KARANLIĞA DÜĞÜMLÜ KADER

Bölüm 8

Yeni bölünme hoş geldiniz aşklarım. Başlamadan önce oy verirseniz çok sevinirim. Ve satır aralara yorum bırakmayı da unutmayın.🤍🤍

İyi okumalaarrr 🤍🤍🤍

PARTİ GECESİ PARTİSİ

Güzel başlayan her şeyin kötü sonu da beraberinde yazılır.

...

Gecenin bir yarısı beni uykumdan uyandıran sese yarı uyanık bir halde sokranıp tekrar yatsam da artık uykum çoktan kaçmıştı bile. 

Sinirle saate bakmak için elime aldığım telefonun ekran ışığı gözlerimi yakacak kadar açık olduğundan gözlerimi kısarak ekran ışığını ayarladım.

Gözlerimi açabildiğim saniyelerde saatin üç olduğunu görmüştüm. Uykumu kaçıran araba sesine bakmak için camdan aşağı baktığımda sokakta duran arabayı gördüm.

İşte o sesin kaynağı bu arabaydı. Siyah büyük bir arabaydı, ve ışıkları kapalı olmasına rağmen araba çalışır haldeydi.

 Bu saatte burada ne işi olduğunu bilmiyordum. Biraz izlediğimde arabanın içinde bir hareketlilik fark ettim. 

Biri arabadan kafasını uzatmıştı. Bu sarışın çocuğu tanımam uzun sürmedi. "Hadi lan hadi! Güzel kızlar beklemez." Diye bağıran bu kişi Taha'ydı. 

Ne olduğunu idrak edememiş şaşkınlıkla onu izliyordum. Az sonra Oğuz çıktı. İşaret parmağını dudağına yaslamış Taha'ya sus işareti yapıyordu. 

Ne yapıyorlardı, nereye gidiyorlardı bilmiyorum ama öğrenecektim. Hemen üzerime bir ceket aldım ve pijamalarımla sessiz adımlar atmaya çalışarak dış kapıya ulaştım.

Kapıyı olabildiğince sessiz bir şekilde açmaya çalışsam da olmadı. Çıkan sesle yüzümü buruşturdum. 

Kimsenin uyanmadığından emin olmak için biraz bekledikten sonra, emin olduğumda kapıyı aralıklı bırakıp çıktım. Beni henüz fark etmemişlerdi. 

Bende bu durumu fırsat bilip onlar arabanın bir yanında toplanmışken arabanın arkasından yavaşça dolandım ve bir anda "Böhh!" diye bağırarak önlerine zıpladım.

Taha korkuyla Oğuzun boynuna zıplamasına Oğuzun çığlığı eşlik etmişti. Gülmekten karnıma ağrılar saplanmıştı neredeyse.

Elimi gülmekten ağrıyan karnıma koyup durduramadığım kahkahalarımı zevkle atarken işaret parmağımı hala birbirine sarılan Taha ve Oğuza doğru tutuyordum.

"Halinizi görmelisiniz!" Kahkahalarımdan boşluk bulduğum bir arada sakinleşmeye çalışıp gülüşlerimin son demlerindeyken "Neden videoya almadım ki? Popüler olurdum." Diye yerimde zıpladım. 

Ellerini göğüsünde birleştirmiş Oğuz "Bitti mi?" Dedi aksi bir tavırla. Taha ise"Kızım sen hangi tımarhanenin kaçkınısın? Bu saatte yapılır mı böyle şaka? Altıma edecektim."  Dedi eli kalbinin üzerindeyken. 

"Halinizden memnun gözüküyordunuz oysaki." Dedim göz kırparak. Oğuz göz devirdikten sonra Taha'ya döndü. "Senin bende gözün mü var lan? Korkunca niye boynuma atlıyorsun?" Diye sitem etti.

"1.55 sarışın bir yer cücesi olsam sorun olmazdı ama." Diye kollarını bağlayıp trip atarcasına omuz silkti. Bende bu saçma diyaloğa eğlenerek seyirci kaldım.

Oğuz tahammülsüz bir şekilde "Boş boş konuşma lan." Derken Uraz'ın sessizce yanaştığını gördüm ve hemen ardından Ayaz belirdi.

Çatık kaşlarla anlamlandırmaya çalışırcasına Bana bakan Uraz'la göz göze geldik. "Senin ne işin var bu saatte burada?" Markete izinsiz giden bir çocuğu azarlar gibi uzun  boyuyla üstten konuşuyordu.