BÖLÜM BEŞ (+18)

18K 428 258
                                    

BÖLÜM ADI
PRENSES VE KURBAĞA +18

SPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİNSPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİNSPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİNSPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİN~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİN
SPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİN
SPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİN
SPOİLER VERMEYİN SPOİLER VERMEYİN
~~

Kafamı yataktan kaldırdığımda birkaç dakika için gece mi gündüz mü kestiremedim. Kalın perdeler sonuna kadar kapalıydı, güneş veya gece lambası içeri sızmıyordu. Anılar tek tek zihnime hücum ederken gevşek bir şekilde yataktan ayaklarımı sarkıttım. Saatlerce kesintisiz uyumuşum gibi hissediyorum.

O gece otelden ayrıldığımda doğrudan havalimanına yönlendim. İstanbul için hızlıca bir bilet aldım. Las Vegas'ın yerel saatiyle sabaha karşı uçağa binerek aktarmayla beraber yaklaşık 20 saat süren bir yolculuk sonrasında İstanbul'a varmış oldum. İkinci bir biletle Adana'ya uçmuştum.

Babamın kapısını çaldığımda gecenin bir yarısıydı. Kapıyı açtığında ilk olarak ağlamaktan şişmiş gözlerimle ve paramparça olmuş halimle karşılaştı. Korkuyla adımı zikrederken kollarının arasına girdim, o gece titreyen bedenim sakinleşene kadar ağlamıştım.

Babam daha çok endişelenince ağlayarak uykuya dalmadan önce bir yalan uydurdum. Kapkaççı saldırısına uğradığımı, paramı çaldığını söyledim. Çok korktuğum için direkt döndüğümü ekledim. Bedenim hıçkırıklar içinde titrerken yalanım kamufle oluyordu.

Çilek ve çiçek desenleri olan nevresim takımına sarılı yataktan saatler sonra kalktığımda, paytak adımlarla aynaya doğru ilerledim. Odayı gözden geçirdiğimde iç çektim. Sanki geçmişe yolculuk yapmış gibiydim. Köşedeki romantik ve gençlik kitapları içinde bulunan küçük kitaplık, pembe duvar kâğıtlarıyla süslenmiş duvarların üstünde birkaç filme ait posterler, babamla beraber boyadığımız pembe köşeleri olan ayna...

Kitaplığın içindeki üç tane Barbie'yi saymazsak, odam çocukluğumdan az izler taşıyor. Ancak ergenliğimin izleri hala bu odada mevcut. Tıpkı bıraktığım gibi.

Aynadaki yansımama kocaman gözlerle baktım. Boynumdaki morlukları daha yeni net bir şekilde görüyordum. Dudaklarım iğrenmiş gibi büküldü. Vampir emmiş gibi morluklar ve çürükler vardı. Havalimanında kadının birinin boynuna ne oldu diye sorması artık garibime gitmemeye başladı.

Babamın fark etmemesi büyük bir şans. Belki de kadının söylediklerinden sonra akıl edip kapüşon giymemin katkısı vardır.

Kapüşonu iyice çekip boynumu kapattıktan sonra odamdan dışarı çıkıp doğruca oturma odasına girdim. Kasıklarımdaki ağrılar kendini gösterirken sessizce durup babama baktım.

Kalın çerçeveli okuma gözlüklerinin arasından bana baktığında kaşları çatıldı, gözleri ise masmavi parladı. "Günaydın prensesim," dedi, yumuşak bir sesle. "Ama güneş battı, haberin olsun."

GÜNAHIN İFTİHARI +18  (ŞERARE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin