8| Kalp Kırma Ustası

6.6K 768 1.3K
                                    





🐝

Emre Aydın-Kırlangıç
Seden Gürel-Çalkala

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Türkay..."

"Hı?"

"Şey, senin bir tişörtün vardı ya, hani geçen şu kitaplığı kurarken giydiğin, beyaz, V yakalı..."

"Ee?"

"Hani böyle dardı, küçük duruyordu üzerine zaten... Ergen, ucube, rezil, kokuşmuş, garabet gençlere ve biraz da çeyrek rock yıldızlarına benziyordun giyince..."

Burnundan bir nefes çekti Türkay. "Ee?"

"Ben onu benim sandım..."

Türkay gözünü diktiği telefondan ayırıp bana baktı. "Yine yüksek ısıda yıkadın ve göt kadar kaldı mı?"

Eyvah, kızacak şimdi hamsi. "Ya benim sandım. Aldım attım. Benim de vardı öyle tişörtüm... Ne yapayım? Yıkayınca çekmiş işte öyle."

Elleriyle yüzünü gözünü ovuşturdu. Derin derin soluklandı. "Nerede?" diye sordu. Arkama saklamıştım. Usulca çıkardım. "Yuh ama Bihter!" diyerek ayağa kalktı ve elimden aldı tişörtü. "Bu ne, çocuk kıyafeti gibi kalmış bu! Kızım sen kaç derecede yıkıyorsun beyazları?"

"Doksan."

"E yuh! Yuh Bihter, sebep ne? Neden bu kadar yüksek ısıda yıkıyorsun? Otuz derecede yıkasan bile yeter mühim lekesi yoksa."

Suçlu çocuklar gibi başımı yere eğdim. "Ne yapayım? Annem hep öyle yıkıyor. Kaynatmak gerek beyazları diyor, mikroplar öyle ölüyormuş."

"Bihter doksan derecede mikroplar ölmeyi bırak, anında sırat köprüsünden uça uça cehenneme intikal etmişlerdir! Mikrobun m'si kalmaz o sıcakta!" Yeniden tişörtünü kaldırıp baktı. Üzüldü sanki biraz ya. Yazık sarı goril, bir tişörte bu kadar değer verilir mi?

"Üzülme. Ben alırım sana yeni tişört." dedim ona mecburen. "Hem bu tişört pamukluymuş. İyiymiş yani Türkay, ter çeker, üşütmezmişsin. Annen mi almıştı bunu sana? Nereden almış?"

Asabı bozulmuş bir şekilde gülmeye başladı. İri iri olmuş gözlerle baktım yüzüne. "Annem niye bana tişört alsın Bihter? Çocuk muyum ben? Ben almıştım bu tişörtü geçen baharda..." Duraksadı, garip bir durgunluk çöktü yüzüne. "Çöpe atma vakti gelmiş ama."

"Aa, yepyeni tişört!" diyerek elime alıp çekiştirerek açmaya çalıştım. "Dur bak, biraz genişletirsek giyebilirsin belki."

"Ya dur, saçmalama." dedi tişörtü yeniden elimden alarak. "Bırak, ne yapacağım o tişörtü daha ben? Atalım gitsin."

BANA ANILAR VERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin