Hyunjin'den
James'e o kadar çok üzülüyorum ki...Çocuk bildiğiniz taciz edilmiş resmen...Hâlâ kendine gelebilmiş değil,yalnız kalmak istediği için benim odamda.Ağlama sesini duyabiliyorum,ve bu içimi acıtıyor.Acaba bunu Jeongin'e söylemeli miyim?Yada James söyler mi?Yada söylemek istemez mi?Off,bunları düşünecek vaktim bile yok.
"Baba"
"Efendim bebeğim"
"James Hyung'a noldu?"
"Doğruyu söylemem gerekirse,James Hyung'un iyi değil.Senin bilmemen lazım çünkü bu senin yaşına uygun değil"
"Bir adam James Hyung'u takip ediyordu,sende James Hyung'u korumuştun.Markette James Hyung'un eli kanadığı için değil,o adam James Hyung'u eskiden taciz etmişti ve sende onun sevgilisiymiş gibi davranıp onu korumak için yanına gittin"
Ağzım açık kalmıştı,nerden biliyordu?Hadi biz James ile konuşurken duymuş olabilir bunları,ama tacizi nerden biliyordu?
"Tacizi sen nerden biliyorsun?"
"Eski babam.O adamın James Hyung'a yaptığını yapmıştı bana.Bende küçücük bir çocuk olduğum için onu durdurmaya gücüm yetmiyordu...Benim...o sıralar...bunun kötü bir şey olduğundan haberim bile yoktu.Ben..."
"Şhhh.Sus bakalım küçüğüm.Ağlama,Hyunjin baban burada"
Cidden vicdansız bir adammış...Küçücük çocuğu taciz etmiş mal
"Sende öyle değilsin değil mi baba?Bana öyle davranmayacaksın,beni taciz etmeyeceksin ve dövmeyeceksin değil mi?"
"Ahhh benim güzel bebeğim.Ben hiç sana öyle davranır mıyım?Öyle davransam neden seni evlatlık alayım ki?"
"Olsun,sonuçta kendi çocuğuna işkence uygulayan kişiler var"
"Ama ben yapmam.Ben senin mutluluğun için hep savaşacağım.Sen benim minicik oğlumsun,benim hayatımın anlamısın"
"Teşekkür ederim.Sana çok minnettarım"
"Şhh sus bakalım küçük bey"
Felix ile birbirimize sarılırken gözyaşlarını silerek gelen James'i gördüm.Galiba yaşadıklarını atlatamamıştı.Hâlâ etkisindeydi...
"Hyung!"
"James!"
Felix ile ikimiz direk James'in yanına gittik
"İyi misin Jam?"
Kafasına iki yana salladı
"Olanı Felix'e anlattın mı?"
Şişmiş ve kıp kırmızı olan dudağından,anlaşılması zor kelimeler düşüyordu
"Felix'e olanların doğrusunu anlattın mı?"
Kafamı tedirgince evet anlamında salladım.Felix de kafasını yere eğmişti
"E-e-evet"
Kafasını tamam anlamında salladı
"Gel ötür şöyle"
"Su getirebilir misin?"
"Tabikide.Bebeğim sen James Hyung'un yanında dur"
"Tamam baba"
Mutfağa koşup hızlıca suyu koydum.Hemen James'e getirdim
"Al canım"
"Çok teşekkür ederim"
Suyu içip sehpaya koydu
"Biraz daha iyi misin?"
"Evet"
"Dudağın çok kızarmış.Ve şişmiş.Vazelin sürelim mi?"
"Olur"
Koşup vazelini getirdim
"Al bakalım"
Elleri tir tir titriyordu sürebilecek gibi değildi...
"Eğer rahatsız olmazsan ben sürebilirim.Ellerin baya bir titriyor"
"Olur"
Vazelini bana verdi.Felix'i sorarsanız resmen Karadenizde gemileri batmış gibi
"Tamamdır"
"Teşekkür ederim"
"Bir şey değil"Devam edecek...
Helluuu
Naber
Nasılsınızn
Ben iyi gibiyimm
Uzun süre sonraaa yeni bölüm geldiii
Neysee görüşürüzz
Kendinize çok çok iyi bakınn
Hoşçakalınnn
💗⭐️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polis {Hyunlix}
Short Story"Küçük civcivim" "Güzel oğlum" "Dünyam benim" "Bunun adı aşksa eğer" "Bu aşk yalnızca sana değer" (Aslında o oğlum olan yer kızım olacak (şarkı sözü çünkü) ama bu fic baba-oğul ilişkili olduğu için oğlum diye yazdım.)