3.Bölüm ~ Cevapsız Sorular

83 47 9
                                    

^Keyifli okumalar^


Sabırsız ellerim çabucak babamın getirdiği hediyelerden bana ait olanı tutmak istiyordu. İçerisinde ne olduğunu bilmediğim bu renkli kutulara hayranlıkla bakıyordum. Babamın anneme verdiği hediyeyi, annemin utanışını ve dudaklarının birbirlerine değişini izledim. Annem mutlu gözüküyordu. Daha sonra babamın, ablama o renkli kutulardan verdiğini, ablamın attığı çığlıkları, kahkahaları dinledim. Babam bana yanaşıp renkli kutudan bana da verdi. Heyecanla açtım kutuyu. Hatta kurdeleyi açarken elim titriyordu. Fakat renkli kutudan çıkan hediyeme sadece bakakalmıştım. İçinden çıkan ne beni utandırdı ne de çığlık atmamı sağladı. Kendi gözlerimi, saçlarımı, burnumu gösteren bu hediyeden zaten odamda vardı. Geçenlerde ablam kendine çok güzel bir kalemlik aldırmıştı ve zaten onlarca kalemliği vardı. Anneme çok yalvarmıştım bana da bir tane alsın diye ama o elimizden zaten var olan bir şeyden rengi güzel diye fazlaca almamızın gereksiz olduğundan bahsedip beni azarlamıştı. Aklıma o an gelince şimdi kutudan çıkan aynaya anlam veremiyordum. Odamda daha büyüğü varken babam bana neden yeni bir ayna hediye etmek istemişti? Yeni hediyemden yüzümü inceledim. Ben, mutlu görünmüyordum.

"Yemeğimi yedim Akay."

Güne başladığından beri ne mesajı susuyordu ne araması. Sürekli yemek yememle alakalı bir şey söyleyip beni azarlıyordu. Ben ise boğuluyordum. Yalan söylememle, yaşadığım korku ve anlamsızlıkla, Berre yüzünden boğuluyordum.
Berre...
Aklıma hızla düşen ismi ile rehberime girip tekrar aradım onu. Açmasını beklerken yavaş yavaş yürümeye başladım. Eve gidip dinlenmek istiyordum. Açmıyordu. Bu adam günlerdir telefonlarımı açmıyordu.

"Öldün mü be adam?" Sinirle söylendiğimde telefonu meşgule attı.

"İyi ölmemişsin. Alacağım cevaplarımı hâlâ alabilirim demek oluyor bu."

Evine geleceğimi biliyordu. Arabamı almamıştım henüz. Dönüş yolunda araba kullanacak halim olmadığı için Akay'ın arabasıyla dönmüştük. Benim arabam ise o korkunç yerde kalmıştı. Günlerdir de o lanetli yerde beklemeye devam ediyordu. Bu yüzden telefonlarımı açmıyor, evine gelmemi bekliyordu. Ben ise yaşadığım korku taze iken cesaretimi toplayamıyordum. Bir yanım ise Berre her şeyi gördüğü için onunla yüzleşmeyi çok istiyordu tabii ki. İşte bu yüzden bana inanmadığını düşündüğüm polis memurlarına şahidim olduğunu söylemiştim. Evet, tabii ki sakinleşince kendimi polis merkezine atmıştım. Yaşadığım her şeyi atlamadan anlattım. Ne kadar inandılar bana bilmiyorum ama araştıracaklarından ve en kısa sürede bana ulaşacaklarını söylemişlerdi. Karşılık olarak bir arkadaşımın olanları görmüş olabileceğinden bahsettim. Kısa boylu olan ise onunla da görüşmek istemişti. Berre umarım bana yardım eder ve gördüklerini anlatırdı. O, sapık bulunmalıydı. Elimdeki peçeteyi sinirle buruşturdum. İçeride olanları anlatırken ağladığım için kısa boylu memur burnumu silmem için vermişti.

Yaşadığım sokağa gelmişken telefonuma önce arka arkaya mesajlar sonra ise henüz mesajlara bakamadan arama geldi. Arayan ismi görünce tereddüt etmeden yanıtladım.

"Şu telefonu neden açmıyorsun lanet olası?"

Kahkaha sesi. Gülüyor muydu?

"Gülüyor musun Berre? Utanmaz adam."

"Sakin ol Anka. Ne zaman geleceksin?"

Sinirden saçımı yolacaktım neredeyse. Sızlayan başıma inat biraz daha yükselttim sesimi.

"Eğer oraya gelirsem seni boğarım. Duydun mu beni boğarım seni."

Sesim kulağıma ulaştıkça zonkluyordu başım.

ÖZGÜRLÜK İSTEYEN MELODİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin