5, terapist

468 43 26
                                    

Taehyung bulduğu bahane ile durumu açıklamış ve hiçbir şey olmamış gibi Jungkook'u oradan oraya çekiştirmeye başlamıştı. Şaşırtıcı bir şekilde güzel bir gündü onlar için. Atışmamış, kavga etmemiş, iki normal arkadaş (?) gibi geçirmişlerdi günü. Tabii bu durum en çok Jungkook'un işine yarıyordu. Mutluydu, ayrılana kadar.

"Kalacak bir yerim olup olmadığını umursamadan beni eve davet etmeyeceksin değil mi?" Taehyung kıkırdadı, "Evet etmeyeceğim." Bu sefer Jungkook kıkırdadı, "Biliyordum." Birlikte gülerken ayrılacakları yola geldiler. Birbirlerine döndüler. Jungkook her ne kadar çok sarılmak istese bile kendini geri çekebiliyordu. Derin bir nefes alıp verdi. Karşısındaki adamın herhangi bir tepki vermemesi üzerine elini kaldırdı, veda etmek için.

Tam konuşmak için dudaklarını aralamışken Taehyung lafa atıldı, "En azından kahve! Yani... Gelip kahve içmek ister misin?" Beklemediği adımla kaşları havalandı, "Elbette, olabilir." Taehyung, utandığı belli olan halini saklamak için önden yürümeye başlasa da Jungkook hemen yakalamıştı onu. Yürürken biraz eğilip üst bedenini ona doğru döndürmüştü. "Utandın mı bakayım sen, hmm?"

"Uzak dur benden!" Elini onun yüzüne yaslayıp ittirmişti. "Mutluyum." Jungkook duruşunu düzelttikten sonra fısıldamıştı. Taehyung duymasına rağmen duymamazlıktan gelmişti. Bugün ona iyilik yapası gelmişti. Öyle düşünüyordu yani, kendini anlamakta zorluk yaşıyordu. "Belki sende kalabilirim?" Şansını zorlamak istemese bile denemek istemişti. "Abartma istersen. Kahveni içip gidersin."

"Kırıcısın, nerede kalacağım o zaman? Hiç düşünmüyorsun karşındakini." Şakayla kurduğu cümle Taehyung'un sinirini bozmuştu bile. Sinirli ifadesini gören Jungkook zaferle sırıttı. Yolun ortasında durdular ve birbirlerine döndüler. "Ben mi dedim peşimden Paris'e gel diye! Sanki silah zoruyla getirttim! Gerçekten gıcığın tekisin. Git kahve falan yapmayacağım, gelme evime!" Aniden önüne dönüp hızlı hızlı yürümeye başladı. Jungkook arkasından bakakaldı. Kendine geldiğinde arkasından koşup yetişmişti hemen.

"Şaka yaptım. Şaka, şaka, yemin ederim şaka. Taehyung kızma bana. Seninle uğraşmak istemiştim sadece." Taehyung avcuna geçirdiği adamla keyiflenmişti şimdi. Jungkook'un ona karşı bu kadar ince düşünceli olması hoşuna gidiyordu. "Neyse, tamam hadi gel." İzin vermesi üzerine Jungkook rahatladı, bu sefer yan yana yürüdüler. Eve kadar konuşmadılar ama kalpleri hiç susmadı.

...

"Nasıl bir kahve istersin? Aslında başka şeyler de içebiliriz." Jungkook L tezgahın köşesine kalçasını yasladı. Taehyung hemen yanında tezgahın üstünde oturuyordu. Jungkook cevap vermek yerine uzun uzun gözlerine baktı Taehyung'un. Bugünü düşündü, ikisinin uyumunu düşündü. "Cevap versene! Yine gıcıklaştın, bak, atarım evden!" Jungkook kahkaha attı, hemen sinirleniyordu minik bebeği. Hızlı hareketlerle bacak arasına girdi ve tezgaha yasladığı ellerinin üzerine kendi ellerini koydu. Kaçmaması için elinden geleni yapmıştı. Gerçi güç farkından dolayı Taehyung'un hiç şansı yoktu Jungkook'a karşı.

"Ne yapıyorsun?" Arkaya doğru gitmeye çalışsa da işe yaramıyordu. Kilitlenmişti resmen! "Jungkook çekilsene! Yemin ederim kafa atarım ha!" Sinirleniyordu, böyle davranmasına değil, kalbinin susmamasına sinirleniyordu. Hızlı hızlı atan kalbi tüm damarlarını hissetmesine neden oluyordu. Jungkook ellerini bırakmıştı, kendi ellerini karşısındaki bedenin ince belini sarmıştı. Karşıt bir tepki almaması cesaretlendirmişti. "Kaplandan kediye döndün bakıyorum?" Taehyung da farkındaydı ama fark etmemesini ummuştu. Yakalanması kısa sürmüştü ne yazık ki.

Taehyung ellerini onun omuzlarına çıkarmıştı. Utansa bile adım atmaya çalışıyordu. Biliyordu yan yana gelince ona olan çekime karşı koyamayacağını... Yine de şu anlık sorun değildi ona karşı koyamaması. Duygularını yıllardır bir ekrana karşı saklayabilmişti. Şimdi o beden karşısında belini sarmışken nasıl olur da karşı koyabilirdi? Bayılmadığına şükrediyordu. "Keşke dediğin gibi yıllar önce karşına çıkıp 'Tanışalım mı?' tarzı bir yaklaşımla yanaşsaydım sana. Belki her şey kolay olurdu." Arka cebinden bir kart çıkartıp göz hizalarına getirdi.

"Paris'teki meşhur terapist. Ruh, ve tarzı, hastalıklarıyla ilgileniyor. Oldukça meşhur ve çift terapisi de var. Yani... belki gelecekte gideriz." Utana sıkıla kurmuştu cümleleri, bu zor kararı hayatındaki en değerli kişiye açıklamak zordu. Taehyung elinden kartı alıp inceledi. Daha önce duymuştu bu ismi, iyi olduğunu biliyordu ama şu an ne demeliydi bilmiyordu. Daha önce denemişti zaten tedaviyi, ne diye tekrar deniyordu? Hem daha sabah bu konu yüzünden tartışmamışlar mıydı? "Duymuştum adamı da nereden çıktı birden bu?"

"Senin için olduğunu biliyorsun. Daha iyi bir adam olacağım." Taehyung güldü, bu ciddi havayı dağıtmak istiyordu. "Benim için kötü adam olmanı tercih ederim." Burunları birbirine değecek kadar yakınlaştı. "Ne bu? Dünya için seni, senin için dünyayı mı yakayım?" Ayaklarını sallamaya başlayan Taehyung sırıttı. "Benim için dünyayı elbette." Jungkook'ta sırıttı, geri çekildiğinde üzülen Taehyung'u görünce sırıtışı büyüdü. "Çok şımarıksın."

"Çok şımarttın." Beklenilen cevap ile sırıtışı kıkırtıya dönmüştü. "Kahveyi ne zaman içiyoruz?" Taehyung göz devirip tezgahtan indi. Sıradan bir kahve yapacaktı ona, yine gıcık etmişti onu! "Elindeki fırsatları bir bir geri çeviriyorsun." Fısıldamıştı ama onun duyabileceği bi' tondaydı fısıltısı. "Laf etmek yerine kahvemi yapta içip gideyim. Saat geç oldu." Makineye koyduğu kahveyi beklemeye başlamıştı. Zehir gibi kahve yapmıştı onun için. "Bu gece burada kalabilirsin." Bu sefer zar zor çıkmıştı sesi ama Jungkook duyabilmişti.

Arkasını döndü ve tezgaha yaslandı. "Ama içki ve sevişmek yok." Jungkook üzülmüş gibi bir surat ifadesi takındı suratına. "Tüh oysaki kahve makinendeki suyu votka ile değiştirmiştim bile." İkisi de gülmüştü bu komik şakaya.

Tabii herhangi bir içki olmamasına rağmen aynı yatakta çıplak uyanmayı beklemiyorlardı.

***

selam :)
ABİ NEREYE GİDİYO BU FİK ALOO NOLUYORUZ??? (ben yaziyorum biliyorum shh)
hosuma gitmemeye basladi iyice of ya. boyle olmamaliydi bu.
NEYSE mini fik zaten sakinim.
en fazla on bes bolum(belki uzar hicbir fikrim yok)
cok konustum.
dusuncelerinizi yorum olarak gormek hosuma gider, oylarsaniz da sevinirim.
gorusuruz :)
29.04.24 03.50

flowers, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin