I

13 4 4
                                    

Elimdeki silahı kafama tutmuştum. Artık sonum gelmişti, daha dönüşü yoktu bu işin. Uçurumun kenarındaydım tek başımaydım, tek başıma ölecektim her zamanki gibi tek.. Her zaman tek bir insan olmuştum doğduğumdan beri tektim ölürken de tektim. Bu hayata tek olmak için gelmiştim sanki. Ama artık yeterdi 17 yaşında birini hayattan bezdirmek bu kadar kolay olmamalıydı. Gözümden bir damla yaş gelmişti. Evet belki insanların gözünde 'ergen' olarak biliniyordum ama öyle değildim. Ben çoğu yetişkinden bile olgundum bunu övünmek yada ego olarak söylemiyordum çünkü bu gerçek bir şeydi. Mesela annem: annemden olgun biriydim babamdan veya akrabalarım olmasını istemediğim akrabalarımdan. Ben gerçekçi düşünürdüm ama artık kimden olgun olduğum önemli değildi çünkü ölüyordum. Kimsenin umurunda da değildim. Sadece Aslı'nın umurundaydım. O benim tek sahip olduğum şeydi o benim evimdi, yuvamdı onun için bende öyleydim. Ama onu bırakmak zorundaydım artık. Katlanamıyordum, hiç birşeye katlanamıyordum. Ve artık tek yapmam gereken birşey vardı. Ölmek. Silahı kafama daha çok bastırdım ve tetiğe bastım...

(4 ay önce)

Yine çok sıkıcı bir gün beni bekliyordu. Gerçi her günüm böyle geçiyordu hiç normal bir günüm olmadı. Yatağımdan kalkıp giyinmem ve okula gitmem lazımdı ama ben çok üşeniyordum. Ama Işık Kolejinden mezun olmam için okula gitmek zorundaydım. Yatağımdan kalktım ve duş almak için banyoya ilerledim. 10 dakikada duş alıp çıktım sonra giyinmek için dolabıma doğru ilerledim. Üniformamı yatağımın üzerine bırakıp saçlarımı kurulamaya koyuldum. Aslında kurutmazdım ama bugün kurutasım gelmişti. Hemen üniformamı giyip makyaj masama doğru ilerledim. Sandalyeyi çekip oturduktan sonra her gün yaptığım makyajı yapacaktım yine. Dudaklarıma kahverengi ruj, kirpiklerime maskara ve eyeliner çekip makyajımı bitirdim. Çok hafif makyaj yapıyordum ama zaten başka ne yapacaktım ki. Abartmaya gerek yoktu, en azından okulumdaki mal ordusu gibi. Sandalyeden kalkıp çantamı yerden aldım, içerisinde kulaklığım olduğuna emin olmak için baktım, buradaydı. Çantamı koluma takıp evden çıktım. Daha dersin başlamasına 1 saat vardı, çok vardı bu yüzden Aslı'yı arayıp ders başlayana kadar bir tane cafede oturalım mı diye soracaktım. Rehberimden Aslı'nın numarasına tıkladıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm, çalıyordu ve 3 saniye içerisinde Aslı'nın sesini duydum "Alo, efendim aşkım" diye açtı telefonu sesi uykulu geliyordu "Günaydın Aslı'm, ya ben şey diyecektim ben erken çıktım ve daha okula 1 saat var eğer gelebilirsen ve istersen bir cafede oturalım mı diyecektim?" diye sordum heyecanla "Tabii ki hemen geliyorum" dedi ve kapadı. Bizim cafemize gidecektik, zaten hep oraya gitdiğimizden dolayı nereye gideceğiz diye bir soru bile geçmiyordu aramızda. Gökyüzü cafe hemen yanımdaydı. İçeri geçip boş bir yere oturdum, aslında her yer boştu çünkü daha sabahın köründeydik resmen. Kulaklığımda çalan şarkıyı değiştirdikten sonra instagrama girdim. İnsanların paylaştığı storylere bakmadan mesaj bölümüne girdim. Aslında beklediğim bir mesaj yoktu ama girmiştim işte. Mesajlaştığım kişilere baktım ve listem şöyleydi; aslii, mert, lal, sude, naz, yaman. Hepsi alt altaydı. Aslı benim en yakın arkadaşımdı, çocukken de öyleydi. Mert çok yakın olmasam da yakın arkadaşımdı. Lal yakın arkadaşımdı. Sude sınıftan bir kızdı, kendisini hiç sevmezdim ama ders notunu sormak için yazmıştı bana. Naz kuzenimdi. Yaman ise.. sevdiğim çocuktu. Okulda bir eşyamı sınıfta unuttuğum için yazmıştı bana, istersen getiririm demişti hatta ama ben ne demiştim çok düz bir şekilde 'sağol, yarın alırım' demiştim. Çocuk bana iyilik yapmak istemiş ve ben reddetmiştim. Gelen kutumda sadece 6 kişi olması kötüydü ama benim için idealdi. Sude ile olan konuşmamızı sildim çünkü onun ismini görmeme gerek yoktu. Kaç dakika geçti diye saat baktığımda 10 dakika geçtiğini gördüm. Aslı geliyor mu diye yola bakarken Yaman'ın yoldan geçtiğini gördüm hem de hemen yanımdan aramızda sadece ince bir cam vardı. Hızlı bir şekilde yürüyordu ama nereye? Bu saatte okula gitmezdi zaten gitse de okul ters taraftaydı yani başka bir yere gidiyordu. Sevgilisinin olmaması çok güzeldi ama biz olamazdık zaten o yüzden pek işime yaramazdı. Düşüncelere daldığım sırada Aslı geldi "Günaydın Deren'im" dedi ve yanaklarımdan öptü. "Günaydın Aslı'm" dedim. Garsonu çağırıp bir sade kahve ve çay istedik. Kahveyi ben içecektim, çayla pek aram yoktu. Ama Aslı tam bir çay hastasıydı. Oturduk konuştuk felan derken 1 saat geçmişti ve biz konuşmaya daldığımızdan dolayı okula geç kalmıştık. Normal bir hızla okula doğru ilerledik. Derse 25 dakika geç kalmıştık ve ilk ders edebiyattı. Edebiyat hocamız 20 dakika geç kalınca daha derse almıyordu ama biz yine de şansımızı deniyecektik. Sınıfın kapısını tıklayarak içeri girdiğimizde herkes bize bakıyordu. Hoca bize bakarak "Sınıftan çıkın" dedi "Tamam hocam" dedik ikimizde arkamızı dönüp tam çıkcaktık ki Yaman konuştu "Hocam bence derse almalısınız ikisinide çünkü onlar sizin dersinizi çok seviyorlar" dedi şaşıp kalmıştım. Yaman neden böyle birşey dedi ki. "Hayır dersimde istemiyorum sizi çıkın dışarı benim kuralımı bile bile geç kaldınız cezasını derse katılmayarak alıyorsunuz" dedi. Bok almazsan alma hem zaten bu bize ceza değil ödül diye düşündüm. Keşke bunları dışımdanda söyleyebilseydim ama söyleyemezdim. Sınıftan çıkıp kantine gittik ders bitene kadar orada oturduk. Bir ders 80 dakikaydı aslında şöyle 80 dakikaydı 2 ders görüyorduk ama block olarak. Çantamdan kulaklığımı çıkardım ve şarkı listemden bir şarkı açtım biraz sonra en sevdiğim kısmı gelince dışımdan sesli söyledim İnancını kaybetmiş ruhum aşk olan tarafı*. Galiba biraz sesli söylemiştim çünkü Aslı bana bakıyordu ve konuşmaya başladı "Deren senin sesin ne kadar çok güzel, hiç yanımda şarkı söylemiyorsun ki duyayım" dedi son kısmı tirip atarak söylemişti "Teşekkür ederim"dedim e kısa kestim. İnsanların beni övmesinden nefret ederdim bu en yakın arkadaşım olsa bile. Zil çalana kadar uyumuştum ve kalktığımda her yerde insan vardı. Dolaşan, yemek yiyen, şakalaşan çok fazla insan vardı ve bu benim için çok kötü bir durumdu. Bana doğru birinin yaklaştığını gördüm ve bir anda her yer kapkaranlık oldu. Nefes alamıyordum, kafamı siyah bir poşetle kaplamışlardı. Kahretsin ne yapacaklardı bana, yanımda Aslı olmadağından yardım isteyeceğim biri de yoktu. Bacaklarımı iki el kavradı ve koltuk altımdan da iki el geçti, beni taşıyarak bir yere götüreceklerdi kısa bir zaman sonra uzaktan birinin gür sesinden adımı duydum "Deren!" diye bağırdı sesini algılayamadığım kişi. Gittikçe nefesim daralıyordu, beni sertçe yere attılar ve tekme atmaya başladılar. Ani bir refleksle başımı ellerimin arasına alıp bacaklarımı kendim doğru çektim. Onlar vurdu ben ağladım arkadan birinin sesi geliyordu "Bırakın hem beni hem Dereni" dedi yine aynı kişi ve ekledi "Ne  istiyorsunuz bizden" dedi ve bir kız sesi duydu. Bu sesi ne olursa olsun asla unutmayacaktım "Sizin ölmenizi istiyoruz" dedi İrem. "Ölmeyeceğiz ama sen öleceksin" dedi yine aynı ses, bir saniye bu Yaman'ın sesiydi. Evet evet bu oydu, beni kurtarmak için gelmişti ama kurtaramamıştı. Hâlâ vurdukları için artık kan kusmaya başlamıştım, yeter artık ölmek istiyordum herşeyden bıkmıştım artık. Vurmaları bir anda kesildi hemen ardından okul müdürünün sesini duydum "Siz ne yapıyorsunuz!" dedi sinirle. Biri kafamdaki poşeti çıkardı ve her yer kan oldu. Kimin çıkarığına bakmak için başımı döndürdüğüm sırada ayaklarım yerden kesildi ve her yer karanlığa gömüldü..


Debülümanın rüya gibi şarkısı*umarım beğenirsiniz.oy vermeyi unutmayıın.sizi seviyorum💋💋


İntihardan VazgeçişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin