0.5 ÇANTA

151 23 28
                                    

ARKADASLAR MARABAA<33 
sonunda bölüm atanzii
çok içime sindi bu bölüm ama asıl olay 6. bölümde unutmayınn🥹

iyi okumalar kitap kurtları<3
                             °°°

Haluk Bey sağ kolu ile beni belimden yönlendirirken, Zümra Hanım konuşmaya devam ediyordu. "Aslında evimiz oldukça büyük fakat küçük kardeşler olarak aynı katta kalsanız sizin için daha iyi. Bu nedenle odanı İrem'in eski odasına kurduk. Eğer rahatsız olursan, odanı başka bir kata taşıyabiliriz. Aslında abi-"

" Karıcım, biraz sakin olmalısın. Kızımız bir yere kaçmıyor, bu konuları sonra konuşursunuz." Haluk Bey, Zümra Hanım'ın konuşmasını böldüğünde Zümra Hanım yanakları kızarmış, utangaç bir yüz ifadesiyle bana döndü. Niye bu kadar tatlıydı ki bu kadın? "Seni sıktıysam kusura bakma tatlım. Heyecanlandığım zaman kendimi tutamıyorum işte." Ona sıcak bir gülümseme gönderdim sorun yok dercesine. 

Evin kapısına vardığımızda biz daha zili çalamadan kapı açılmıştı. Kapıyı açan kişi orta yaşlı bir kadındı. Ensesinden topuz yapılmış olan hafif beyazlamış kahverengi saçları, üzerine giydiği beyaz gömlek ve siyah midi etekle beraber oldukça tatlı duruyordu. Bize sevecen bir gülümseme gönderdi. "Hoş geldiniz efendim," diyerek Haluk Bey'in ve Zümra Hanım'ın paltosunu aldı ve onları içeri buyur etti. Sıra bana geldiğinde samimi bir yüz ifadesiyle bana döndü.

" Hoş geldin küçük Altun. Montunu bana ver de içeri geç bakalım." Sevimli ve hareketli çıkan sesi ile ben de gülümsedim. İçeri girdiğimde montumu çıkartarak kadına verdim. Evin girişinde beni oldukça büyük bir hol karşılamıştı. Biraz ileride salon olduğunu tahmin ettiğim oda vardı.

Salon evin aşağısında kalıyordu, bu nedenle salonun herhangi bir kapısı yoktu. Onun yerine hol ile salonu ayıran üç basamak bulunuyordu. Salona girmeden, holün sağında ve solunda bulunan uzun ve oldukça ihtişamlı merdivenler bulunuyordu. İki merdiven de aynı kata çıkıyordu fakat farklı yöndelerdi.

Benim etrafı incelememin bittiğini fark eden Zümra Hanım'ın isteğiyle salon olduğunu tahmin ettiğim yere geçtik. Yanlış tahmin etmişim. Burası resmen bir otelin bekleme salonuydu. Buraya salon denilirse şayet, burayı tasarlayan her kimse fazlaca alınırdı bu duruma. Ben olsam alınırdım yani... Bizi karşılayan koltuk takımlarına bile kitlenmiştim. O kadar güzellerdi ki.

Salonun girişinde iki tane üçlü ve iki tane de tekli, krem renginde bir koltuk takımı bulunuyordu. Ortalarında bulunan sehpa ise onlara uyumlu olarak daha açık bir krem rengine sahipti fakat ayaklarında bulunan sarmaşık işlemeleri ile göreni kendisine hayran bırakıyordu.

Koltuk takımının arkasında bahçeye bakan boydan boya tüm duvarı kaplayan, ve sürgülerinden anladığım kadarıyla bahçe kapısı olan cam bulunuyordu. Bahçe kapısının biraz önüne yerleştirilmiş koyu krem rengindeki yemek masası ise tüm güzelliğiyle ben buradayım diyordu. Yerler mermerden oluşuyordu ve içerideki renk uyumu baş döndürücüydü. Haluk Bey salonun sağ tarafında bulunan tekli koltuğa oturduğunda, onun hemen bitişiğinde ki üçlü koltuğa oturmuştuk Zümra Hanım'la beraber.

" Kızım ani bir kararla buraya geldiğimiz için çalışanlara sadece yeni oda takımlarını hazırlamalarını söyledik. Kısa bir süre de hemen odayı halletmişler fakat kıyafet hazırlatamadık. İstersen yarın annen ile beraber alışverişe çıkın, bugün de çocuklara söyleyelim şimdilik bir şeyler ayarlasınlar." Haluk Bey konuştuğunda çalışanların kısa bir sürede tüm odayı nasıl yenilediklerini sorguladım. Kaç kişiydi bu çalışanlar ya? 

Sabah çıkarken yanıma aldığım çantamı hatırladım. İçine Harun'dan gizli biriktirdiğim paralarımı katmıştım birkaç kıyafetimle beraber. " Sorun yok Haluk Bey. Çantam yanımda zate-" Bir dakika?! Çantam yanımda derken? Etrafıma baktığımda çantamı göremedim. Telaşla ayağa kalktım ve Haluk Bey'e döndüm.

TOPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin