0.6 KÂBUS

189 25 42
                                    

Sadece stresli bir 11. sınıfım arkadaşlar kızmayın:(

Asıl olay 6. bölümde değilmiş o kadar da ümitli kınuşmuştum ama yetişmedi...
7. bölüme artık kızmayın bana👉🏼👈🏼

Neyseeee, iyi okumalar kitap kurtları seviliyorsunuz <33
(iklum'a selamlar)

                               °°°
Gökyüzünden yağan öfkeli kar taneleri tıpkı o günkü gibi yeryüzünde kalın tabakalar oluşturuyorlardı. Ormanın ortasında yatan genç kız üzerine doğru esen sert rüzgar ile kendine geldi. Gözlerini açtığında sisli gökyüzüne baktı bir süre. Nerede olduğunu kavramaya çalışırken ufak bir hışırtı duydu. Duyduğu sesle beraber hızla doğruldu yattığı yerden. 

Karlarla kaplanmış, devasa ağaçlarla dolu bir hiçlikteydi genç kız. Üzerinde uçuşan birkaç kuşu yok saymaya çalışarak ayağa kalktı. Ayaklarının çıplak olduğunu fark edince tüyleri diken diken oldu genç kızın. Üzerinde beyaz uzun kollu, belinin arka kısmında koca bir fiyonk bulunan uzun bir elbise vardı. Üzerindeki elbiseyi uzun uzun incelerken neden bu kadar tanıdık geldiğini düşünüyordu.

Bu sefer yakından gelen hışırtı sesiyle beraber irkilerek etrafına bakma ihtiyacı duydu. Etrafında karlarla kaplı uzun ağaçlar ve birkaç çalıdan başka bir şey yoktu. Arada bir hızla esen rüzgar kendini belli ediyor hafif uğultular çıkarıyordu bu hiçlikte. 

Uzaktaki bir çalıda oluşan hareketliliği fark etti kız. Ürkek adımlarla oraya ilerlerken, neredeyse beline varmış olan saçları yüzüne çarptı esen rüzgar ile. Oldukça korkuyordu fakat kendisini durduramıyordu. Sanki bütün bunlar yaşanması gereken birer olay dizisiymiş gibi, her sahne tekrar ediliyordu.

Hareket eden çalıya yaklaştığında birini gördü. Kafasını çalının öbür tarafına uzattığında gördüğü şeyle beraber dumura uğrayan genç kız, bir süre sonra olayın şokunu atlattığı gibi hızla geri çekildi. Yıllardır babası bildiği adam, canından çok sevdiği annesini bıçaklıyordu. Hafızasına hızla yerleşen eskimiş anılarıyla beraber tekrar elbisesine baktı genç kız. Bu elbiseyi en son 5 yaşında, artık nefes almayan annesinin başında ağlarken giymişti. 

Kafasını iki yana sallayarak geriye doğru birkaç adım attı. Gözlerinden firar eden yaşlar görüşünü bulanıklaştırıyor, genç kızı daha da panik ediyordu. " Hayır, olamaz. Bunlar gerçek değil. Annem ölmedi benim. Ölmedi. Öldürmedi babam. Yapmadı," İçinden kesik kesik cümleler kurarak kendini ikna etmeye çalışan kız, arkasındaki uçurumu fark etmedi. Geriye doğru attığı son adımla beraber boşluğa doğru düşerken, bulunduğu hiçliği titretecek bir çığlık attı.

Yerimden sıçrayarak uyandığımda ıslak kirpiklerimi araladım zorlukla. Bu rüyayı sürekli görüyordum ve asla beni bırakmıyordu. Aklıma annemin görüntüsü gelince şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. O günü unutamıyordum. Harun'un caniliğini, bu olayın üstünü kolayca kapatabilmesini unutamıyordum. 

Annemin ölüm anını bile görmüşken daha o yaşımda kendimi kandırırcasına annemin ölmediğini savunuyordum kendi içimde. Küçük Toprak'a göre ölen insanların cenazesi olurdu. Ama annesinin olmamıştı. Çünkü bizden başka bir yakını da yoktu annemin. O hep tekti. Sadece ben ve o vardık aslında. Hayatımızın kabusunun başrolü olan Harun bile yoktu bizim hayatımızda.

Bir süre sonra ağlamam hafiflediğinde odamın hala karanlık olduğunu fark ettim. Sanırım hala geceydi ve etraftaki sessizlikten anlaşıldığı üzere herkes yatıyordu. İçerisi oldukça sıcaktı ve çok fazla terlemiştim. Boğazımın kuruduğunu hissederek yaşlı gözlerimle odayı taradım. Odada su yoktu ve sabaha kadar bu susuzlukla kalamayacağımı hissettiğimden mutfağa inmeye karar verdim.

TOPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin