⫷𖥸4𖥸⫸

79 14 89
                                    

Toplantı anı çoktan gelip çatmış, Jisoo Unnie ile güzel bir sunum yapıp müşterilerin ilgisini kazanmıştık. Şimdilik bu birinci parttı, henüz yazılımı uygulamaya tam olarak döndürmediğimiz için birkaç gün C.Bang şirketinin çalışanlarıyla yazılımı arayüzü kullanışlı bir uygulamaya çevirmek için çalışacaktık, ayrıca reklam işleri de beraber yapılacaktı çünkü duyduğuma göre şirket tavrımızı samimi ve güvenilir bulduğu için beraber çalışmanın onun için bir zevk olacağını söylemiş.

Bugünkü toplantı da böylece bitmiş oldu yani, yarım da olsa bir başarıyla.

Kendi ofisimde, çiçeklerimin yanında olamayışım canımı sıkarken diğerleri ile beraber olduğum ofiste koltuğa oturmuş, kendi etrafımda dönüp duruyordum. Herkes kendi dünyasındaydı, benimse canım sıkılıyordu, hem de fazlasıyla.

" Çocuklarr~"

"...."

" Canım sıkılıyor. Ne yapsak?"

"...."

" Off, ofisimde de değilim zaten. Yihwa sağolsun(!)"

" Adam çalışmıyordur şimdi, ofisine gitsene."

" Emin misin?" Başımı kaldırarak sordum.

"Hmm. Hatta gitti diye biliyorum. Zaten o ne yapsın yazılımı, uygulamayı? Mağazaları var bir sürü, onlarla ilgilenmesi lazım. Burda oranın çalışanları yapıyor zaten."

" Hmm." Yihwa'nın ikna kabiliyeti asla karşı gelemeyeceğim bir şeydi. Bir yerden atla dediğinde neden diye sorsam ona da mantıklı bir açıklama bulacak kadar yetenekliydi.

Hah, ama nedense, kalbini ikna edemiyordu bir türlü. Ben kör değildim ve Felix'ten hoşlandığını çok iyi biliyordum, hatta şimdiye kadar anlatmamasına biraz kırılmamış da değilim. Kız Felix geldiğinde birden bambaşka birine dönüyor, sakarlaşıyor, gerim gerim geriliyor ama Felix bir kez dokunsa sanki şarj olmuş gibi kendine geliyor.

Kalbini ikna edemiyor diyorum, çünkü Felix henüz üç ay önce eski sevgilisinden ayrıldı ve Yihwa onun omuzlarına tekrardan "yük olmayı" istemiyor.

İnan Yihwa, Felix böyle düşündüğünü bilseydi daha da yakınlaşırdınız.

İkisine de üzülüyorum, biri eskisi için, diğeri yenisi olmaktan korktuğu için üzülüyor....

︽︾︽︾︽︾︽︾︽︾︽︾

"Alo? "

" Hong... Bana para lazım. "

" Ah, yine sen ve yine benden para istiyorsun! Bıktım artık para sorunlarından. "

" Hadi ama, biraz lazım sadece..."
Yaşlı patron oflayıp başını iki yana salladı.

" Şirkete gelip bir işe el atsan para sıkıntın da, diğer tüm sıkıntıların da biter biliyorsun değil mi oğlum?"

" Aish...bana öyle seslenmeyi kes. Senin gibi işkolik bir babanın oğlu olmak tiksindirici. "

"Peki öyleyse. Kendi başının çaresine bak." Telefonu kapatıyordu ki karşıdaki sert sesle duraksadı.

" Düşünme bile. Tabi hayatına değer veriyorsan. Para lazım diyorum. Şimdi." Çaresiz kalmıştı, yaşlı kalbi korkudan tekliyordu nerdeyse.

" Tamam, göndereceğim. Ne kadar istiyorsun?"

" 700.000 won."

" Tamam. Bekle." Parayı gönderdikten sonra geri konuşmaya dönüyordu ki telefon yüzüne kapandı.

Home Sweet Home//Bang ChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin