Yola çıktığımızda eve gitmek için ısrar etmeye devam ettim. Serkan inadından vazgeçmeyince en azından yeni kıyafetler almam için uğrayalım dedim. Serkan en sonunda pes edip eve uğramaya karar verdi. Yolu değiştirip bana doğru sürmeye başladı. Eve geldiğimizde kendimi direk içeri attım. Bu aralar canım evimden baya uzaklaşmıştım. Ben yeni bir bavul hazırlamam için odama gittim. Serkan işe salona geçip oturdu. Türkiye'ye gelir gelmez telefon üstüne telefon geliyordu. Bu kadar yoğun bir tempoya ben katlanabilir mıydım bilmiyorum. Bavulumu hazırladıktan sonra aşağıya indim.
Serkan'ın elinde bir kağıt vardı. Dönüp bana baktı.
- Sedat kim?
Kahretsin! Bu babamın kaldığı hastanenin yazdığı kanıttı. Ama onu attim diye hatırlıyorum. Nasıl eline geçti? Doğru ya salak yeliz. Buruşturup salonun bir köşesine attın.
- Babam.
- Nesi var?
- Bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. Gidelim hadi.
Bavulumu alıp dışarı çıktım. Serkan arkamdan gelmeyince gidip arabaya bindim. Bir süre bekledikten sonra o da gelip şoför koltuğuna oturdu.
- Eve geçince konuşuruz Yeliz Hanım.
- Hiç sanmıyorum.
Sırıtıp arabayı süreye başladı. Eve gidene kadar hiç konuşmadan camdan dışarısını izledim. Eve gelince arabadan ilk inen ben oldum. İnmem ile şok olmam bir oldu. Bahçeye bir çardak yapılmıştı. Hemde salıncağın hemen yanına. Ve yep yeni rengarenk çiçekler ekilmişti. Yan taraftakiler meyve ağaçları mıydı.
- Serkan burası çok güzel olmuş.
- Beğenmene sevindim. Çardağa geçelim istersen.
- Olur.
Geçip çardağa oturduk. Serkan karsıma oturdu ve elindeki kağıdı mı ne itti.
- Hadi anlat.
- Of Serkan saçma sapan bir şey.
- Yeliz babandan bahsediyoruz.
- Saçma olan da o zaten. Gereksiz birini neden konuşalım. Benim buruşturup attığım gereksiz bir kağıt sadece.
- Merak ettiğim şey de bu zaten. Neden?
- Önceden anlattım Serkan. O adam artık benim babam değil.
- Yeliz durumu kötü. Yazan telefon numarasını aradım.
- Ne? Ne yaptın?
- Ölmek üzere. Kansermiş. Seni son kez görmek istiyor.
- Ne?
- Ne olursa olsun o adam senin baban Yeliz. Ne kadar kızgın olduğunu biliyorum. Ancak ölüm döşeğinde olan bir adam o. Son kez seni görmesine izin ver.
Haklıydı. Ne olursa olsun o adam benim babamdı. Yinede içimdeki nefret buna izin vermiyordu.
- Haklisin ama...
- Aması yok Yeliz. Sadece bir kere. Yanında gelirim. Yalniz bırakmam seni. Olur mu?
- Tamam. Teşekkür ederim.
- Rica ederim. Bugün olmaz ama. Şirketi ne zamandır boşladım. Doldurmamız ve gözden geçirmemiz gereken dosyalar ve evraklar var. Yarın gideriz.
- Peki.
Akşam yemeği yiyip odamıza geçtik. Ben bavulumu yerleştirdikten sonra duşa girdim. Çıktığımda Serkan küt diye içeriye daldı. Korkup çığlık attım. O da korkmuş olsa gerek kendini odanın dışına attı. Düştüğünü görünce yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın En Güzeli
RomanceSiyah. Bildiğim , yaşadığım, gördüğüm tek renk siyah. Koskoca dünyada yalnız hissetmek. Bunca olumsuzluğa rağmen yinede yaşamak zorunda olmak. Bir hiç uğruna her gün çabalamak. Yinede bir umut beklemek. Sevdim ,çok sevdim. Ancak geçmişim güvenmemi e...