Helloooo gençler hazırsanız başlıyoruz....İYİ OKUMALAARRR
—————
Hayatımızdaki gerçeklerin hepimiz farkındayız ve tabii ki güne başlamadan önce de ya öten telefonlar, ya anne, ya da en yakın arkadaş...
Peki sevginin.
Sevginin hiç olur olmadık yerde seni bulmasıyla zaten hayatının kara derin sularından çıkıp rengarenk gökkuşağı hayatına kavuşuyorsun. Ama o gökkuşağı söndüğünde yine ait olunan yer o çoğu kişinin beğenmediği derin kara sular oluyor.
"Alya kalk, kalk, kalk!"
"Ne var ya? ne var?!" uyku sersemi sesimle bağırabildiğim kadar bağırarak kafamı yastığın az üstüne kaldırdım. Bana kınayıcı bakışlarını atmaktan hiç bir zaman çekinmiyordu.
"Hadi diyorum be kızım nerdesin? Plan yapmıştık o kadar pikniğe gidicektik." dedi Didem diğer elinde tuttuğu küçük mini bavuluyla bu eve nasıl girdiği düşüncesi aklıma geldi.
"Sen bu eve nasıl girdin bu bavulla annem görmedi mi?" yorganın üstünden beni köşeye iteleyerek yanıma oturdu.
"Gördü."
"Eee, sormadı mı kızım bişi annemden bahsediyoruz." Eğer gerçekten annem görseydi heleki benim annem biran önce Didem'e benim kızı adam gibi giydir derdi.
"Heee sen onu diyorsun valla Gülay Teyzem gördü direk beni senin odaya yolladı biraz kıza benzemeni söyledi." Ah anne bide bir bilsen...
Yataktan doğrulup dolabın önüne geçip kapağını açtığım sıra Didemin yatağa yüz üstü uzanıp bana doğru baktığını gördüm.
"Kızım niye o kadar güzel mükemmel giyindiğin halde ailenin karşısında öyle giyinmiyorsun." dedi.
"Mantıklı düşün Didem insan nerede ve kimin yanında rahat ederse, en rahat şekilde giyinir."
Bu bi gerçekti yanında rahat olmadığım insanların yanında aşırı resmi ve süslü giyinirdim ama yanında rahat olduğum herkesin yanında pijama altı üstü crop standart kızlar gibi giyinir gezerdim."Yani sende haklısın amaaann neyse hadi hadi çabuk hazırlan gidelim."
"Sanki geç kaldık he." diyip elimdeki kot eteği pileli uzun elbiseyi üstüme tutarak Didem'e göz kırptım.
"Wooaaw diyorum başka bir şey demiyorum mükemmel bu makyaj malzemeleri getirdim." yanında soyunmaktan rahatsız olmadığım için üstümü çıkarıp elbiseyi giyerken "Çok abartı bişi yapma bak." diye uyardım.
Tekrar aynaya dönüp çok uzun değil ama uzun denilcek olan orta boyun altında olan saçlarıma baktım. Esmer tenliydim ben gözlerim koyu kahverengi ama sanki siyahtı. Güzel kızdım. Yada değildim kimine göre güzel kimine göre çirkin.
"Tamam be abartmayız sen merak etme zaten abimden ne zarar gelicek kurban olsun o sana." Abisinden bahsedince içimde oluşan değişik duygusu tarif edilemeyen his girdi içime.
Safça en masum aşkım abisiydi Akın Yılmaz. Asker ve görevden dönmesini bi umutla bekliyorduk ailece, Akın'ı ilk sevdiğimi anlamaya başladığım zamanlar lise birinci sınıftım. Herkesin en travma yaşadığı ve unutamadığı zamanların bir tanesi lise bir ve ikinci sınıflardı. Benim travma hala devam ediyordu.
Onu sevdiğimi belli etmemiştim hiç bi zaman ama göreve gitmeden önce aramızda olan çekimlerden bir şeyler olur gibi olmuştu. Tabi bu yanıltma hissi bana gerçek değilse...
"Didem, yapma." dedim sesimin mümkünse daha kısık çıkmasıyla duyabildiyse eğer.
Mavi gözleri bana döndü. "Ne yapma Alya, abimin seni görmezden gelmesi benim bile zoruma gidiyor." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ SÜRE
General Fiction"Ne hissediyorsun?" "Hiç bişi.. Sadece kandırılmış." Başını salladı sessizce. "Peki sen?" Aynı soruyu ona yönelttiğimde eğdiği başını kaldırıp göz temasını kaçırmadı. Kapkara benim gibi olan toprak gözleriyle üstünde gezindi bakışları, en sonda gö...