"ya of olmuyor işte" sinirle elimde ki kepçe yi fırlattım "napıyorsun kızım sen salak mısın mutfağı bok etmişsin" Eren'in seni duymamla bakışlarım kapıya kaydı mutfak kapısında şaşkın gözlerle etrafa bakınıyordu "e ama olmuyor gel bak" dedim pişirmeye çalıştığım ama bir türlü beceremediğim pankekleri göstererek, iki adımda yanma gelip durdu "olmuş ya" dedi ve bana döndü "ya salak mısın Eren bunun neresi olmuş bir şu kadının yaptığına bak nasıl da güzel yuvarlak yapmış bir de benim şekilsiz şukulsuz yaptıklarıma bak" demiştim ki tavada unuttuğum kek ten yanık kokuları gelmeye başaldı Eren ocağı kapatıp bakışlarını bana çevirdi "ağlıcam yaaaa!" zaten her yerim un olmuştu üzerimde ki önlük desen berbatı mutfağı Allah afetsindi ve Ekinlerin gelmesine de az kalmıştı, Eren Nevranın numarasını ona verdiğim gibi yazmış yazmakla kalmamış üstüne yürümüş kiz da buna yüz vermişti onun sinirde vardı üstümde, birbirlerine canım lı cicimli mesajlar atmışlardı hepsini okumuştum hepsini...
"e başka bir sey yapmadin mi" Eren bana seslenince saçma düşüncelerimi bir kenara attım "hayır!" beni kendine çekip sarıldı "ya sen neden bu kadar sinirlendin ki yaparız işte birlikte" "hayır yapamayız birazdan gelirler ve ben hiç bir şey yapamadım" sesim kısılıyordu ağlıyacaktım cidden ah regl! Eren saçlarımı okşayıp " ben halledicem" hızla ayrıldım ondan "nasıl halledeceksin gerizekalı!" kaşları çatılsada tekrardan eski haline döndü "ben şimdi gider poğaça börek simit o gibi şeydir alır gelirim sıcak sıcak sende o zamana kadar çay yap zeytin peynir falan koy tabaklara" çok mantıklıydı ama ben kendi ellerimle yapmak istemiştim neyse sucuklu yumurtanız vardı birde şekilsiz pan keklerimiz.
Eren gitmiş bende çay suyu koymuştum,
dolapta bulduğum kahvaltıları tabakalara koyup masaya dizmiştim fena görünmüyordu her şey vardı demek ki boş yere okadar üzülmüştüm.
Kapıdan gelen seslerle o tarafa döndüm "üf kızım sıcacık bunlar hemen gelselerde yesek" Erenin elinden poşetleri alıp onlarıda masaya yerleştirdim, sucuklu yumurtayı da yapıp masaya koyduğum zaman zil çalmıştı, ellerimi üzerimde ki önlüğe silip kapıya koştum, Erende hemen arkamdaydı, kocaman gülümsemem ile kapıyı açtım Ekin tüm karizmasıyla karşımda duruyordu kalbim istem dışı hızlanırken, ona sarılmak istedim, yapacaktım da ona doğru kollarımı açıp sarılmak için harekatlendiğim gibi geri çekilmişti kollarım yavaşça düşerken Ekine bakıyordum o ise üzerime, üzerime baktığımda kirli olan öldüğümü baktım.
Cidden mi şuan çok sinir olmuştum gıcık Komtan! Eren "e hadi içeri geçelim" diyip eliyle içeriyi işaret etmişti, Nevra girdiğinde Erenle birlikte içeri geçmişlerdi "sen geçmiyeceksin sanırım!" sert çıkarmaya çalışıyordum sesimi pislik kalbimi kırmıştı. "seninle uğraşamam Komtan" arkamı dönmüş ilerleyecektim ki kolumdan tutup beni kendine çekip sarıldı, ne kadar mutlu olsamda yinede "yok ya bırak üzerin kirlenir" "bak ben öyle yapmak istememiştim sadece üzerin biraz fazla unluydu ve ben unu hiç sevmem" daha fazla naz yapmayacaktım sonuçta karşım da ki sevdiğim adam dı, kollarımı hemen sardım ona "sorun değil" bu halime gülüp "yanlız böyle tam ev hanımı olmuşsun annem görse 'gelini mi buldum' der iki güne düğün yapardı" gözerimi aça bildiğim kadar açıp Ekinin kolunu tutup kapıya doğru çekiştirdim "hadi annenle tanışmaya gidelim" kahkaha attıp beni durdurdu "benimle evlenmeye bu kadar meraklı olduğunuzu bilmiyordum avukat hanım" tam bir sey diyecektim ki telefonum çaldı "bir dakika" cebimden zorla telefonumu çıkarttım arayan sekreterimdi hızla açtım "efendim Ayşen" "Esila hanım yarın sizin ile görüşmek isteyen bir şirket var, ve bir kaç davanız var" "yaaaa" e ben hiç istemiyordum ki mardinden gitmeyi "tamam görüşürüz" "görüşürüz Esila hanım" telefonu kapattım Ekin'in kaşları çatılmıştı "bir sorun mu var" diye sordu "istanbula dönmemiz lazım" "ne zaman" "bugün" "bugün mü" dedi sesi değişmiş yüzü düşmüştü, ay çen benim gitmemi istemiyon mu çen diyesim vardı "Esila" bana baktı ben ona konuşması için başımı salladım kahvaltıdan sonra seni gittiğimiz yere tekrar götürmek istiyorum" güldüm ben gülünce bakışları dudağıma kaydı " sen gitmeden önce sana bir şey söylemek istiyorum" bakışları hâlâ dudağımda olduğu için heyecanlanmıştım ve ne dediğini dinlemiyordum yada duymuyordum sadece başımı sallamakla yetindim "gelmeyi düşünüyormusunuz" içerden gelen Eren 'in sesi ile "içeri geçelim" dedim transtan çıkarak beni takip etti ve mutfağa girdik.
...İki dakika olmuştu uçurum kenarına geleli ne Ekin konuşmuştu nede ben öylece karşıdaki dağları ve gökyüzünü izleyip duruyorduk "konuşucak mısın"
dedim sıkılmaya başlamıştım Ekin de çok gergin duruyordu "Esila" ona döndüm oda bana "ben şey nasıl of bilmiyorum" "Ekin hata yapıpta annesine söylemeye çekinen çocuklar gibi davranıyorsun" evet bunu cidden söylemiştim ama öyleydi elleriyle oynayıp duruyordu bu söylediğim şeyle güldü "emin ol anneme söylemek daha kolay olurdu" bende güldüm artık ikimizde gülüyorduk.
Ekin birden ellerimi tutunca gülüşümün yerini şaşkınlık aldı sadece bakıyordum,
kalbim deli gibi atıyordu ve ben onun duymasından korkuyordum."Esila ben" durdu dudağını ıslatıp devam etti salisilik olarak bakışlarım dudağına inse de tekrardan gözlerini bulmuştu "seni seviyorum Esila" kalbim daha da hızlanmıştı "be- ben şey" ne diyecektim bilmiyordum ki "belki sen benimle dalga geçiyordun ama ben sana aşık oldum Esila sen bana evlenelim dediğin her zaman onun gerçek olması için dua edip duruyordum sade..." "Ekin" dedim zoraki "Esila ben seni seviyorum diye beni sevmek zorunda değilsin belki benimle konuşmak bile istemiyeceksin ama be-" "Ekin" yine kesti sözümü " bir sey demene gerek yok sadece seni sev-" bu adam salaktı benim onu sevmediğimi mi düşünüyordu sabahtan beri onu sevdiğimi söylemeyi çalışıyordum ama bir türlü izin vermemişti bende onun anlaması için ceketinin yakalarından tutup dudaklarına yapıştım, evet bunu yapmıştım ilk bir kaç saniye dursada sonra bana karşılık vermişti, pişman mıydım hayır! olacak mıydım asla!
Bir an afallasada iki üç saniye sonra alt dudağımı dudaklarının arasına alıp ezerken ben kendi mi o ana bırakmış ne yaptığımı bile bilmiyordum, öpüşmemiz gitdikçe derinleştirken beni arabaya yasladı yavaşça ayrıldı ve anlını anlıma yasladı "se- seni se- se- seviyorum Esila" dedi nefes nefese "sa- sana aşığım adam aşık" bunu duyar duymaz tekrar birleşti sıcacık dudakları dudaklarımla, kısa olmuştu bu öpüşmemiz "kimseyi daha önce getiremediğim buraya aşık olduğum kadını getirip onunla öpüşmek çok güzelmiş" "sanki saçma oldu bu cümle" "sanırım sarhoş olmaya başladım"
💫__________Bölüm sonu _________💫
BIRAZ UZUN BİR ARA OLDU SANKİ AMA GELDİM KORKMAYIN BİRAZ HASTAYDIM DA BÖLÜM YAZAMADIM
NEYSE SIZI SEVIYORUM...BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞCAKALIN ❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komtanım (Texting)
Genç KurguMal Yelloz: yanlış numara diyorum sabrımı zorlama istersen Siz: inanmam için bir neden söyle, kimsin sen Mal Yelloz: komutan Siz: bende kraliçe Elizabeth memnun oldum Siz: lan dalga geçme benimle, hadi diyelim yanlış numara oldu tuta tuta komuta...