2. Bölüm

150 12 4
                                    

Geçmiş

10 kasım 1993

Sert adımlarla ilerliyordu askeriyede Süleyman. Hedef komutanının odasıydı. Derin nefes alıp kapıyı çaldı. Komutanının 'gel' sesiyle içeri girdi.

"Süleyman Akbay, Rize. Emret komutanım!" Sert sesiyle komutanına selam verdi. Komutan hafif bir baş selamı verdi. Süleyman'ın gözleri odayı taradı. Ona bakan yeşil gözlere baktı. Hemen gözlerini kaçırdı. Komutanının yanında kendi yaşlarında bir kadın vardı. Çok alımlıydı, çok baya alımlı...

"Süleyman, topla timini bahçeye çıkın yarım saate." Komutanını dikkatle dinledi. Gözleri yandaki kadına bakmamak için direniyordu. Onayla kafasını salladı. "Tamamdır komutanım." Kapıdan çıkmadan önce tekrar o kadına baktı. Yeşil gözler hâlâ ona bakıyordu. Fark etmedi ama o an vurulmuştu o yeşillere.

O yeşil gözlerin sahibi ilerideki karısı olucaktı. Haberi yoktu, nereden bilecekti ki? Korktu ama deli gibi korktu. Komutan kızıydı o, yan gözle bakılmazdı. Komutanı fark ederse hayatı mahvolurdu. Yürürken kendine kızdı, nasıl olurda öyle bakardı? Başını bile çevirmemeliydi.

Kadın merak etmişti onu.
Sevgi merak etmişti onu.
Kimdi bu adam merak etmişti.

Soramazdı babasına, terbiyesizlikti bu. Merakı ne kadar ağır bastıysa da sustu. İsmini biliyordu bir tek, 'Süleyman'. Bilgelik demekti, adalet demekti... Adaletli miydi Süleyman? Bilge miydi Süleyman? Nasıl biriydi?

Aklında sorular çoğaldı. Ama sustu, artık her hafta gelmesi lazımdı. O adama gönlünü kaptırmıştı... Daha da durmazdı, bir bahane bulur. Gelirdi...

Şimdi
(Elçin)

Herkesin bir fikri vardı. Nasıl Atilla'ya ulaşacağımızı düşünüyorduk. "Adamın sadece adını biliyoruz, nasıl yapıcaz?" Soru Hatice'den çıkmıştı. Hepimiz sustuk, Meryem bir anda aklına bir şey gelmiş gibi gülümsedi.

"Bende Zafer'in Instagramı var. Oradan buluruz." En mantıklı fikir şuan buydu. Hepimiz telefona bakarken Meryem Atilla'nın Instagramını bulmaya çalıştı. En sonunda bulmuştu.

Atilla Karadağ

Hepimiz öylece birbirimize baktık. "Ay bu nasıl soyad? Elçin Karadağ... Olmadı kız. Boşver bunu." Fatih bizi çoktan evlendirmişti. Gülerek Instagramımı açtım ve Atilla'nın hesabına girdim. İstek atmalı mıydım?

"At isteği!" Hatice heyecanla bakıyordu. "Ya kabul etmezse? Neden istek attın derse?" Net rezil olurdum, etsin ama ya! Meryem dünyanın en mükemmel bahanesini buldu, "işaret dilini öğrenmek için yaz!" Ben dışında herkese mantıklı gelmişti. Umutsuzca gözümü kapatıp isteği attım ve telefonu arkaya fırlattım.

"Attım gitti, bitti. Attım. Lan istek attım!" Utançtan kendimi yere attım. Üçüde bana gülerek bakıyordu. "Kalp çarpıntım başladı. Ay çok kötüyüm! Elim ayağım titriyor! Ambulans çağırın! Ölüyorum galiba!" Drama queenlik yaparak yerde yuvarlandım. Fatih beni ayağıyla ittirdi. "Kız boş yapma kalk. Bir istek attın nolcak sanki!" Öyle değildi işte Fatişko!

Telefonuma gelen bildirim sesiyle herkes birbirine baktı ben bakmaya korkarken ikinci bir bildirim sesi geldi. Hatice yavaş adımlarla telefona gitti ve kilit ekranına bakınca ağzı beş karış açıldı. "Oha be!" Şaşkın sesi kalbimin atışını hızlandırdı. Kesin kötü bir şey olmuştu!

SİYAH GÜL: SEVDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin