BÖLÜM BİR

16.6K 493 231
                                    

Yeniden yayınlandığımız için yeteri kadar oy ve yorumdan sonra ikinci bölüm yayınlanacak.

26 ARALIK 2021

En başta her şey masum ve gerçektir. Benim hikayem öyle değildi. En başta her şey günahtı ve sahteydi. Üstelik bende her şeyin farkındayım. O da farkındaydı. İkimiz de bile bile yandık, yaktık birbirimizi. Küllerimize kadar yandık.

Ellerimde kırık kalbimle, yağmur altında dımdızlak ortada kalınca anladım; küllerimizden sonra geriye kalan tek gerçek şey benim göğsümü dolduran hislerdi.

Onunla tanıştığım gece yağmur yağmıyordu. Gökyüzünde yıldızlar parlıyordu. Las Vegas'ta sadece yıldızlar değil, her şey parlardı. Ben bile. Her şey etrafımda dönüyor, ben de dans ediyorum. O kadar çok toz pembeydi ki orda ki sayılı günlerim... Sonsuz gibiydi. Hatırladıkça, burukça tebessüm ederim.

"Nur!" diye seslendi, Didem heyecansız sesiyle kapının arkasından. "Çık artık hadi!"

Didem ve erkek arkadaşımla Vegas'a gelişimin
üçüncü günündeydik. Üçümüzün Vegas macerası üniversite sınavlarından sonra yaptığımız "çılgınca" tatildi.

İlerde çocuklarımıza kahkahalarla anlatacağımız türde bir çılgınlık. Biliyorum çok fazla çılgıncaydı. Ama kimin umurunda? O günlerde benim umurumda değildi mesela. Babam ikna etikten sonra önemsizdi.

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda, akşam yemeğinde fazla şarap kaçıran Didem, "Oha çok seksi olmuşsun!" dedi. Çakır keyif olmuştu çoktan yoksa kolay kolay bana iltifat etmezdi.

"Biraz fazla oldu galiba," dedim. Bugün almıştım bu elbiseyi. Kısa, askılı ve siyah elbiseydi. Göğüs kısmının transparan dantel detaylı olması çok hoştu. Sütyensiz giyilmesi ayrı bir sorundu. Ama işte... Fazla iddialıydı.

"Hayır. Yerinde bir seçim," dedi Didem, gülerek, küçük sinsi bir bakış yakaladım. "Bu gece çok içeceğiz ve dans edeceğiz," dedi sarhoş bir edayla. "Kafaya hiçbir şey takmayacağız."

"Doğru söylüyorsun," dedim kırmızı rujumu tazeleyerek. "Eğlenmeye geliyoruz, kafaya takmaya gerek yok."

"Ha şöyle," dedi rahatlayarak. Göğüs dekoltesini ortaya çıkararak. "Ozan'ın da dibi düşecektir."

Sinsi kahkahasına gülümsediğimde "Beni beğenir mi dersin?" diye sordum hülyalı bir şekilde.

Dördüncü ayımızı dolduruyorduk. Bu süreç hep nazik ve esprili biri oldu. Ozan'dan gerçekten de hoşlanıyordum. Galiba bu gece ilişkimizi başka boyuta taşıyacaktık.

"Beğenir tabi. Hatta yatağa bile atar," dedi rahat bir şekilde. "Beğenmezse de aşağıda seni beğenecek en az üç kişi buluruz."

Didem de böyle biriydi. Rahat ve ağzına geleni söylerdi.

"Manyak!" Dedim tebessümle.

"Ama sen de naz yapma artık. Birak kendini adama," dedi kaşlarını çatarak. "Yoksa bulur sür***ün tekini bırakır seni. Sen de anca arkasından ağlarsın."

"Ağlamam arkasından," desem de haklılık payı yok değildi. Ozan yakışıklıydı ve çoğu kızın isteyebileceği bir erkekti. Ben de dahil. "Naz yapmıyorum, doğru zamanı bekliyorum."

Uzun zamandır dokunuşlarındaki tutkuyla ilişkimizi ileri taşımak istediğini belli ediyordu ama ben kendimi geri çekiyordum. Doğru zaman değil gibi hissediyordum.

"Doğru zaman ne zaman?" dedi alayla. "Telli duvaklı gelinlikle mi?" Kahkaha attı. "Tatlım bir yüzük bekliyorsan Ozan, kimseye yüzük takacak biri değil. Bırak artık evlenmeden olmaz ayaklarını."

GÜNAHIN İFTİHARI +18  (ŞERARE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin