fotoğrafı?" Dedi Niko hala kıkır kıkır gülerken.
Telefona ne hikmetse su gelmemişti. Telefonun kararan ekranını açıp fotoğrafa baktım. Dalga tam üstümüze gelirken çekmiştim ve fotoğraf inanılmaz güzel duruyordu. Belki de içerisinde sarışınım olduğu içindi.
Niko denizin tam önünde olduğu için benden daha çok ıslanmıştı ve biraz daha böyle kalırsa hasta olacağını biliyordum. Bu yüzden onun üstündekini çıkarıp kendi kabanımı giydirdim.
"Sen üşüyeceksin." Dedikten sonra kabanı geri çıkarmaya niyetlendi fakat izin vermedim.
"Üşümüyorum ben bebeğim. Hadi acele edelim hasta olacaksın."
Ard arda birkaç kere yutkunduktan sonra ona uzattığım elimi tuttu. Küçücük kalmıştı avuçlarımın arasında. Bu görüntüye gülüp hızlı adımlarla ilerlemeye başladık.
-
Normalde bu kadar soft hikayeler seven biri değilimdir. Ama bu hikaye tam olarak böyle yazılmalıydı gibi hissediyorum aşırı aşırı tatlılarr🌸
Beğenmişsinizdir umarım, bölümleri kontrol etmeden atıyorum bir yazım hatası falan varsa kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUSYALI (BXB)
Romance"Sen kimsin lan? ve evimde ne arıyorsun..." "Но это же мой дом?" "He?" 08.09.2023