Ciğerime dolan farklı tür bir koku ve belime sarılan kollar yavaş yavaş sakinleşmeme neden olmuştu. Kollarım iki yanda hareketsiz duruyorlardı.
Bana ne olmuştu bilmiyordum. Bu ilk krizim miydi? Ne krizi? Aish...ben şuan-
Nerde olduğumu farkedip aniden geriye çekildiğimde karşımdakinin yüzüne bile bakamıyordum. Hızlıca gözlerimi silerek eğildim,
" Çok özür dilerim ben...ben ne olduğunu bilmiyorum. Çok özür dilerim Bay Bang."
Yine utançtan yerin dibine girmek istiyordum. Eziğin, acizin tekiydim. Anılarımın kontrolümü eline almasına izin veriyordum. Güçsüzdüm, rezildim...
Başım hala yerdeydi. Kaldırmak ve bakışlarını görmek istemiyordum. Yanıma dönüp banktakileri toplayacaktım ki kolumdan tutup "Bayan Shin...iyi misiniz?" Diye sordu sakince. Sesinde alaydan ya da yargıdan eser yoktu. Gerçekten endişe ettiğini duyuyordum.
" Ben...iyiyim." Yere eğdiğim başımı elini saçıma atıp geriye aldığında şaşırarak kaldırmış ve yüzüne bakmıştım. Gözleri iyi olduğumu anlamak istercesine yüzümde gezindi.
" Özür dilerim Bayan Shin. Sarılmam biraz...saçmalıktı. Sizi kötü hissettirmiş olmalıyım." Başımı tamamen kaldırdım,
" Aslında işe yaradı. Ama bilmiyorum.... Kendimi rezil hissediyorum Bay Bang. Özür dilemesi gereken benim. Eskiden kalan birkaç anım var ve... Ve onların beni etkilemesine engel olamıyorum. Güçsüzüm, özür dilerim."
" Böyle hissetmenize gerek yok." Yere eğilip yere düşen çantamı aldı ve bana uzattı.
" Elinizde olan bir şey değildi. Zor zamanlardan geçmiş olmalısınız, bu sizin suçunuz değil. "
" Sanırım..." Çantayı aldım ve yere devrilenler dışında diğer eşyaları çantama koyup koluma taktım.
" Yürümek ister misiniz? İyi gelir belki." Bay Bang'e baktım. Bir eli ensesindeydi. Üstündekilere de şimdi dikkat ediyordum. Desenli, gri tonlarında bir gömlek ve altında beyaz, düz bir tişört vardı. Şimdi bankın üstünde duran çantası siyah, hafif büyük bir çantaydı. Altında siyah bir kemer, dizlerini geçen kot şortu vardı, şortunun yan tarafında bir cep görmüştüm ve beyaz spor ayakabıları ve beyaz yarım çoraplarıyla uyumlu ve rahat bir kombin yapmıştı. Siyah saçlarını iki yandan ayırıp düzleştirmişti. İki tutam alnına doğru düşüyordu.
Böyle şık kombin yapan iş adamları kalmış mıydı diye düşünmeden edemedim.
Doğru. Bana bir soru sormuştu.
" Bilmiyorum...hala yanınızda görülmemi istediğinize emin misiniz?" Gülerek sormuştum ama ne kadar acı veren bir soru olduğunu anlamış gibi bakmıştı,
" Bu soruyu sormadınız sayıyorum Bayan Shin. Ve hala düzgün cevap vermediniz." O çantasını takarken saçımı arkaya almış ve " Tamam.." demiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Home Sweet Home//Bang Chan
Fanfiction"Bazen ev sadece dört duvar ve bir kapıdan ibaret değildir. "