Bir haftanın nasıl geçtiğini anlamadığım günlerde kendimi işe vermiştim. Abim ve kızlar ne kadar sohbet etmeye çalışsada herkese bir bahane bulmuş ve kendimi bir şekilde yalnız bırakmayı başarabilmiştim. Yalnızlık zaten her zaman benimle beraber olan tek eylemdi. Yalnız kalmayı yadırgamazdım.
Yağızı son konuşmamızdan sonra bir daha görmemiştim. Daha doğrusu görmemek için elimden geleni yapmıştım. Artık ben değil, o benim için görünmezdi. Aynı ortama girdiğimizde gözlerim asla onu bulmuyordu, bulmamalıydı. Badem gözlü kız nasıl onun için artık yoksa gözlerimin ona değmesine de gerek yoktu. Ondan uzak durmaya çalışmak onu yok saymak çok zordu ama bir şekilde kendimi durdurmalıydım.Onun bakışlarını üzerimde hissetsemde dönüp bakmıyordum. Aynen şu an olduğu gibi. Cafe'de oturmuş hep beraber laflarken arada o hasret kaldığım koyu kahve gözleri üzerimde dolanıyordu farkındaydım ama bende insandım ve bana bile bile yalan söylemişti. Kırmıştı, acıtmıştı.
Derin bir nefes alarak kahvemden yudum aldığımda abim kolunu omzuma atmasıyla gülümseyerek ona baktım.
Halı saha maçından çıkıp buraya oturmaya gelmiştik. Biz onları izlerken heyecandan yorulmuş, onlar ise top peşinde koşmaktan asla yorulmamışlardı. Nemli saçları alnına düşmüş yeşile kaçan o güzel gözleri ışıl ışıldı. Futbol demek zaten Yağız ve Doğu demekti. Ben, Özlem ve Yağız Fenerbahçeliyken abim ve Deniz Galatasaraylıydı. Deniz'in galatasaray aşkı babasından kalmaymış. Bunu babamdan öğrenmiştim. Abiminse sarı kırmızı aşkı nereden geliyor bilmiyorduk ama Göztepe ve Galatasaray olunca akan sular duruyordu."Ya abisi terlisin ya." suratımı buruşturduğumda burnumu kıstırdı. "Kurban ol sen abinin terine cimcime." göz devirdiğimde omzuma attığı kolunu iğrenirmiş gibi yaparak arkaya ittirdim. O da gülerek çayını yumdumladığında saçlarımı karıştırmayıda ihmal etmemişti.
"Ay ben size ne demeyi unuttum!" Deniz ve Özlem anında bana döndüğünde ikisinin beklenti dolu gözlerine bakarak konuştum. "Yarın yeni anlaştığımız şirketle tanışma yemeğimiz var. Ve herkes kendi arkadaşlarınıda getirebiliyormuş. Geniş kapsamlı bir yemek olacak yani. Yarın benimlesiniz." Özlem ve Deniz sinirle bana baktığında şirince gülümsedim.
"Aferin şimdi söyle ama." dudaklarımı büzdüm. Gerçekten unutmuştum ya!
"Ay ben ne giyeceğim peki?" Özleme bilmiyorum dercesine baktığımda kendimde aynı şeyi düşünmeye başladım. Çünkü zerre dolabı açıp ne uygun olur bakmamıştım.
"Ee nasıl gideceksiniz siz? Saat kaçta ve nerede olacak?" abimin sorusuyla Yağız'ın gözleri tekrar bana döndü. Bakmayacağım işte istediğin kadar dik o gözlerini üzerime.
"Bizim patronların yakın bir arkadaşı var abicim onun otelinde olacakmış yemek. Müzikli eğlenceli güzel bir şey olacak dediler. Akşam sekiz buçukta başlayacak." abimin kaşları çatıldı.
"Benim o saatte işim var kızım ya yetişemem ki size." Bakışları Yağızı bulduğunda Yağız anlamış gibi başını salladı.
"Yarın izinliyim kardeşim aklın kalmasın kızları ben götürürüm." istemsizce heyecandan yerimde kıpırdandığımda Özlemle Deniz'in bakışları beni bulmuştu."Ee hadi o zaman yarın madem çok işimiz var eve gidelimde dinlenelim. Benim daha bakmam gereken elbise seansım var." Özlem'in sözleriyle ayaklandığımızda hepimiz kısa sürede evlere dağılmış yarın için hazırlıklara başlamıştık bile.
Yeni bir güne uyandığımda hızla kişisel bakımlarımı yapıp kızları eşyalarıyla beraber bize çağırmıştım. Önce kahvaltı için anneme yardım edip güzelce karnımızı doyurduğumuzda annemi mutfaktan göndermiş biz güzelce halletmiştik her şeyi. Annemde rahat olalım diye kendini Züleyha teyzeye attığında bizde benim odama geçip ilk iş Denizi sıkıştırmaya başlamıştık. Demiştim radarıma girdi diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Badem Sokağı
ChickLit"Neden artık bana badem gözlü kız demiyorsun?" sesim o kadar yorgun ve titrek çıkmıştı ki ağlamamak için adeta kendimle savaşıyordum. Sustu, konuşmadı. "Cevap vermeyecek misin?" gözümden düşen yaşa odaklandı gözleri. Gözlerinden geçen duyguları anl...