17. Bölüm

11K 713 121
                                    

Gerçekten saatlerdir bu bölümü yayınlamakla uğraşıyorum sizi beklettiğim için hepinizden özür diliyorum. Normalde bu kadar çok bekletmeyecektim aksilikler oldu maalesef.

Sizleri seviyorum.

Keyifli okumalar diliyorum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!!!


Hayat bize hiç beklemediğimiz bir anda bir zeytin dalı uzatırdı. Kendini en çaresiz, savunmasız, kimsesiz hissettiğin, yanlışı doğru bildiğin o anlarda sana yok gösterecek birisinin gölgesini düşerdi hayatının en derinine. Kalbinde yerin yansıması gözlerine vururdu.

Hiçbir şey bilmeden farkında olmadan hareket eder dururdun. Doğru bildiğin her şeyin yapılması gereken her şeyin aslında yapılmamaması gerektiğini fark ederdin zamanla.

Bunun farkına varmama sebep olan şey ise gözlerinin güzelliği karşısında kimi zaman  zamanı yitirdiğim o katran karası gözlerde yer edinen yansımamdı. İçimde, köşesine sinen o kız çocuğunun belki de ilk kez böylesine tamamlanmış hissetmesiydi. İçimde ki o eksikliğimin doldurulmuş olmasıydı.

Devrimin getirildiği hastaneye beraber gelmiştik. Acil müdahaleden sonra yaklaşık üç saatlik beklemenin ardından odaya alınmıştım.

Hayatımın çoğunu geçirdiğim bir hastane yatağındaydı. Bana hiç yabancı gelmeyen bu odanın ona da yabancı gelmediğini biliyordum.

Yattığı yerde hafif doğrulmuş bir şekilde bana bakarken  dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme hakimdi.

Ben, "Geçmiş olsun." Derken başını sallayarak onayladı.

Ayakta dikilirken, "Otursana." Dedi.

"Çok kalmayacağım." Dediğimde omuzları düştü. Derin bir nefes aldığımda, "Bundan sonra bana eşlik etmeyeceksin." Dedim. "Bu doğru değil." Alayla güldü. "Hele ki artık senin kim olduğunu bildikleri halde bu operasyonda yer alman hiç etik değil Devrim." Tırnaklarım avuçlarımı kanattı. "Bu yolda artık tek başımayım. Bu zamana kadar yardımcı olduğun her şey için teşekkür ederim ama olması gereken bu."

"Buna sen mi karar veriyorsun?" Diye sordu. "Kim olarak İz? Beni bu ope-"

"İstanbul Cumhuriyet Savcısı İzgi Kara Alacahan Olarak!" Dedim sertçe. "Bu dosyadan sorumlu ağır ceza savcısı olarak bu görevde yer almanızı artık doğru bulmuyorum Yüzbaşı." İfadem katı ve Sertti. Bu konuşmayı en başından yapmalı ve bu durumu hiç kabul etmemeliydim. "Katkılarınız için tekrardan teşekkür ediyorum." Gitmek için geriye doğru bir adım attığımda, "Tekrardan geçmiş olsun." Dedim.

Başını iki yana doğru salladığında, "Böyle olmaz." Dedi kabullenmek istemezcesine. "Böyle kolay bitmememeli." Kahvelerinde yer edinen keder solgun yüzüne yansıdı. "Sen bizi böyle kolay nasıl bitirebiliyorsun ben anlamıyorum mesela İz."

Konuşmak için dudaklarım aralanmıştı ki izin vermedi. "Bahsettiğim şey görev değil biliyorsun bunu." Dedi hiddetle. "Bahsettiğim şey yaşadıklarımız." dediğinde alayla güldüm. "Bahsettiğim şey geçmişimiz bahsettiğim şey senin beni o kadar çok severken şimdi nasıl hiç sevmiyormus gibi bakabildiğin..." diye serzenişte bulundu. Yüzünde acı dolu bir ifade hakimdi. "Nasıl hiçbir şey yaşamamışız gibi konuşabildiğin...Nasıl bitirebildiğin İz? Bana bunu açıkla! Bana bunu anlat çünkü ben anlamıyorum!"

"Sen beni neden terk ettin Devrim?!"

"Bana şöyle seslenme!" Diye bağırdığında saniyeler sonra odanın kapısı tıklatıldı.

"İzgi!" Dediğini duydum onun uyarırcasına.

"Bir şey yok." Dedim. "Konuşuyoruz sadece." Kapının arkasında ki adamın ikna olmasada sessiz kaldığını biliyordum çünkü ona, "Sadece konuşacağım. Her şeyi kökünden bitireceğim ve yanına geleceğim. Sadece beni bekle." Demiştim.

ARDIÇ  +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin