10. Bölüm ~ İzmaritten Düşen Kül

24 20 13
                                    

Keyifli okumalar ♡

   Çoğu zaman sıkıntıları üstüme çeken bir mıknatıs taşıdığımı düşünürdüm. Hep bir savaş içindeydim. Bu savaşlarım çoğu zaman kendi hastalıklı düşüncelerime ve anneme bağlanırdı. Sanmıştım ki annemden uzak olursam iyileşirim. Sanmıştım ki annemi görmesem, duymasam, bilmesem iyi olurdum.

Yanılmıştım.

Sorunlarım annemden uzaklaşmıştı. Yeni sorunum birine iyilik borçlanmamla başlamıştı. Bu kişinin Berre olması da ayrı bir sorundu tabii. Nedeni yine annemdi ama bu sefer nedeni önemli değildi.

Önemli olan sonuçlarıydı.
Bu sonuçların beni bağladığı kişi yeni başlayan savaşımın kendisiydi. Bu sefer sıkıntıları mıknatıs ile kendime çekmiyordum. Zaten sorunumla aynı evi paylaşıyordum.

"Anka."

Barçın'ın sesi kulaklarımda yankılanırken zemin ayaklarımın altından kaymıştı sanki. Karanlık beni aynı o gece olduğu gibi kendine çekti fakat bu sefer bilincim açıktı.

"Yine beni mi takip ettin?" Elçin ya da Akay duymasın diye fısıltıyla sordum ona.

"Hayır. Burada çalıştığını bile bilmiyordum. İnternette gördüm burayı ve geldim. Seninle alakası yok her şeyin."

Öfkelenmişti ve bu hem yüzüne hem sesine yansımıştı.

"Acaba niye böyle düşünüyorum ben. Bir düşün istersen minik prens?"

Tek kaşı havaya kalkarken, "Beyaz çikolatalı pastanızdan istiyorum," dedi.

Benim başlattığım oyuna dahil olduğunda kafamı salladım ve siparişi not aldım. Tam arkamı dönüp gidiyordum ki, "Rica etsem siparişimi siz getir misiniz?" dedi. Zoraki bir gülümseme ile ayrıldım yanından.

Elçin'e siparişi iletmek için seslenmek üzereydim ki onun hevesle bana doğru yürüdüğünü gördüm.

"Anka bak internete düşmüşüz."

Telefonunu bana çevirip sosyal medyadan birkaç fotoğraf gösterdi. İki kız vardı ve burada çekilmiş bir fotoğraftı. Kızları hemen tanıdım. Daha önce benim siparişini aldığım kızlardı ama üzerlerinde farklı giysiler vardı ve bu sefer daha köşede kalan bir masada oturuyorlardı.

"Bu kızlar meğer sosyal medyada tanınıyormuş. Bir fotoğrafla bütün kafeyi doldurdular baksana."

Şimdi kafenin kalabalıklığı anlaşılmıştı. Elçin'e kocaman gülümseyip, "Bu harika bir olay Elçin. Kafe için çok güzel bir şans," dedim. Heyecanla kafa salladı ve ona el sallayan bir müşterinin yanına gitti.

Yüzümde gururlu bir ifadeyle Aysun Teyze'nin yanına gittim ve siparişi uzattım. Sipariş hazırlanana kadar boş masaları temizledim ve yeni gelen insanların siparişini aldım. Aysun Teyze bana seslenince göz ucuyla Barçın'a baktım. Önüne açtığı bilgisayarıyla uğraşıyordu. Elimle Aysun Teyze'ye Barçın'ı işaret edip önümdeki masayı silmeye devam ettim. Tabii ki siparişini ben götürmeyecektim fakat Aysun Teyze telaşla yanıma gelip tabağı elime tutuşturdu ve diğer masaya sipariş almaya gitti.

Bir elimdeki tabağa bir Barçın'a baka baka masaya ulaştım. Tabağı bilgisayarın yanına koyup sessizce uzaklaşacaktım ki Barçın "Yanına Ice Americano alabilir miyim lütfen?" diye sorunca kaşlarımı çatarak ona baktım. Önceden masasına konmuş bıçak ve çatalıyla ufak bir lokma pastanın tadına baktı. "Tabii," diyerek masadan uzaklaştım.

Geri geldiğimde elimdeki bardağı masaya koyup Barçın'ın yüzüne baktım. Dudağının kenarı kıvrılırken "Çatalımı değiştirebilir misiniz?" dedi. Tam o sırada yanımdan geçen Akay'ın tepsisinden bir çatal aldım ve masaya koydum. Tek kaşım havalanırken bu sefer de "Bıçağımı da yenilerseniz çok sevinirim," dedi.

ÖZGÜRLÜK İSTEYEN MELODİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin