2, jungkook'un çiçekleri

616 80 26
                                    

Papatya

Narinliği, masumiyeti, zarifliği ve mutluluğu simgeler.

Jungkook eline aldığı papatyalarla yolda yürüyordu. Oldukça neşeliydi ve yüzündeki kocaman gülümsemesi çevresindeki insanların dikkatini çekiyordu. Kimseyi umursamadan adımlarını hızlandırdı. Ezbere bildiği yollar her zaman ki gibini içini karartmıyordu bu sefer. Aydınlatıyordu, pasparlak yapıyordu. Çünkü Taehyung ilk defa kendinden uzaklaştırmak yerine yakınlaştırmıştı onu. Beş yılın ardından çok mutlu hissediyordu kendini.

Gördüğü ev ile hızlanabildiği kadar hızlanmıştı. Papatyaları dağılmasın diye kolu ile korumaya çalışıyordu bir yandan. Mahvolmasını istemezdi sonuçta. Yılların ardından ilk adımı atabiliyordu. Mutlulukla ulaştığı kapının zilini çaldı.

"Selam Taehyung. Ben Jungkook, sana çiçek getirdim. Hangi çiçeği sevdiğini bilmediğimden bunları seçtim, kapıyı açar mısın?"

Parmak uçlarında yükselip duruyor, heyecanını vücudunu kullanarak gösteriyordu. Birkaç adım sesi duymuştu. En güzel gülümsemelerinden birini yerleştirdi suratına. Papatyaları biraz yükseltti ve kapı deliğinde ona bakan Taehyung'a sunabildiği en güzel manzarayı sunmaya çalıştı. Fakat tekrar duyduğu adım sesiyle favori çiçeğinin papatya olmadığını anlamıştı.

Asılan suratıyla papatya tutan kolunu indirdi. Başı eğilmişti, üzüntüsü gözlerini doldurmuştu. Eğildi ve papatyaları kapının dibine bıraktı. Geldiği yolu geri döndü. Hayalkırıklığı ve depresif bir modla evine doğru yol aldı.

...

Lale

Gururu, aşkı, zarifliği ve asilliği simgeler.

Jungkook ertesi gün büyük bir neşe ile çiçekçiye ilerliyordu. Küçük ve aydınlık dükkan keyfini yerine getiriyordu. Dün tanıştığı kadın, Amanda, onu görünce gülümsemişti. "Bugün ne alacaksın?" Tezgah arkasından çıkıp yanına gelmişti. Jungkook her gün bir çiçek için geleceğinden bahsetmişti kadına.

"Hiçbir fikrim yok. Sen ne önerirsin?" Kadın rengarenk çiçeklere baktı, gözüne en canlı renkli olan laleler çarptı. "Laleye ne dersin?" Jungkook kadının ilerlediği yöne baktı. Birçok renk seçeneği ile laleler görsel şölen sunuyordu. "Sanırım olabilir."

"Senin için değerli kişiye oldukça güzel bir çiçek olacaktır. Renkli ve canlı bir buket hazırlıyorum." Jungkook başını sallamış, Amanda'yı izlemişti. Amanda bulabildiği en güzel laleleri bukete ekliyordu. Renkleri ve parlaklığı ile harika bir buket oluşturmuştu. Jungkook parasını ödediği gibi dışarı fırlamıştı.

Aynı yolu yine güle güle ilerliyordu. Büyük bir umutla yürüyordu yolu, Taehyung için her şeyi yapabileceğini kanıtlamaya çalışıyordu. Onca yıl boşuna vazgeçmemişti, değil mi? Beş yıl boyunca her adımını izlemişti, her gün sevgi dolu mesajlarını atmıştı. Ama bir adım atmamıştı Taehyung ona. Şimdi ise bir fırsatı vardı. Sevgili bile olabilirlerdi. Jungkook merak duyduğu her şeyi keşfedebilirdi. Onun dudaklarını öpebilirdi, ellerini tutabilirdi, beraber uyuyup beraber kalkabilirlerdi.

Jungkook düşündüğü hayallerinden uyandığında ezbere bildiği yolu bitirdiğini fark etti. Karşısındaki eve baktı. İç çekerek kapıya kadar yürüdü ve zile bastı. Dünkü gibi gülümsedi ve buketini kaldırdı. Adım sesleri kulaklarını doldurdu. "Taehyung, bakalım bunları beğenecek misin?" Lale buketini biraz sallamıştı. Tekrar adımları seslerini duyunca derin bir nefes aldı. Laleyi kapının dibine bıraktı. Papatyaları burada değildi, en azından bu iyi bir şeydi değil mi?

Döndü ve geldiği yolu geriye doğru yürüdü.

...

Yasemin

flowers, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin