Mal Yelloz: yanlış numara diyorum sabrımı zorlama istersen
Siz: inanmam için bir neden söyle, kimsin sen
Mal Yelloz: komutan
Siz: bende kraliçe Elizabeth memnun oldum
Siz: lan dalga geçme benimle, hadi diyelim yanlış numara oldu tuta tuta komuta...
Elim ayağım titriyordu, nasıl yani buraya mi gelmişti... benim için
bok seniniçin kesin işivardır bu taraflarda
Sus benim için geldi.
he amınakoyim he
Derin bir nefes aldım "senin burda ne işin var komutan" Komutan demek hoşuma gidiyordu. iki büyük adımda yanım da bitti "yani benim için mi gel-" sözümü kesen bana sarsılmadıydı. BANA SARILDI
Komutan bana sarıldı!
Ekin bana sarıldı!
Ulan kocam bana sarıldı!
Ellerim benden bağımsız yavaş bir şekilde beline dolandı, kokusu o kadar hoştu ki, zaten erkek parfümüne karşı bir zaafım vardı...
Kalbim deli gibi atıyordu, acaba o da duyuyormuydu sesini çünkü bana çok net geliyordu. Yanaklarım utançla kızarırken yavaşça geri çekildim.
"senin burda ne işin var?" "istanbulda işim vardı hem özür dilemek için hemde senin doğum günü-" "siktir git" dedim sinirle ben burada benim için gelmiş diye havalara gireyim o "ne neden?" dedi şaşırmıştı, ya insan üzülmeyeyim diye yalan söyler ya.
"iyi geldin gördün beni git" "Esila beni dinlermisin?" "zaten mesajı yazan sen değilsin ne diye bu kadar dert ettin ki" "bak ben gerçekten-" "partime geç kalıyorum kusura bakma Komutan" tek kaşını kaldırarak baktı bana sonra da "yani bu bir nevi bana defol demek mi" "evet, ama ben daha uygun bir sekilde siktir git demiştim zaten" dedim net bir şekilde "be-" "Esila"
Arkamdan gelen sesle ikimizde o tarafa döndük, Eren sırıtarak bu tarafa doğru geliyordu, Yanıma geldiğinde "güzelim bu güzellik ne" dedi ve bir tur döndürdü kendi etrafında "o ne biçim cümle öyle dedim başımı 'olmamış senden' der gibi iki yana salladım. "güzelsin dedik laf yedik ya, Neyse hadi gidelim Okan bekliyor" "o geliyordu hani" "evet geliyordu ama ben yolda gördüm, sonra dedim ki Okan dur! ben çiçeğimi almaya giderim, sonra bu it beni dövdü" diyince sinirle iki tane vurdum omuzuna "düzgün konuş lan" "abisine bak kardeşini al, bune böyle ne istiyorsunuz benden, Neyse sonra ben bir bağırdım Ece yengemmm, diye sonra bu hemen arkasını döndü saçını falan düzelti ki ben kaçtım kesinlikle orda Ece yoktu ama olsun" dedi sırıtarak "çok boş yaptın Eren" dedim bıkınlıkla "biliyorum onun için hadi güzelim gidelim ben daha fazla dayak yeme- sen kimsin!" Arkamı döndüğümde unuttuğum kocamı gördüm, çene kasları gerilmiş elleri yumruk seklinde her an saldırmaya hazır bir boğa gibi duruyordu. Eren yavaş adımlarla yanına yaklaştı "kimsin" "gösterme mi istermisin" dedi kocam alaylı bir ses tonuyla buranın sonu ya hastane ya karakol gibi duruyor ama Eren "göster bakal-" suratına inen yumrukla susmak zorunda kaldı, sonra bir baktım ikisinde ayağımın dibinde birbirini yumrukluyor, ne ara böyle olduklarını anlamadım ama ayıramıyordum da, ikisinin de yüzü Kandan görünmüyordu ama malesef kocamın ki daha beterdi, çünkü Ekin ne kadar komutan olsada Eren de boksördü.
Ne ara geldiğini fark etmediğim Okan onları ayırdı, etrafimizda birsürü insan ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, sinirle derin nefesler alıp veriyordum, bugün benim doğum günümdü ya!
...
"Eveeeet çıka bilirsiniz" dedim nezarathanenin önüne gelerek ve polis beyden rica edip kapıları açtırdım, bu iki aptal da nezarethaneye alınmıştı salaklar.
Eren tam bana bir sey söyleyecekken Okan "yürü Eren! yoksa bu sefer yumruk sallayan ben olurum!" dedi dişlerinin arasından, Eren Ekin'e ölümcül bakışlarını atıp çıktı.
"üzgünüm" yanından gelen sesle Komutan' a döndüm, yüzü berbattı. "sana girme demişler ama sen girmişsin" dedim tek kaşımı kaldırarak, komutan olduğunu öğrenince 'komtanım sizi almayalım' demişler ama bu girmiş içeri. Derin bir nefes alıp dibime girdi aramızda sadece bir kaç santim vardı ve ben aşırı heycan yapmıştım, nefesi yüzüme çarpıyordu, kalbim deli gibi atıyordu
