"8"

838 37 11
                                    

Baba kelimesinin bir çok anlamı vardı ,  arkadaş ,  yoldaş , sırdaş ,  bir çok anlama sahipti ,  ama baba kelimesi benim için açıyı ,  güvensizliği , kapanmayan yaraları , temsil ediyor du...

Hep bir babam olsun istedim bana sarılan , benim arkamda olan bir baba , ama... evren bunu bana çok görmüştü bir babm vardı evet ama... Baba bile diyemezdim kızardı her baba diyişm de  bana bağırır vurur  ben senin baban değilim derdi , oysa ki önce den çok güzel bir hayata sahiptim , istediğim gibi bir baba ve anneye sahip tim... taki o güne kadar , taki annem ölene kadar...

"Oğlum..."

Bana seslenen adama baktım uzun çok uzun ve yapılı bir bedene sahipti...

Bedenimi kaplayan kollarla afalladım , yıllarca... yılkarca baba dediğim kişi bana bir gün bile böyle sarılmadı... içtenlikle...

"Oğlum..."

Kokumu hafızasına kazımak isterçesine çeken adam baktım , istiyordum... bende ona sarılıp
'Baba!' diye ağlamak istiyordum her şeyden kurtulmuş gibi her şey geride kalmış gibi... ama yapamadım kollarımı bile hareket ettire medim , kızar sandım bana bağırır beni döver sandım... ama o beni kendine çekip daha çok sarıldı , o zaman düşündüm ' ya bu adam benim babam olurs... ya ona hep sarılırsam ' ne olur diye düşündüm... ama biliyorum evren yüzüme bir gün bile gülmedi şimdi de gülmeyeçek...

Sevim
"Hadi içeri girelim ayakta kaldık..."

Etrafıma bakındım bazıları göz yaşlarını silerken bazıları bize taraf bakmıyordu...

Bedenimden çekilen kollarla adama baktım... hayır daha vazlasına ihtiyacım var...

Salona ileleyip eski yerine oturdum bir yanımda Baybars varken diğer yanımda Arhan denen ressam vardı...

Lidya
"Baba neden sabah gelmedin... benimle oynayacağına söz verdin..."

Doğru ya neden sabah gelmedi... neden beni görmek için işini bırakmadı işi benden daha mı önemliydi...

"Ama prensesim ben sonra sana açtım ya gelemeyeçeğimi işlerim olduğunu söyledim ya..."

Lidya
"Olsun sen müsafirimizi de görmeye gelmedin , o da üzüldü..."

Beni anlıyor...

Gözlerimi adama çektim bana bakıyordu

"Lidya ,  mira , yankı , Ahmet ,  sera,  arda , ve amra , hadi siz bahçeye çıkın biz konuşup geliyoruz..."

Ayağa kalkan kişilere baktım bunlar benim kardeşlerim olabilirdi , ahh... istemiyorum

"Güneşim..."

İsmimi onun ağzından duymak içimdeki hasret duygusunu alevlendirmiş ti

"Benim adim Halil... kusura bakma sabah gelemedim şirkette yangın çıktı..."

Adamın ahını adık

"Sorun değil..."

Sorun...

Halil
"Yanıma gelsene..."

İki saniye yüzüne bakıp ayağa kalktım yanına ilerleyıp oturdum... kollarını bedenime sarıp kafamı boynuna gömdü kokusunu içime çektim kahve gibi kokuyordu... kahve sevmem ama... kokusuna aşığım...

kokusunu içime çektikçe ağlamak istiyordum neredeydi bunca zaman ,  neden geçikti... neden ben bunca acıyı yaşadım...

Halil
"Üzgünüm..."

Halil
"Geçiktigim için üzgünüm"

Bedenimi saran sıcaklık ve saçımda gezinen el , uykum iyice gelmeye başladı... kolumu boynuna dolayıp kafamı göğsüne gömdüm

"Geçıktın..."

Halil
"Geçiktim..."

Halil
"Üzğünüm güneşim..."

Halil
"Üzgünüm..."

Bitti...

İyi okumalar...

Htalarımı mazur görün...

korhan aşireti Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin