3, karanfil

487 56 26
                                    

Karanfil

Aşkı ve romantizmi simgeler.

Jungkook elindeki karanfillerle yaklaşık dört, beşinci aya bugün girmişti, aydır yaptığı şeyi yapıyordu, ezbere bildiği yolu yürüyordu. Her şeye rağmen yüzündeki gülümsemesi ile hızlı adımlar atıyordu. Gördüğü ev ile derin derin nefes alıp verdi. Ulaştığı kapının zilini bastı.

Yüzünü asarak bekledi. Bir haftadır adım sesleri duymuyordu, bıraktığı çiçekler kapının dibinde solmuştu. Taehyung onları içeri almıyordu. Dudağını büzüp ofladı. İçeri alınmayan çiçekler bazı şeylerden şüphe duymasına neden olmuştu. Eve mi uğramıyordu? Önemli işleri mi vardı? Çiçeklere kafa yorup durduğundan onu takip edemiyordu.

Eline aldığı telefon ile tam Taehyung'a mesaj atacakken ona ait bildirime tıkladı.

...

thv:

thv:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


2.7K yorum
j.m ve diğer 3.5K kişi beğendi
thv: bir haftanın ardından Paris'teki maceralarıma başlayabilirim :)

j.m: sonunda taşınabildin!!
→ thv: gerçekten, çok heyecanlıyım

...

"Ne yani? Bir haftadır evde değil, hatta yurt dışında mıydı? Ne demek taşındı? Paris mi?" Sinirden titreyen elleri ile kapıya baktı. Yumruk yaptığının elinin altıyla kapıya vurmaya başladı. Sinirden gözü dönmüştü. Gözleri dolmuş, çenesi kasılmıştı.

"Taehyung aç şu siktiğimin kapısını! Kafayı yiyeceğim, aç!" Tahta kapının batan kıymıklarını dahi umursamadı o an, bu kapıyı bir şekilde açacaktı. Birkaç dakikanın ardından yorulmuştu, durduğunda ise yeni fark edebilmişti yanındaki bedeni. Kolundan tutulmuş olmasına rağmen hissetmemişti.

"Beyefendi iyi misiniz? Galiba Taehyung Bey'e ulaşmaya çalışıyorsunuz, kendisi Paris'e taşındı haberiniz yok sanırım." Duyduğu laflarla sinir katsayısı artmıştı. "Teşekkür ederim." diye fısıldayarak ayrıldı oradan.

Rehberindeki isme tıklayıp hemen kulağına yasladı telefonunu. "Aç şunu, aç, aç. Kapını açmadın bari telefonunu aç Taehyung. Lütfen." Yolda bulduğu ilk kenara oturup ağlamaya başladı. Yaşadığı duygu geçişleri omuzlarının düşmesine, neredeyse kriz geçirmesine neden oluyordu. Ne demek taşınmıştı? Hemde hiçbir şey demeden? En azından bir haber verebilirdi. Tekrar tekrar aradı. Açılmayan telefonla sinirle telefonu kaldırıma fırlattı.

Neredeyse tüm akşamını kaldırımda ağlayarak geçirdi.

...

O sırada Taehyung;

"Açmayacağımı bile bile neden arıyorsun ki?" Telefonunu sessize alıp yanındaki sehpaya koydu. Yere oturmuş mutlu mutlu kolilerini açarken sapığının, onun gözünde öyleydi, aramasına sinirlenmişti. Kaç yıldır peşini bırakmayan bu adam onun sinirlerine oynuyordu resmen. Asla başından kovamadığı bu adam pes etmeliydi artık.

Bu yüzden ona bir oyun oynamaya karar vermişti zaten.

En sevdiği çiçeği bulursa onunla birlikte olacağını söylemişti. Dört ay sonra yurtdışına taşınacağını bile bile. Yinedeyse, içi rahattı. Onu başından kovabilmişti. En büyük derdinden kurtulmuştu. Tekrardan açılan şarkısıyla gülümsedi ve önündeki koliyi boşaltmaya devam etti.

...

delimanyak-taehyung❤️‍🩹
wp konuşması

delimanyak:
taehyung aç şu telefonu deli etme beni
seni bulamayacağımı düşünüyorsun?
lütfen güzelim, iki yetişkin gibi halledelim, zorla düzeltmek istemiyorum
taehyung

kaç kere daha arayayım?
açsana telefonunu
görüldü

benle dalga mı geçiyorsun taehyung?
yemin ederim bulurum seni
taehyung
kafayı yiyeceğim şimdi
görüldü

...

Taehyung evinin tüm işini bitirdikten sonra açtığı telefondan gördüğü mesajlar ile endişeye kapılmıştı. Jungkook gerçekten sinir krizi geçirmiş gibi görünüyordu. Ama dediklerini yapamazdı değil mi?

"Saçmalama. Boş tehditler sadece, bir şey yapamaz..." Kendi içini rahatlatmak ister gibi fısıldadı sadece. Etrafa bakındı, yıllardır kurduğu hayali gerçekleşmişti sonunda. Paris'teydi, artık burada yaşayacaktı ve bunların hepsi şaka gibi geliyordu. İnanası bile gelmiyordu ama başarmıştı, hayalini gerçekleştirmişti. Derin bir nefes alıp kendini sırtüstü yatağa bıraktı. Tüm gününü yorucu geçirdiği için uykuya dalması sadece dakikalar almıştı.

...

Kapının zil sesi ile uyanan Taehyung gözlerini kırpıştırdı birkaç kez. Gözlerinin bulanıklığı geçince hızlıca kalkıp kapıya ilerledi. Uyku sersemliği ile birkaç kere düşecek gibi olsa bile sağlam bir şekilde varabildi kapıya. "Kim o?" Kapı deliğinden baksa bile sorma ihtiyacı duymuştu.

"Taehyung Kim, kargonuz geldi." Kuryenin neşeli tavrı ile kapıyı açtı hızla. Jimin'den geldiğini düşünmüştü. Kapıyı açtı ve gülümsedi. Elini uzatıp gerekli imzayı attı ve kuryenin özenle tuttuğu karanfil buketine baktı. Ağzı ve gözleri şaşkınlıktan açılırken neye uğradığını şaşırmıştı.

"Şey... Gönderen kimdi acaba?" Kurye hemen kargonun bilgilerine baktı. "Jeon Jungkook." Taehyung eline verilen buket ve kargoyu gönderen ile çok daha fazla şaşırdı. "Teşekkür ederim. İyi çalışmalar." Kapıyı kapattı ve elindeki buketle yere oturdu.

Karanfillere baktı uzun bir süre, ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Jungkook adresini nasıl bulmuştu? Derin derin nefes alıp verdi, cebinde titreyen telefonunu eline aldı. delimanyak arıyor... Ekranda gördüğü yazıyla ofladı. Açmaktan başka çaresi yoktu gibi.

"Alo? Güzelim çiçeklerini beğendin mi?"

"Jungkook... Ne olur dur artık."

Karşıdan gelen kahkaha sesi ile gözlerini sımsıkı kapattı, elindeki telefonu sıktı ve derin nefes aldı. Elinin eklem yerleri beyazlarken nefesini geri verdi.

"Taehyung, sen benimsin. Başka nasıl anlatabilirim?"

Taehyung zar zor ayağa kalkarken küçük oturma odasına ilerledi. Hala içi boş vazoya baktı. Yarın en sevdiği çiçekle dolduracaktı vazoyu. Telefonu yanağı ve omzu arasında sıkıştırdı, karanfillerini yerleştirdi özenle.

"En sevdiğin çiçekte yerini bulduğuna göre, sevgilim olur musun?"

***

selam :)
beklettigim icin uzgunum😔
bugun iki arkadasima ifsa ettim kendimi cok korkuyorum😭😭
dalga geceni go- saka.
belki uzatabilirim gibi fici.
dusuncelerinizi yorum olarak gormek hosuma gider, oylarsaniz da sevinirim.
gorusuruz :)
23.04.24 00.23

flowers, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin