KARANLIĞA DÜĞÜMLÜ KADER

Bölüm 10

10. Bölüme hoş geldiniz bebeklerimm oy vermeyi ve satır aralarına yorum bırakmayı unutmayınn🤍🤍🤍🤍

İyi okumalarrr🤍🤍

~~~~~~

KURTARMA

Geçmişimize gömdüğümüz şeyler küçük bir rüzgarla gün yüzüne çıkıp karşımıza geçtiğinde başlar herşey...

(Yazarın anlatımıyla)

Hastane koridorlarında perişan halde arkadaşlarının uyanmasını beklerken şimdide hayatına aldığı belki de kendi dahi bilmese de sevdiği kızın kaçırılmış olmasını öğrenecekti. 

Bunlardan habersiz Uraz ve Taha'yla otururlarken telefonuna bir bildirim geldi. Nerede olduğunu bile bilmediği telefonunu bir süre aradığında bir bildirim sesi daha ceketinin cebinden duyuldu.

Telefonu eline alıp tanımadı bir numaradan geldiğini fark ettiğinde kaşları çatıldı. Arkadaşlarına döndü Taha'nın Uraz'ın omuzunda uyukladığını gördü.

Bu tür bir durumu ilk kez yaşamıyordu ve biliyordu ki bu mesajlar asla iyi olmazdı. Onların yanından aceleyle kalkarken Uraz "Nereye?" Diye sorduğunda "Lavaboya."  Diye cevaplayıp oradan ayrıldı.

Daha hastane koridorundan ayrılamamışken merakına dayamayıp mesajı açtı. Burası tam da İrisle aralarındaki yakınlaşmanın olduğu yerdi. 

Mesajı açtığında İrisin pis bir yatak üzerinde elleri ve ayakları bağlı halde çekilmiş fotoğrafı gördü. O an başının üzerinden dökülen kaynar suyu bir tek o  hissetmişti.

Altında yazan mesajı dahil okumadan o salise bastığı arama tuşunun çalışını beklemek bile acı veriyordu. Siniri gözlerinden okunuyor, telefonu beklerken duvara attığı sert yumruğu ise bunu doğruluyordu.

Saniyeler sonra telefon açıldığında kendini durduramadan tehditlerle küfürlerle sevdiği kızı istedi. Karşısındaki kişi kim olursa olsun onu ateşiyle yakmaya hazırdı. 

"Ulan orospu evladı, o kızın saçının teline zarar gelsin seni diri diri yakmayanı..." karşısındaki adam sözünü kesti. "Şşh çok ayıp ama. Şimdi Arazcım boş tehditlere gerek yok."

Ayazın öfkesi kat kat artarken şu gerçek vardı ki İris bu kişinin elindeydi. Sakin olmayı denese de başaramamıştı. Şuan o burada ve İris onun yüzünden o adamın elindeydi.

"Ben göstereceğim sana boş tehdidi." Dedi dişlerini sıkarak. "Susta dinle sen şimdi uslu uslu kimseye çaktırmadan duruyorsun." Bu sefer daha da öfkeli bir sesle "Ne durması lan yerini söyle gömeceğim seni oraya." Dedi

"Yarın sana atacağım adrese tek başına geleceksin. Sana karşılık kız. Ama sen tutar da birine bir şey söylersen kızı acımam öldürürüm." 

Öfkeden deliye dönmüş şekilde koridorda volta atarken yumruğu bir taş kadar sertti. "Ne yarını lan at konum geliyorum. Duydun mu Pezevenk."

Telefonun suratına kapanmasıyla taştan yumruğunu duvara geçirdi. O görmese de elleri parçalanmıştı. Elinden hiçbir şeyin gelmemesi ve İrisin onun yüzünden kaçırılmış olması onu paramparça etmişti.

Ve uzun zamandır çevresine korku yayan, en büyük mafya adamlarının karşısında canı için yalvarmalarını duymuş bu kişi şimdi bir farenin bir kediye olan hükmü kadardı.