Kavuşma

1.1K 90 158
                                    


Ben sana göstericem gece toplallamayı sevduğum.

Göster, o zaman inanıcan mı güvenicen mi bana peki Civanım.

Deme öyle, gülüm çok korktum. Ondan gecede kötü şeyler koniştik. Vallahi güveniyom. Sende sözüme güven koçim.

Güveniyoruz napalım, seviyoruz el mecbur.

Çok çok çok seviyorum yavrum!

_______________________________________

Düğün

Evin önünde kemençe ve tulum eşliğinde Civan Mert ve arkadaşları horon ve üç ayak oynuyordu.

İbrahimi önden silah konusunda uyarmışlardı evdekiler uyanmasına ama savaş çıkmışçasına havaya ateş açılmasını beklemeyen İbrahim korku ile Fatma annesine sığınmıştı.

Fatma ana: Anası gurban olsun Bozoçgimi, az sabır jandarma gelir iki dakikaya dağıtır bunları korkma.

Çok geçmeden jandarma gelip silahlara el koymuştu. Cicanın arabası süslenmiş püslenmişti. İbrahimin mutluluktan göz bebekleri gülüyordu.

Ekin ve Elif gelin arabasına binmek için tutturmuşlardı.

Ebru: Aaaa siz iyice kuyruk oldunuz ama ha! Yok öyle onlar baş başa yarenlik edecuk hayde bubunızın arabaya hayde!

Civan Mert göz kırıp teşekkür etmişti kardeşine. İbrahimi ön koltuğa oturtup en önde olmanın rahatlığı ile güzelinin dudaklarına bir öpücük bırakıp çekildi.

Civanım napıyorsun? Rezil olucaz ne ayıp kudurdun mu?

He kudurdum napacasun? Sen mercimeğime dua et bu gece için kibar olucak babası evladını düşünüp.

İbrahim dahada kızarıp utançla başını cama çevirmiş.

Bak hele cilvesine bak şunin. Oyyy Civan Mert kurban olsun yoluna.

Ellerini birleştirip öyle kullandı arabayı, ara ara avuç içimi dudakları ile buluşturup sevdiğinin kılırtısını dinliyordu Civan Mert.
.
.
.
Emine: Yengeçgimi, iyi misin? Yüzun buruşti ne oldi?

Yengem midem bulanıyor az bir laboboya götürsen mi beni?

Emine: Gel kuzum gel balum benum. Gidelim bir şu vur yüzüne rahatla.

Horonu bırakıp damat masasına koştu Civan Mert.

Hayırdır yengeçgimi, nereye? Gülüm yüzün kireç gibi.

Midem bulanıyor biraz su çarpıp hava alıcam korkma iyiyiz biz mercimeğimle.

Bende geleyum, yalınuz olmaz.

Emine: otur uşak oturduğun yere! Düğün yeri terk edilmez edepsuz. Ben ne güne durayrum?

Allâh razı olsun ablam. Haber edersun bana, yiyecek bişiler getirsunlar buz gibi limonata ha?

Olur Civanım içerim.
.
.
.
Köylü kız1: Emine aba başka damat edecek uşak bulamadınız mı ya da gelün?

Köylü kız2: He be aba, köyde kıtlık mı çıktı da bu meymetsuzu ithal ettunuz?

Kızlar gülüşüyordu utanmadan Civan Mert te gözleri olduğunu bile saklamıyorlardı.

Köyülü kız1: Ay bunu koynuna nasi alacak? Yetemez ki yiğit adama!

Emine'nin sabrı taşmıştı. Bayramlık ağzını bir açtı, pir açtı.

Emine: Hoşttt geri basun hele. Afkurun siz anca hemi. Eltim diye demiyorum hiç biriniz tırnaği bile etmezsunuz!

Kahramanım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin