10.SESSİZ İSYAN

387 25 9
                                    

HELLOOO BEBEKLERİM

HAZIRSANIZ BİRAZCIK UCUNDAN SİNİR OLABİLİRSİNİZ VEYA BELKİDE GAYET GÜZEL BİR BÖLÜM BULABİLİRSİNİZ...

HADİ BAKALIM.

Başlıyoruzzzzz😎😎

İYİ OKUMALARR🤠🫶🏻💙

—————————

Çıkmaz yolun en dibi derdi babam. Her hata yapışında her kötü bir haber aldığında veya bir işi yapamadıysa...

Tuhaf ama bir o kadarda bir sürü anlam içeriyordu dediği cümle. Zamanında hep sorguladığım o cümle şimdi tamda bulunduğum şeye layık bir cümleydi.

Kapkara gözlerini oturup saatlerce bile izleyebilecek bir kapasiteye sahip bir insandım. Sert bakışlarını asla bozmadan göz temasımızı kesip gözlerine daldığım sıra çoktan her şeyi hallediyordu bile.

Sorumu cevaplamadan kapattığı çekmecenin kilidini kitleyip avucunun içinde sıkı sıkı tutarak kendi masasına doğru ilerledi odayı dolduran çekmece sesi ile anlamıştım çekmecesine koyup geri kapattıp oraya kitlediğini.

Hareketlerini öylece durduğum yerde izliyordum. Hala aynı yerde duran bana göz ucuyla baktığında öne doğru eğilip ellerini masaya koyarak destek aldı.

"Bir daha sormuycam. Ne işin var burda?" Yaklaşık üç veya dördüncü soruşuydu. Emin değilim ama bu seferde cevaplamazsam olacaklar beni bile tedirgin ediyordu.

Önümdeki abimin olan masaya baktığımda evden getirdiği eşyalarıda fark ettim. Dolan gözlerimi saklama gereği bile duymadan burukça gülümseyerek ona döndüm.

"Döndü mü diye bakmak için," Kaşları çatıldı, anlamamıştı yada anlamıştı ama emin olmak istiyordu.

"Cihangir Yılmaz, abim." Dediğimde havalanan kaşları ile bu sefer bilmediğini anlamış oldum.

Dikkatimi oldukça çeken yüzünden bakışlarımı çekip masaya döndüm. Abime almış olduğum tesbih hediyeme uzadım. Parmaklarımda doğal taşlarla ona vatanı temsil ettirecek bir tesbih yaptırmıştım. Böyle bir hediyeyi ona vereceğimi hiç düşünmediğini oda biliyordu.

Aklıma gelen anıları düşünmemeye çalışarak odadaki gergin havaya konsantre olmaya çalışıyordum.

İster istemez birbirimizi tanımadığımız kocaman heybetli bir adamla aynı odada olmak hem geriyor hemde güven veriyordu. Tabiki gizli işler peşinde odaya girmemi yok sayarsak.

"Sensin demek." İşittiğim aynı ciddi ifadeli ses tonu ile elimdeki tesbihi cebime koyup ona döndüm.

"Ne? Anlamadım?" Sensin demek derken ne demek istediğini tam anlayamamıştım. Havalanan kaşları yine aynı yerini almış ciddi ifade ile duruşunu düzeltti. Masadan destek almayı bırakıp kollarını birbirine geçirdi. Tabi o sırada hareket ettiğinde oynayan kaslarını görmezden gelmemek mümkün değildi.

"Yok bir şey." Abimin masasının önüne geçerek ona azda olsa yaklaşmış oluyordum. Aramızda koskoca bir boşluk ve onun masanın arkasında olmasını yok sayarsak.

"Bir şey diyip devamını getirmeyi ne zaman öğreneceksin? Kısa kısa konuşuyorsun benimle ilgili bir şey dedin sebebini sordum geciktiriyorsun beni." Hafif sinirle çıkan ses tonumu bende beklemiyordum.

"Adil yerde değiliz. Seninde burda olmaman gerekiyor." Onu gördüğüm andan beri kurduğu ilk uzun cümle olabilirdi. Aklıma Ecem'in dediği geldi.

'Soldan döneceksin. Sondan ikinci sol taraftaki.'

ZAMANSIZ SÜRE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin