Sabah erkenden uyanıp duşa girdim. İşe gitmek için hazırlanmaya başladım. Dün çok içtiğim için başım ağrıyor, midem bulanıyordu. Hemen hazırlanıp çıktım.
Durakta beklemeye başladım. İstanbul neden bu kadar kalabalık. Otobüs tıklım tıklım olduğu için mecburen taksi çağırmak zorunda kaldım. İş değiştirdiğim için bugün şirketteki ilk günümdü. Şirketin önünde indiğimde kocaman " HANZADE" yazısı ile karşılaştım. Çok güzel görünüyordu. İçeri girdiğimde şık bir dekorasyon beni karşıladı. Sanki her yer elmas ile döşenmişti.Yetkili kişi bana odamı gösterdi. Sonra onu gördüm.
-Yelizcim, Serkan beyin asistanlığını yapacaksın. Odan burası, çok önemli olmadıkça rahatsız etme. Sana imzalaman gereken dosyaları göndereceğim. İşe başlayabilirsin.
-Peki ,teşekkür ederim.
(Ne ,yani asistanı olacağım kişi Serkan mı?)
Tam 3 saat sadece dosyaları incelemek zorunda kaldım. Yan tarafım onun odasıydı.Onun ve benim odam arasında sadece bir cam vardı.
Yarım saat sonra odama biri geldi. Bu kişi Serkan'dı. Beni görünce yanına çağırdı. Belli o da şaşırmıştı beni gördüğüne.
— Seni tekrar görmeyi beklemiyordum. Yeni asistan sen misin?
— Evet Serkan bey
— O zaman hazırlan çıkalım.
— Nereye gidiyoruz?
— Görmemiz gereken bir arsa var.
— Tamam , hemen dosyaları hazırlıyorum.
Hiçbir şey demeden dışarı çıktı. Neden bu kadar ciddi. Biraz samimmi davransa ölür sanki.
Dosyaları hazırlayıp dışarı çıktım. Arabaya binip yola çıktık. Yol boyunca hiç bir şey söylemedi. Neden bu kadar sıkıcı? İlk iş günüm ancak şimdiden sıkıldım. Sanırım alışmam zaman alacak.
Gideceğimiz yere vardığımızda çok şaşırdım. Çünkü dağ başında dümdüz bir arazi ve ortasında filmlerdeki şatolara benzeyen bir ev. Çok güzeldi ve bir o kadar da korkutucu. Kim bu kadar güzel bir evi siyaha boyar ki. Korku filmi gibi.
Şaşkın şaşkın eve bakarken Serkan'ın eve doğru gittiğini gördüm. Hemen ona yetiştim.
—Neden buradayız. Bu arsa boş değil , inşaatı nereye yapacaksınız. Hem kim dağ başında bir yerde yaşamak istesin ki?
— Yeni ev yapılmayacak. Bu ev restore edilecek.
Evin içi saray gibiydi. Dışardan göründüğünden daha büyükmüş. Dışı ne kadar korkutucu ve yıkık dökük ise de içi de bir o kadar korkutucuydu. En azindan evin içi dışarıdan daha sağlam.
Üst kata çıktığımızda koridorun sonunda kocaman bir cam karşıladı bizi . Arka taraftaki ormana bakıyordu. Oraya bakımca insanın kahvesini alıp manzaraya karşı keyif yapası geliyor.
Bir dakika Serkan bey nerede. Bu adam neden bu kadar sessiz.Sanırım eve uyum sağlamaya çalışıyor diyip kıkırdadım. Sanırım bunu sesli bir şekilde söylemiştim. Çünkü Serkan bey karşımda dimdik bana bakıyordu.
— Gidiyoruz
— Bu kadar erken mi
— İstiyorsan seni burada bırakabilirim
(Güldü)
Aman ne kadar komik. Burada 1 dakika bile yalnız kalırsam korkudan ölürüm. En azından gülümseyebiliyor.
Arabaya bindiğimizde yağmur başladı. Yağmuru seviyordum. Yol ormanın içinden geviyordu. Yağmurlu havada bu ormanda dolaşmak ne kadar huzur dolu olurdu diye düşündüm.
Sabahtan beri hiç bir şey yememiştim. Açlıktan başım ağrımaya başladı. Bi restoranın önünde durduk.
— Aç mısın?
(Düşüncelerimi mi okuyor )
— Aç mısın? Yemek yiyeceğim ,aç isen gel sende gel.
— Olur
(Pat diye şöyle bir mi azıcık naz yapsaydın.)Ne nazı ya açlıktan ölüyorum. Kendi kendime mi konuşuyorum ben?
Bir masaya oturduk. Yemeklerimizi söyledik. Ortam çok güzeldi. Ben yemeğim gelir gelmez bitirdim. Serkan tam başlayacakken telefonu çaldı. Konuşmak için dışarı çıktı. Camdan onu görebiliyordum. Kim aradı ise belli ki hiç iyi şeyler söylemedi. Yüz ifadesi çok sinirliydi. Geri gelip hemen hesabı ödedi.
— Yemeğin bitti ise gidiyoruz
— Bitti .Ama siz yemeğinize başlamadınız bile
Bir sey demeden çıktı. Ne için bu kadar sinirliydi? Arabaya bindik ve şirkete geri döndük. İş çıkış saatine çok az kalmıştı. Odama geçtiğimde 1 deste dosya ile karşılaştım. Ben bunların hepsini nasıl halledeceğim ,yorgunluktan ölüyorum.
Tam o anda Serkan odaya daldı.
Sana bir teklifim var...
.
.
.
(Bu gülüm önceki bölümün devamı
. Yeni bölümde görüşmek üzere. Umarım bölümi sevmişsinizdir. Yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar) 🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın En Güzeli
RomantikSiyah. Bildiğim , yaşadığım, gördüğüm tek renk siyah. Koskoca dünyada yalnız hissetmek. Bunca olumsuzluğa rağmen yinede yaşamak zorunda olmak. Bir hiç uğruna her gün çabalamak. Yinede bir umut beklemek. Sevdim ,çok sevdim. Ancak geçmişim güvenmemi e...