"Elis'im"Hemen arkamdaydı nefes seslerimi duya bileceğim kadar yakınımdaydı. Bunu hiç düşünmemiştim buraya geldiğim zaman onunla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Başımı ağır hareketlerle arkaya çevirdim ve onun kıpkırmızı olmuş gözleriyle karşılaştım çökmüştü, zayıflamıştı bu iki günde benden kat ve kat daha beter hale gelmişti, artık bir komutan gibi dik durmuyordu, üzgün bir çocuk gibi boynu bükük duruyordu.
Yerden destek alıp ayağı kalktım "sen" sustu bir adım attı bana doğru ama ben bir adım geriye çekildim, bu hareketim üzerine zorla kurumuş gözleri tekrar sulandı.
Bu ne duygusallık Ekin bey görende siz hamilesiniz sanar
Aklıma gelen saçma düşünceyle acı dolu bir gülümseme oluştu dudakalrımda. "Elis'im beni affetme ama bana nefretle bakma" ben ona nefretlemi bakıyordum.
"Ekin" dedim çatallı çıktığı için boğazımı temizledim "neden Elis ismimi kullanmadığımı biliyormusun?" şuan ki alakasız sorum yüzünden kaşları çatıldı
bir süre sonra başını olumsuz anlamda salladı "çünkü" bakışlarımı yere eğdim yerdeki taşlarla oynadım asıl amacım dolu gözlerimi saklamaktı, gözlerimi bir kaç kez karıştırıp açtım başımı tekrar kaldıracağım sırada gözüme parmağında ki söz yüzüğü çarptı buruk bir şekille gülümsedim ve o sırada bir göz yaşım kendi için olan uçurumdan intihar etti.
Gözlerim hâlâ yüzükteyken fark etmiş olacak ki ellini yumruk yapıp arkasına sakladı bir çocuk gibi..Bakışlarım zorda olsa gözlerine tırmandığında konuştum "çünkü bana o isimle seslenen kişiler gidiyorlar" burnumu çektim "sende artık bana o ismimle sesleniyorsun" dedim fisıltıdan farksız sesimle. "Annem gitti" yutkundum
"Babam da gitti, ben o günden sonra bir daha kimsenin Elis'i kullanmasına izin vermedim, o zamanlar sadece Elis ismimi kullanırlardı o günden sonra kimlik değiştirdim, ben artık Elis olarak değilde Esila olarak devam etmek istedim" elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim "artık sende gittin" "Esila" gözlerimi kapattım ve bir süre öyle durdum o sırada Ekin'in telefonu çaldı.Gözlerimi açtığımda dönük bakışlarla bakıyordu ekranda ki isime, anladım kim olduğu kapatıp cebine koyacağı sırada durdurdum onu "aç Ekin" bakışları beni buldu "aç, belki bir sorun vardır canı bir şey çekmiştir aç" o sırada kapanan telefon bir kaç saniye sonra tekrardan çalmaya başladı. Ekin bakışlarını benden kaçırıp telefonu kulağıma götürdü.
Durdu, konuşmadı onun konuşmasını bekledi ve tam o sırada neşeli bir ses işittim "sevgilimmm" telefonun sesi yüksekti büyük ihtimalle ve Ekin bunu fark edip kıstı sesini, yine konuşmadı ama karşı taraf konuşuyordu büyük ihtimalle "işim var" dedi uzun bir sürenin ardından düz bir sesle, bir kaç saniye karşı tarafı dinledikten sonra kaşları çatıldı arkasını döndü bana "ne! iyimisin- iz" göz ucuyla bana baktı "geliyorum" yavaşça indirdi telefonu kulağından ve bana döndü "Esila" küçük adımlarla yanıma geldi, bu sefer geri çekilmedim, çekilemedim kokusu burnuma gelince.. "o papatyaya inan"
ellerini yanaklarıma yasladı baş parmağıyla yanağımı okşarken hissetiğim soğukluğun onun yüzüğü olduğunu anlamam zor olmadı, alnımda hissetiğim sıcak dudaklarla gözlerim istemsizce kapandı.
O an o kadar değişlik şeyeler hissetim ki, gitsin istedim, beni bıraksın istedim, çocuğuna babalık yapsın istedim, ama hepsine ters bir şekilde elini tuttum bırakmasın istedim, hep beni sevsin istedim, taki elim parmağında ki yüzüğe değene kadar, hışımla uzaklaştım ondan
bu hareketim ilk önce kaslarının çatışmasına neden oldu ardından da gözlerini kaçırır. o bir kaç saniye ikimizde şuan ki durumumuzu unuttuştuk şimdi ise gerçeğe dönmüştük
"benim gitmem lazım" dedi çekingen bir sesle "Irmak'ın sancısı varmışta" kaşlarım havaya kalktı içimi bilmediğim bir endişe sardı, şuan sevdiğim adamın çocuğu için endişeleniyordum resmen!Çünkü aptalın tekisin
"git" dedim titreyen sesimle "zaten benimde gitmem lazım saat geç oldu Eren beni bekliyor" "iyiki tek gelmemişsin" dedi oda kısık bir sesle sonra "bugün dönüyor musun?" dedi çekingen sesiyle "yarın.. yarın akşam, Eren ve Nevra biraz vakit geçirsinler istedim" tekrar kaçırdı gözlerini "gideyim ben" "bende" ben arabama doğru ielrlediginde onun ki biraz daha ilerideydi benimkinden, ben arabama bindiğinde oda kendi aramasının kapısını açtı bir süre benim arabama baktığında bende dikiz aynasından ona bakıyordum. Bir süre sonra arabasına binip uzaklaştı, bende yanağında ki kurumuş yaşları silip arabayı çalıştırdım.
Eren'in attığı konuma geldiğimde etrafıma bakındım, ileride ki masalardan birinde bana el sallayan Eren ve Nevra'yı gördüğümde onlara doğru ilerledim.
Nevra ve Eren ayağı kalktığında hiç beklemediğim bir şekilde Nevra bana sıkıca sarıldı içten bir şekilde, ellerim onun beline yerleştiğinde bende sıkıca sarıldım ona "Ekin adına gerçekten üzgünüm Esila" sarılışımı sıklaştırdım.
"hadi ayrılın artık" Nevra benden ayrıldığında gözlerinin dolu olduğunu fark ettim "hadi oturalım" bizde masaya oturduğumuzda Eren ve Nevra yan yana oturuyordu bende Eren'in karşısına oturmuştum.Birşeyler sipariş ettikten sonra normal sohbetelere başladık "sonra Esila yüznden ramazanın tepesinden düşüp kolumu kırmıştım" Nevra kahkaha attığında bende gülümsemiştim. " hayır birde üstüne düşüyor ya ve hâlâ uyuyordu" dedi sitemle "Eren beni rezil etme!" dedim kolunu çimdikleyerek " hem sende bir keresinde elini klozete sokup yalamıştın" "NE!" Nevra Eren'e iğrenç bir varılmış gibi bakmaya başladığında koca bir kahkaha attım.
"Hey o öyle olmadı!" "ya bak şimdi" diye anlatmaya başladığında Nevra bana döndü "biz doğruluk cesaretlik oynuyoruz telefondan" "telefondan mı?" "evet şey ya aklımıza soğucak soru gelmeyince bizde telefondan oynamaya başladık, neyse işte sonra bu korkak değilim sizin gibi diyip cesaret dedi" Nevra pür dikat beni dinlerken Eren susmam için çabalıyordu. "sonra buna elini klozete sok ve yaka çıktı bizde zorla yaptırdık hatta dur videosu olacaktı" cebimden telefonu çıkardığımda Eren telefonu elinden aldı "yok öyle birşey! güzelim sen ona bakma" diyip Nevra'yı susturmaya çalışıyordu çünkü Nevra ve ben kafeyi yıkacak dercede kahkaha atıyorduk. Nevra'nın telefonuna mesaj sesi geldiğinde zorla durdurdu kahkahasını ve masadaki telefonunu alıp masajı okudu, her ne okuduysa yüz ifadesi anında donuklaştı kaşları çatıldı, "bir sorun mu var güzelim" çekingen gözlerle baktı bize "aile gurubundan geldi mesaj Ekin..." sözleştim sandalyede birşemi olmuştu ona! kalbime anında bir ağırlık çökmüştü "Ekin'in düğünü salı günüymüş yani beş gün sonra"Bölüm Sonu
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°Bir sonraki bölümde görüşmek üzere Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
❤❤💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komtanım (Texting)
Teen FictionMal Yelloz: yanlış numara diyorum sabrımı zorlama istersen Siz: inanmam için bir neden söyle, kimsin sen Mal Yelloz: komutan Siz: bende kraliçe Elizabeth memnun oldum Siz: lan dalga geçme benimle, hadi diyelim yanlış numara oldu tuta tuta komuta...