~Seven sevdiğini beklemezse ne anlamı kalır sevginin...
🐺🐺🐺
Kameraların kör noktası olduğunu bilerek atıyordu adımlarını genç kadın. Karargâhta bir hain vardı ve onu görsün istemezdi. Haini nereden çıkardığına gelirsek; Koğuşa, gömleğinin yanına gelebilecek yalnızca askerler vardı.
Zekiydi İzel. Kurt lakabını yalnızca keskin görüşünden değil bu zekiliğinden de almıştı. Komutanları bu günleri görmüştü. İzel'i severdi komutanları. Bu yüzden böyle birşeyi tahmin ederek üretmişlerdi bu fikri.
İzel sessiz bir gölge gibi karargâhın arka camından indi aşağıya. Etrafı kontrol ede ede, Ormanı süze süze bir ağacın arkasına geçti. Keskin nişancı tüfeği Bora ile ormanı bir güzel süzdü. Şu anda görünürde birşey yoktu ama ileride onu bekleyen avdan haberi olduğundan ağzı zevkle sulanmıştı.
O ormana bir gölge gibi dalarken Albaya o beklenen telefon gelmişti.
İzelin komutanı, tanıdığı ve yakın arkadaşı olan Albaya durumu bildirmiş İzel'in acil bir göreve gideceğini söylemesini istemişti. Albay istemese de o komutan hem ondan üst rütbeliydi hemde tek değildi. 6 General...
İzelin babası bildiği komutanları.İzel bir ağacın daha arkasına konuşlandı ve ileriye göz gezdirdi.
Avını bulmuştu." Bu sefer Kübra gibi bu tüfeğin ucunu sizin götünüze sokacağım..." dediğinde Bora'nın tutma gözlem yerini öptü ve sadistçe gülümsedi.
Kurdun dişine kan bulaşmıştı.
İzel yanında ki ağaca ustaca hiç ses çıkarmadan tırmandı ve bir dalda konuşlandı. Dalın yaprakları onun görünmesini engelliyordu.
Bora'nın ucuna susturucuyu taktı ve başta olduğunu anladığı adamın bacağına, hemen ardından ne olduğunu anlamayan diğer iki ite sıktı. Ağaçlara arkasını dayanmış militanlar ortaya çıktığında keskin nişancının nerede olduğunu anlamaya çalışıyor ve tir tir titriyordu. İzel hepsini bir bir indirdi. Araçtan zıplayarak indiğinde bir onun postallarının sesi birde yerde acıyla inleyen adamın sesi vardı." Se-Sen kimsin?! "
" Ecelin "
Bir kurşun sıktı adamın beynine. Bu adam da bir piyondu. Yani ondan alacağı hiçbir bilgi yoktu.
•••
A.T.S
Sabahın ilk ışıklarıyla timimi içtimaya uyandırdım.
Keyfim sıfırdı. Daha dün geceye kadar birlikte uyuduğum kadının yeri boştu. Giderken bana bir mektup bırakmıştı." Kaç oldu asker!? " diyerek sağ ayağımı Rüzgarın sırtına bastırdım.
" Sıfır komutanım " dediğinde nedensizce sinirlendim.
" Ne sıfırı lan 230! " dediğimde hepsi şaşkınca bana baktı." Kalkın gidin gözüm görmesin sizi. Bir duş alın 1 saate Fısıltı Timi geliyor " diyerek karargâhın yan tarafında bulunan çardaklara gittim. Oturduğumda cebimden mektubu çıkardım. Bu mektup bana İzelin yazdığı ikinci mektuptu. İlk mektubunu kanlar içinde okumuştum. Ikinci mektubunu ise dün akşam buruk bir gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALFA KURT 2 " Yürek Mahşeri "
Hành động[ALFA KURT "aşık çiçekler " KİTABININ DEVAMIDIR. 2.KİTAPTIR ] Kıdemli Yüzbaşı Akif ve Yüzbaşı İzel yeni bir hayata yelken açmışlardı. Yeni insanlar, yeni şehir... Herşey bembeyaz bir sayfadan başladı ama bazı mürekkep balıkları o sayfaya mürekkep ka...