Merhabalar efendim.
Nasılsınız?
Ben iyiyim.Öncelikle son iki bölüm diyorum....
Medyaya bir şarkı bıraktım.Keyifli okumalar dilerim 🧚🏻♀️
"Yüzme bilmeden daha, deniz görmeden, hiç güneşte yanmadan, şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan...
Aşkı tatmadan daha, onla sarhoş olmadan, hiç sevişmeden daha, şimdi ölmek istemem, daha hiç gülmeden..."Baladın
Hayatın benimle oyun oynadığını düşünüyorum artık. Ya da gerçekten tüm bu olanların tek bir sorumlusu var o da benim. Sevdiğim herkesin canı benim yüzümden yanıyor. Hayatıma kim girse bir yara almadan çıkıp gidemiyor.
Artık içim öyle daralıyor ki, bazen bitir Hande diyorum. Sen bitir ve herkes kurtulsun.
Tam iki gün geçti. Ne bir iz, ne bir haber hiçbir şey yok ve ben gerçekten kafayı yemek üzereyim. O gün Ebrar'a telefon geldikten sonra hemen aradım Saliha'yı ama tabi ki de telefonu kapalıydı. Sonra tek tek hepimiz arayışa girdik. Babası tüm imkanları kullandı, Selim bir dünya insanı soktu devreye ama ne Saliha'dan ne de o pislikten tek bir haber bile yok. Onu bulmak adına elimden hiçbir şey gelmiyor.
"Harap ettin kendini. Bari şu çorbayı iç ne olur abla ya."
Mine, dolu gözlerle bakıyordu bana. O da iki gündür hiç ayrılmıyordu yanımdan.
"Ablacım canım gerçekten istemiyor."
Derin bir nefes alıp tepsiyi önümüzdeki masaya bıraktı ve yanıma oturdu.
"Elinden bir şey gelmediği için böylesin sen. Biliyorum, aklında sadece o var sadece onu bulmak istiyorsun. Abla iki gündür konuşmadığın insan gitmediğin yer kalmadı senin, kendine de yapma bunu. Hem böyle bir arayacaksın? Bir şey yemeden kafan çalışmaz ki senin ben tanıyorum seni."
"Mine haklı, şu yemeğini ye önce sonra birlikte bir yere gideceğiz."
Kaşlarımı çatarak döndüm İlkin'e.
"Nereye?"
"Hande yemeğini ye önce. Çıkınca söylerim."
Kendince beni kandırıyordu. Tam yeni bir soru sormak için ağzımı açıyordum ki telefonum çalmaya başladı. Telefonumu elime aldım. Arayan numara kayıtlı değildi. Saliha'dan bir haber olabileceğini düşündüğüm için kalbim tekledi. Hızla açtım telefonu.
"Alo?"
Yaşlı bir adamın sesini duyunca iyice çatıldı kaşlarım. Kızlar merakla bakıyordu bana.
"Merhaba."
"Hande'yle görüşecektim."
Telaşla kalktım ayağa.
"Buyurun benim, siz kimsiniz?"
"Ben Hasan, az önce bir kız valla adını hatırlayamıyorum. Bana bir kağıt verdi sizin adınız numaranız var, bu numarayı ve polisi arayın dedi."
Hiçbir şey anlamamıştım.
"Adını söyledi mi size? Saliha adı, siyah saçlı beyaz tenli, bir doksan boylarında."
"He valla kızım çok uzundu. Hiçbir şey söyleyemedi yanında bir adam vardı meymenetsiz. Ondan gizli verdi lütfen bu numarayı arayın dedi sadece. Konuşamadı bile."
Heyecandan ellerim titriyordu. Adamla konuşurken hızla ceketimi aldım ve kapıya doğru yürümeye başladım.
"Amcacım bana bulunduğunuz yerin adresini söyleyebilir misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Girift /HanSal/
FanfictionGeçmişin izlerini üzerlerinde taşıyan iki kadın... • Bunca karmaşıklığın, yorgunluğun içinde birbirlerine sarılabilirler mi? • Gözünü hırs bürümüş tecrübeli bir gazeteci, ekibe yani katılan yeni ortağıyla ne kadar anlaşabilir? • • • • • • Merhabala...